Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, İstanbul Kongre Merkezi’nde düzenlenen 35. İSEDAK Toplantısı Bakanlar Açılış Oturumu’nda konuştu. Erdoğan’ın gündeminde Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) vardı. İkinci Dünya Savaşı’nın galipleri tarafından kurulan BMGK’nin içerisinde Müslüman bir devlet olmadığına dikkat çeken Erdoğan, bu adaletsiz sistemin uzun ilanihaye devam edemeyeceğini söyledi.
Erdoğan özetle şunları kaydetti: “5 daimi üye, 15 geçici üye. Bu 15 geçici üyenin içinde bir tane, iki tane, üç tane halkı Müslüman olan ülke yer alıyor diye lütfen kendimizi aldatmayalım. Geçici üyenin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde ne hükmü var, herhangi bir iradesi var mı? Yok. Her şey bu 5 daimi üyenin, hatta bunların içinde bir tanesinin iki dudakları arasında. Onlar ne derse o. Bunun dışında bir şey yok. Kendimizi aldatmayalım, önce kendimize inanalım. Şu gördüğümüz teşkilat sıradan bir teşkilat değil. İslam İşbirliği Teşkilatı olarak İslam Kalkınma Örgütü olarak gücümüzü fark edelim, kendimizi iyi tanıyalım, iyi anlayalım ve tavrımızı da ona göre belirleyelim.
Yakın geçmişte Bosna’da, Ruanda’da, Irak’ta, bugün komşumuz Suriye’de, Filistin’de, Myanmar’da yaşanan acılara çare bulamayan bir Birleşmiş Milletler, insanlığın sorunlarına çözüm getiremez. Buradan bir kez daha BMGK yapısının dünya nüfusunun coğrafi ve dini dağılımı göz önünde bulundurularak yeniden belirlenmesi çağrımı tekrarlamak istiyorum. Siz kardeşlerimi de bu çağrıya destek vermeye davet ediyorum.
Açlık, fakirlik, kuraklık ve gelir adaletsizliğinin en yoğun hissedildiği ülkeler ne yazık ki yine İslam ülkeleridir. Gıda açığı bulunan dünyanın düşük gelirli 54 ülkesinden 28 tanesi İslam İşbirliği Teşkilatı üyesidir. İslam ülkeleri olarak dünya nüfusunun yüzde 24’üne sahipken, küresel ticaretin sadece yüzde 9,7’lik kısmını temsil ediyoruz. Yüksek teknoloji ürünlerinin ihracatımızdaki payı, yüzde 4’ü bile bulmuyor. Müslümanlar olarak üzerimize serilen ölü toprağından hala kurtulabilmiş değiliz. İslam alemi, bir duvarın tuğlaları gibi yek diğerine kenetlenemediği için kolayca manipüle ediliyor. Sahip olduğumuz ekonomik güce, nüfusa, imkanlara rağmen, aynı ortak paydada buluşamadığımız için uluslararası arenada, sözümüz yeterince dinlenmiyor.
Suni gündemlerle enerjisini heba eden 1,7 milyarlık muazzam bir kitledir. Batılı silah tüccarlarının sattığı silahların akıttığı kanların çoğu Müslüman kanıdır. Adında İslam olan taşeron terör örgütlerinin katlettiği insanlar yine ekseriyetle Müslümanlardır. Günümüz dünyasında maalesef Müslüman kanı, Müslümanların canı, hayatı kadar ucuz bir meta yoktur. Varil bombaları altında can veren 1 milyon Suriyeli kardeşimiz, birilerinin gözünde sadece istatistikten ibarettir. Söz konusu Müslümanlar olunca, ölenler, zulüm ve acı çekenlerin birer can olarak değil sadece birer fotoğraf karesi olarak görülüyor.”