MHP Genel Başkanı Bahçeli, "İdam cezasının hukuk mevzuatımıza tekrar alınması, iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir. Türkiye'nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından idam cezası mutlaka gündeme alınmalıdır" açıklamasında bulundu.
MHP Lideri Devlet Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin yakın komşu bölgelerde yaygın ve yoğun sorun alanlarıyla boğuşurken, aynı anda kahramanlık ve kararlılıkla duruş ve mücadele sergilediğini söyledi.
- Akdeniz ve Ege'de Yunanistan, Fransa ve bazı bölge ülkelerinin sahne alan saldırgan emellerine muazzam bir direniş gösterildiğini bildiren Bahçeli, "Türkiye hakkın ve hukukun yanında, zalimin, teröristin ve müstevlinin karşısındadır. Dış politika alanında yaşanan tehlikeli gerilim ve tehdit dozajı yüksek kutuplaşma her türlü ihtimali de açık hale getirmektedir. Husumet ve hıyanete tavizsiz müdahale hakkımız elbette hem uluslararası hukukun hem de egemen devlet çıkarlarımızın bihakkın gereğidir" dedi.
'GÖZ YUMMAK KÜLTÜR MÜKTESEBATIMIZLA ASLA BAĞDAŞMAYACAKTIR'
Bahçeli, bir tarafta sıcak gündem ve gelişmeler yaşanırken, diğer tarafta şiddet, cinayet, taciz, tecavüz vakalarında artışlar gözlemlendiğini belirtti.
- Bu tablonun alarm verici nitelikte olduğunu vurgulayan Bahçeli, şunları kaydetti:
- "İnsanın kanını donduran, vicdanları kanatan, sabır ve tahammül ölçülerini berhava eden en ağır suçlara her gün şahit olunmaktadır. Gazetelerin üçüncü sayfaları, televizyon ekranları, internet siteleri, sosyal medya platformları feci ve felaket dolu haberlerle dolup, taşmaktadır. Kadına şiddetin yanı sıra çocukların güpegündüz kaçırılmaları, vahşete kurban edilmeleri, hatta cinsel istismara uğramaları maşeri vicdanı yaralarken, aynı zamanda büyük bir hüzne ve hüsrana da neden olmaktadır. Hükümetimizin ve özellikle İçişleri Bakanımızın olağanüstü çaba ve gayretine rağmen şiddet olaylarının, en küçük sebepten doğan silahlı kavga ve anlaşmazlıkların her an vuku bulması toplumsal huzur ve ruh halini vahim derecede rahatsız etmektedir. Sivil toplum kuruluşların, üniversitelerin, ahlak sahibi milli aydınların bu sancılı duruma duyarlılık göstermesi şarttır. Sabilerin, emzikli bebeklerin, henüz bıyığı terlememiş yavruların acımasızca katli insanım diyen herkesin kederlendirip yüreğini titretmektedir. Suçsuz günahsız çocuklarımızın gün aşırı medyaya yansıyan cinayetlerine, intihar süsü verilmiş kadın ölümlerine göz yummak, sessiz kalmak, tepkisiz durmak ne insani emanetlerle ne de inanç ve kültür müktesebatımızla asla bağdaşmayacaktır."
'KALICI ÖNLEMLERİ ALMAK MECBURİYETTİR'
"Zulme suskunluk da zulümdür" diyen Bahçeli, bu karanlık tablonun devamının ise mümkün olmadığını savundu.
Acilen ve mutlaka ‘yasal, idari, sosyolojik, psikolojik ve manevi tedbirlerin sırasıyla alınarak tatbik ve temin edilmesi gerektiğini’ kaydeden Bahçeli, "Mesele insan onuruyla ilgilidir, can ve mal güvenliğiyle ilişkilidir. Kalıcı ve köklü önlemleri almak ertelenemez bir mecburiyettir. İlk başta akla gelen ve makul bir şekilde tartışılmasında fayda bulunan cezai yaptırımların arttırılması, derinlikli ve tesirli hale getirilmesidir. Bu konuda 'idam cezası'nın hukuk mevzuatımıza tekrar alınması iğrenç ve ilkel suçların işlenmesini caydırabilecektir. Çocukları, kadınları, masum ve mazlumları en aşağılık yöntemlerle hedef alan canilerin, katillerin, insanlık düşmanlarının fiillerine karşılık gelen cezaların adil ve orantılı tespiti milli birlik ve dayanışma şuurunun istikbali açısından zorunluluktur" ifadesini kullandı.
'HİÇBİR İNSANIMIZ HEBA VE İSRAF EDİLMEMELİDİR'
Bahçeli, dünya genelinde idam cezasını uygulayan ülke sayısının şu an itibariyle 56 olduğunu belirterek, şunları kaydetti:
- "İdam cezasını adi suçlar için kaldıran ülke sayısı 8, bu cezayı kaldırmadığı halde uygulamada cezaların infaz edilmediği ülke sayısı da 28'dir. Türkiye'de idam cezası 3 Ekim 2001 tarihli 4709 Sayılı Kanunla 'Savaş tehdidi ve terör suçları halleri dışındaki suçlar' için mevzuatımızdan çıkarılmıştır. 3 Ağustos 2002 tarihli 4771 Sayılı Kanun ile de 'Savaş ve çok yakın savaş tehdidi hallerinde işlenmiş suçlar hariç' şartı ile yeni bir düzenleme yapılmıştır. Arkasından 7 Mayıs 2004 tarihli 5170 sayılı Kanun ile İdam Cezasıyla ilgili maddeler Anayasa'dan ayıklanmış, 14 Temmuz 2004 tarihli 5218 sayılı Kanun ile Türk Ceza Kanunu'ndan İdam Cezası ile ilgili maddeler çıkarılmıştır. Türk Ceza Kanunu'nun 103'üncü maddesinde düzenlenen 'Çocukların Cinsel İstismarı' başta olmak üzere, yine aynı Kanunu'nun 6'ncı bölümünde yer alan 'Cinsel Dokunulmazlığa Karşı Suçlar' ile 309'uncu maddede düzenlenen 'Cebir ve Şiddet Kullanarak Anayasa'nın Öngördüğü Düzeni Ortadan Kaldırmaya Çalışmak' suçları hakkında İdam Cezası getirilmesi önyargısız şekilde değerlendirilmelidir. Hiçbir insanımız heba ve israf edilmemelidir."
'BEBEK KATİLLERİ LAYIK OLDUKLARI CEZALARA ÇARPTIRILMALI'
Türkiye'nin, 2003 yılında Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek Ölüm Cezalarının Kaldırılmasına İlişkin 6 No'lu Protokolü imzaladığını, ardından da 'Ölüm Cezasının Her Koşulda Kaldırılmasına İlişkin' 13 No'lu Protokol'ün onaylama işlemlerini tamamlayarak yürürlüğe koyduğunu anımsatan Bahçeli, açıklamasını şöyle tamamladı:
"Ancak Türkiye'nin toplumsal dirliği, insan hak ve güvenliği, ilaveten hukuksal istikrar açısından İdam Cezası mutlaka gündeme alınmalıdır. TBMM'nin 1 Ekim 2020 tarihinde açılmasıyla birlikte milletimizin haklı beklentisi muhterem vekillerinin mutabakatıyla çözüme kavuşturulmalı, bebek katilleri, sapıklar, alçaklar, tecavüzcüler layık oldukları cezalara çarptırılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi, idam cezası meraklısı değildir. Ne var ki korku sınırını geçen suç ve suçlularla mücadelenin başarıya ulaşabilmesi maksadıyla içinden geçtiğimiz süreçte başkaca bir yol ve seçenek olmadığı da nettir, nitekim alternatifsizdir. Türkiye tam bağımsız bir ülkedir. Karar ve iradesi üzerinde hiçbir gölgeyi kabul etmeyecektir. İdam cezasının uygulanmasında ölçülülük ilkesine bağlı kalarak, verilen cezanın işlenen suç ile denge ve orantısı kurulacak, şiddet ve dehşet selinin önü alınmış olacaktır.