Türkiye, başta PKK, PYD-YPG, DAEŞ, FETÖ olmak üzere terör örgütleriyle mücadelesinde müttefiklerinden destek bekliyor ve NATO’nun 11 Eylül saldırıları sonrasında gündemine aldığı terörle mücadele düzenlemelerinin Türkiye için uygulanmasını istiyor. 2010 yılında yenilenen stratejik konsept uyarınca “terör ve aşırı gruplar, suç örgütü üyeleri, teröristler” NATO üyelerine yönelik tehditlerin ön sıralarına yerleştirilmişti. Bu konsepti oy birliğiyle benimseyen ittifak, bu tehdit algısını Türkiye’ye destek konusunda işletmedi. Türkiye’yi terörle mücadelesinde bugüne kadar yalnız bıraktığı gibi, NATO müttefiklerimiz bekasına tehdit oluşturan terör örgütlerinin açıkça yanında konumlandı.
ABD, PKK’nın Suriye yapılanması PYD/YPG’ye yıllardır destek verirken, bugüne kadar en üst düzeyde yapılan itiraflara karşın PKK-PYD/YPG bağını karartmaya çalışıyor. Türkiye ise bugüne kadar Suriye’de PYD’ye verilen silahların PKK’lı teröristler tarafından Mehmetçiğe saldırılarda kullanıldığını ortaya koyan çok sayıda bilgi ve belgeyi müttefikleriyle paylaşmıştı. 14 Haziran’da gerçekleşecek Erdoğan-Biden görüşmesinde tüm bu veriler Biden’a sunulacak. Çalışmalar arasında Suriye’nin kuzeyinden Irak’ın kuzeyine terörist akışına ilişkin detaylı incelemeler de bulunuyor. Erdoğan-Biden görüşmesinde FETÖ terör örgütüyle mücadele de bir diğer önemli konu başlığı. Halen FETÖ elebaşı Gülen, NATO müttefikimiz ABD’de barındırılıyor. ABD’nin yanı sıra NATO üyesi Avrupa ülkeleri ise örgütün faaliyetlerinin yürütüldüğü üs konumunda bulunuyor. Avrupa Polis Teşkilatı Europol’ün raporlarına göre Avrupa’nın PKK’ya silah tedarik ettiği, örgüt adına aidat topladığı ve şehirlerinde teröristlere kucak açtığı biliniyor.
AB ile yaşanan krizler üzerine Haziran 2007’de Avrupa Acil Müdahale Gücü’nden çekilerek AB operasyonlarına katılmama kararı alan Türkiye, NATO müttefiklerinden samimiyet göremediği durumda benzer bir önlemi gündeme getirebilir. NATO’nun Türkiye’deki üslenmelerine yönelik sınırlandırmalar, asker sayısını azaltması, Türkiye’nin katılım seviyesini düşürmek gibi bazı önlemlerin söz konusu olabileceği belirtiliyor. Halen Türkiye, menfaatleri doğrultusunda, ittifaktan çıkmaktan çok ilişkilerini yeniden dizayn etmeyi istiyor. 2030 vizyonunda terörle mücadele iş birliğinin nasıl konumlandırılacağı, Türkiye’nin ittifaka güvenini arttıracak bir gelişme olarak görülüyor.