Cumhurbaşkanı Erdoğan, son yıllarda şehircilikte ciddi bir hassasiyetin yükseldiğini belirterek, “Millet bahçelerine bu kadar iddialı girişimizin sebebi buradan kaynaklanıyor. Betonlaşmaya karşı bir çıkış. İnşallah bundan sonra çok daha büyük bir yükselişe, değişime, ilerlemeye şahit olacağız” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İstanbul Üniversitesi Rektörlük binasında düzenlenen ana teması "Şehirlerin Dili Programı" olan "2. Uluslararası Sosyal Bilimler Kongresi"nde konuştu:
İstanbul, Edirne, Bursa, Konya başta olmak üzere tarihe mal olmuş bütün şehirlerimiz insan merkezli olarak kurulmuştur. Her sokağı, caddesi, hatta her taşı insanı yansıtan bir anlayışla şekillenen şehirlerimiz, sahip olduğumuz zengin kültürün, derin fikriyatın ve bu noktada gerçekten özgün estetik anlayışın bir tezahürüdür. Daha Amerika keşfedilmemişken, daha Paris'in, Londra'nın esamesi dahi okunmazken İstanbul her alanda dünyanın merkeziydi.
DERS ALMASINI BİLEN İÇİN OKUL
Avrupa'da insanlar içlerinde şeytan var diye cayır cayır yakılırken, İstanbul'da bırakınız insanları, güvercinler, kediler, köpekler bile şefkatle bağırlara basılıyordu. Bugün işte böylesine büyük bir hazinenin içinden şehirlerin dilini konuşuyoruz. İstanbul başta olmak üzere kadim şehirlerimizden her biri ders almasını bilenler için birer okuldur. Kendini tanımak isteyen kentini tanımalı. Son bir asırdır yaşanılan sıkıntılar şehirlerin rengini ve ahengini epeyce soldurdu. Şehirleri çirkinleşmiş, ruhsuzlaşmış, fiziki ve manevi olarak yıkıma uğramış bir medeniyetin öne çıkma ihtimali yoktur.
BETONLAŞMAYA KARŞI BİR ÇIKIŞ
Nitekim son yıllarda ülkemizin her yerinde şehircilik alanında çok ciddi bir hassasiyetinin gerçekleştiğini görmekten memnuniyet duyuyorum. Millet bahçelerine bu kadar iddialı girişimizin sebebi buradan kaynaklanıyor. Hep söylüyoruz ya, betonlaşmaya karşı bir çıkış. İnşallah bundan sonra çok daha büyük bir yükselişe, değişime, ilerlemeye şahit olacağız. Asıl marifetin insanların kalbini, ruhunu, benliğini inşa edecek, onlara huzur verecek şehirler imar etmek olduğunu unutmamalıyız.
DİKEY DEĞİL YATAY MİMARİ
Bu amaçla bir süredir marka şehirler diyoruz. Yaşanabilir şehirler diyoruz. Dikey mimari değil, yatay mimari diyoruz. Yaşanabilir şehirler, marka şehirler mutlaka kuracağız. 'Bu dikey olursa kurulur.' diye bir mantık yok. Yatay mimarinin oluşuyla da bunu inşa etmemiz mümkün. Hem medeniyetimizin izlerini koruyacak hem modern dönemin şartlarına uyum sağlayacak hem de küreselleşen dünyada 'Ben de varım' diyebilen şehirler kuracağız. Geleceğin dünyasında şehirlerini yenilerken şehir kültürünü, şuurunu ve ruhunu korumuş devletlerin arasında yer alacağız. Bunun için önce kendi hazinemizi tüm unsurlarıyla keşfedecek, sahiplenecek, hazmedeceğiz.
Ne varsa barışta var
- Cumhurbaşkanı Erdoğan, Diyarbakır'ın Ergani ilçesinde husumetli 4 aile için düzenlenen 'barış' yemeğine telefonla bağlanarak, “Ne varsa barışta var” mesajı verdi. Erdoğan telefonla hitabında şunları söyledi: “Sizler bugün elhamdülillah böyle bir barışı gerçekleştirdiğiniz için sizleri şahsım milletim adına en kalbi duygularla selamlıyorum. Allah yar ve yardımcımız olsun. Çünkü ne varsa barışta var. Yine sevgili Peygamberimizin özellikle barış üzerinde birçok Hadis-i Şerifi var. Bunlardan bir tanesi ‘Korkutucu olmayınız, müjdeleyici olunuz’. Ben inanıyorum ki sizlerde bugüne kadar şu veya bu nedenle yazılmış olan bu süreci geride bırakıp bundan sonra Ayet-i Kerimede Rabbimizin buyurduğu gibi 'Müminler ancak kardeştir' dolayısıyla kardeşlerin arasında bu tür dargınlık kırgınlık olmaz, olmamalı.”