Türkiye, 14 ve 28 Mayıs'ta sandık başına giderek geleceğini belirledi.
Meclis'te çoğunluğu Cumhur İttifakı alırken Cumhurbaşkanlığını Recep Tayyip Erdoğan kazandı.
Sandıktan çıkan bu sonuçlardan sonra ise muhalefet cephesinde büyük bir hayal kırıklığı yaşandı.
Özellikle eli kanlı terör örgütü PKK'nın Türkiye'yi bölme hayalleri suya düştü.
Seçim süreci boyunca gerek siyasi kanat HDP gerekse dağ kadrosu, her daim Kemal Kılıçdaroğlu'nun yanında olduklarını belirten açıklamalarda bulundu.
Öyle ki terör örgütü ve HDP, Kılıçdaroğlu'nun kazanmasından o kadar emindi ki destekçilerine türlü türlü vaatlerde bulundu.
Gerilimi yüksek bu seçim sürecine PKK hiç olmadığı, hiç yapmadığı kadar duruma angaje ve müdahil oldu.
Karayılan, Bese Hozat, Cemil Bayık ve Duran Kalkan başta olmak üzere PKK kadroları açıklama üstüne açıklama yaptı, süreçleri etkilemeye, yönetmeye çalıştı.
Ancak bu müdahale sandıkta yenildi ve vatandaşlar Kandil'in desteğini arkasına alan Kemal Kılıçdaroğlu'na yetki vermedi.
Yaşanan seçim sürecinin ardından hain terör örgütünün sözde PKK/KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu'dan muhalefete tepki geldi.
Terör örgütünün yayın organına konuşan terörist Karasu, Millet İttifakı'nın iktidar karşısında yeterli mücadele etmediğini söyledi.
Millet İttifakı'nın seçim sürecinde doğru bir tutum ortaya koymadığını da öne süren Karasu, 'muhalefet insanlara sokağa çıkma çağrısı yapmalıydı' dedi.
"Aman sokağa çıkmayalım, aman tepki göstermeyelim, dediler ve halkın mücadelesinin önünü aldılar. Önünü aldılar ve bu yönüyle etkili bir mücadele veremediler" diyen Karasu, muhalif seçmenlerin Millet İttifakı tarafından pasifize edildiğini ifade etti.
Terörist Karasu konuyla ilgili son olarak, "Ama şunu göze almaları gerekiyordu; seçimle gitmez, o zaman mücadele edeceklerdi. Seçimle götürme de bir mücadele işiydi ve mücadele etmediler. Ondan sonra her türlü baskıyı yaptı, her türlü uygulamayı yaptı, her türlü imkanını kullandı, hile yaptı. Her türlü baskı normalleşti. Bu bakımdan sistem içi muhalefetin gerçekten de tutumları çok zayıf kaldı." dedi.
Karasu'nun açıklamaları şu şekilde:
Muhalif kesimin, sistem içi muhalefetin, Millet İttifakı'nın önemli yanlışları oldu. Bunu belirtmemiz gerekiyor. Şimdi AKP-MHP gerçeğini görerek tedbirler alması gerekiyordu. Mücadele etmeleri gerekiyordu. Tutum koymaları gerekiyordu. En başta kayyumlara, dokunulmazlıklara tutum koymadılar. Bu AKP-MHP iktidarının, bu antidemokratik uygulamaların normalleştirilmesi, gericiliği normalleştirilmesi adım adım geldi. Onların birçok saldırıları vardı. Aman sokağa çıkmayalım, aman tepki göstermeyelim, dediler ve halkın mücadelesinin önünü aldılar. Önünü aldılar ve bu yönüyle etkili bir mücadele veremediler.
Ama şunu göze almaları gerekiyordu; seçimle gitmez, o zaman mücadele edeceklerdi. Seçimle götürme de bir mücadele işiydi ve mücadele etmediler. Ondan sonra her türlü baskıyı yaptı, her türlü uygulamayı yaptı, her türlü imkanını kullandı, hile yaptı. Her türlü baskı normalleşti. Bu bakımdan sistem içi muhalefetin gerçekten de tutumları çok zayıf kaldı. Eğer bunu görmezlerse durum daha da kötüye gidebilir kendileri açısından. Ya da bunların yedeği haline gelirler. Demokrasi mücadelesinin parçası değil, faşist iktidarın paydası haline gelirler. Evet, CHP uzun süre böyle bir paydalık yaptı. Son dönemde biraz çalıştı, bundan kopmaya çalıştı ama yetmedi. Mücadele zayıf kaldı. Eğer Millet İttifakı, sistem içi muhalefet eleştirilecek ise bu çerçevede eleştirilebilir. Biz de zaten bunları eskiden beri değerlendirip eleştirdik.