Ayasofya Camii’nin statüsü yeniden Türkiye’nin ana gündemi oldu. Danıştay Ayasofya’nın camiden müzeye dönüştürülmesine dair 1934 tarihli Bakanlar Kurulu kararının iptali istemli davayı gündemine aldı. Yüksek Mahkeme davayı 2 Temmuz’daki duruşmalı yargılamada karara bağlayacak. Danıştay’ın bu kararı ile birlikte Ayasofya’yı camiden müzeye çeviren Bakanlar Kurulu kararı yeniden Türkiye’nin ana gündem maddelerinden birisi oldu.
***
24 Kasım 1934 tarihli kararla ilgili birden fazla şaibe var. Şaibelerden birisi kararnamenin tarih ve sayısı. Ayasofya ile ilgili hazırlanan kararnamenin sayısı 1589. Ancak bundan iki gün önce 22 Kasım’da hazırlanan kararnamenin sayısı ise 1606. Hukukçular teknik olarak Ayasofya’ya ilişkin kararname sayısının 1606’nın üstünde olması gerektiğini ifade ediyor. İkinci çelişki ise imzalanan kararnamenin Resmî Gazete’de yayımlanmamış oluşu. Hukukçulara Resmi Gazete’de yayımlanmayan kararın hiçbir geçerliliğinin olmadığını ifade ediyor.
Kararla ilgili en büyük tartışma ise Atatürk’ün imzası konusu. Burada da iki ayrı soru işareti var. Birincisi imzada kullanılan ‘Atatürk’ unvanı. Gazi Mustafa Kemal, ‘Atatürk’ unvanını resmi olarak 27 Kasım 1934 tarihinde alıyor. Karar Resmî Gazete’de 27 Kasım günü ‘Bu kanun neşri tarihinden itibaren muteberdir’ yani ‘yayın tarihinden itibaren geçerlidir’ maddesiyle birlikte yayımlanıyor. Ayasofya’yı müzeye çeviren Bakanlar Kurulu kararı ise 24 Kasım tarihinde imzalanıyor. Yani Gazi Mustafa Kemal’in, ‘Atatürk’ unvanını kullanması hukuken mümkün değil.
İkinci şaibe ise Atatürk’ün imza biçimi. Atatürk’ün kararnamede imzasının sahte olduğu ifade ediliyor. Atatürk’ün bu imzayı daha önce hiçbir yerde atmadığı ifade ediliyor. Kararnamede Atatürk imzasında ‘a’ harfini büyük ve köşeli yaptığı, oysa ki Atatürk’ün ‘a’ harfini hep küçük ve yuvarlak yazdığı belirtiliyor. ‘K’ harflerinin şekillendiriliş biçimleri ile ‘t’ harfleri kuşaklarının konumu itibariyle de farklılıklar bulunduğu belirtiliyor. Kararnamenin ıslak imzalı orijinali de hala bulunamadı.