Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’nin Azerbaycan’a da Libya’ya da desteğini devam ettireceğini söyledi. Erdoğan, “Ermenistan işgalci. Azerbaycan, topraklarının müdafaasına yönelik adımları atmıştır. Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşmamızı Libya’yla yaptık. Yeni bir anlaşmayı da BM’yi de devreye sokmak suretiyle yapmak üzereyiz” dedi.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Ermenistan’la olan gerilimde sonuna kadar Azerbaycan’ın yanında olacaklarını söyledi. Cuma namazını kıldığı Hz. Ali Camii’nin çıkışında gündeme ilişkin önemli mesajlar veren Erdoğan, Türkiye’nin ne Libya’dan ne de Azerbaycan’dan desteğini kesmeyeceğini vurguladı. İşte Erdoğan’ın gazetecilerin sorularına verdiği cevaplardan satır başları...
ERMENİSTAN İŞGALCİ
“(Ermenistan’ın Azerbaycan’a saldırıları) Ermenistan işgalci. Ermenistan’ın işgali yıllara, 10 yıllara sari. Azerbaycan toprağı Yukarı Karabağ, Ermeni işgali altında. Minsk üçlüsü yaklaşık 25-30 yıldır bu işi masada bırakmıştır. Bu işi hâlâ çözmemiştir, çözememiştir. Tabii işin bu noktalara da geleceği belliydi. İşte şu anda da Ermenistan sürekli Azerbaycan’ın sivil bölgelerini ateş altında tutuyor, oralara saldırıları var. Ama bu saldırılar neticesinde de tabii ki Azerbaycan da şu anda kendilerine düşen, özellikle topraklarının müdafaası adeta kendi halkının müdafaasına yönelik adımları atmıştır. Bunu atarken de tabii biz kardeş Azerbaycan’ı kesinlikle yalnız bırakmayız. Kardeş Azerbaycan’a sonuna kadar desteğimizi vereceğiz. Sayın Aliyev ile bu arada görüşmelerimizi yapıyoruz. Görüşmelerimi yaptığım gibi en son dün (önceki gün) oradan bir heyeti de Türkiye’ye gönderdiler. Bu heyette başta Savunma Bakanım olmak üzere kuvvet komutanlarımızla etraflıca görüşmeler yaptılar. Ben de kendileriyle bir telefon görüşmesi yaptım. Azerbaycan’ın, Azeri kardeşlerimizin ta Kafkas mücadelesinde olduğu gibi bugün de yanındayız, yanında olacağız.”
İLİŞKİMİZ 500 YILLIK
“(Libya meselesi) Biz şu ana kadar Libya’da hangi sorumluluğu aldıysak bundan sonra da Libya’da bu sorumluluğumuzu aynen devam ettireceğiz, ettiriyoruz. Libyalı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bizim Libya’yla olan ilişkimiz 10 yıllık, 20 yıllık, 50 yıllık bir ilişki değil, 500 yılı aşkın bir süreyi kapsayan bir ilişkidir. Kaldı ki bu dönemde de Askeri Eğitim İş Birliği Anlaşmamızı Libya’yla yaptık. Şimdi aramızda bu tür bir anlaşma da var. Yeni bir anlaşmayı da Birleşmiş Milletler’i de devreye sokmak suretiyle yapmak üzereyiz. Bu konuda Libya da çalışmalarını yürütüyor. Bu dayanışmamızı yürüteceğiz.”
KAHİRE İLLEGAL YOLDA
“(Mısır’ın müdahale tehdidi) Mısır’ın burada attığı adımlar özellikle darbeci Hafter’in yanında yer alması illegal bir sürecin içerisinde olduklarını gösteriyor. Hele hele Abu Dabi’nin korsan bir yaklaşımla bu darbeciye çok ciddi silahlar, paralar aktarması bunların hangi konumda olduğunu gösteriyor. Dolayısıyla bir tarafta meşrû bir Serrac yönetimi, bir diğer tarafta da darbeci Hafter yönetimi var. Darbeci Hafter’in yanında yer alanlarla meşrû Serrac yönetiminin yanında yer alanların bir mücadelesi devam ediyor. Olay budur. Bunun dışındaki hepsi bir defa illegaldir, gayri hukukidir.”
AYASOFYA HAYALİMİZDİ
“(Ayasofya’nın ibadete açılması ve yurtdışından gelen tepkiler) Tepkilerin hiçbiri bizi bağlamaz. Ayasofya’nın bu süreci bizim iç egemenlik meselemizdir. Bizim iç egemenlik meselemizle alakalı da kimsenin buraya herhangi bir müdahalede bulunması söz konusu olamaz. Yani 86 yıl aradan sonra müzeden aslına rücu etmesi, tekrar cami haline dönüşmesi bu milletin en doğal, en tabi hakkıdır. Bu gerçekleşmiştir. Bu sadece Türkiye için değil, tüm İslam dünyası için önem arz eden bir konuydu. Nitekim Meclisimizdeki ortak duruş, o da çok çok anlamlıydı. Öyle zannediyorum ki bu yara şu anda tedavi edildiği için ve böyle bir kararı da gerek Danıştay 10. Dairemiz ve gerekse şahsımın onayıyla birlikte bunun yürürlüğe girmiş olması bizim aslında tarihe bir borcumuzdu ve bu borç ifa edildi. Millet Ayasofya’nın camiye dönüştürülmesinden memnun ve mutlu. Bu, esaret zinciri altında olan Ayasofya’nın bu esaret zincirinden kurtulmasıdır. Bu zincir sökülüp atılmıştır. Bizim doğrusu gençlik yıllarımızın da en büyük hayaliydi. Bu gençlik yıllarımızın hayalini de gerçeğe dönüştürdüğümüz için ayrıca mutluyuz, memnunuz. Kimse ‘Bu siyasi bir retoriktir, siyasi bir yaklaşımdır’ gibi basit yaklaşımların içerisine girmesin. Asla böyle bir şey söz konusu değildir. Bu tam anlamıyla bu ülkede idari olarak bu görevi üstlenmiş olan şu andaki iktidarımızın ve iktidarımızla birlikte tabii milletimizin bir özlemiydi. Bu özlem yerine gelmiştir.”
İLK CUMA’YA DOĞRU...
“(24 Temmuz’daki ilk cuma namazı) Camiye girişler kontrollü yapılacak. Gerek x-ray gerek fiziki mesafe olsun, camideki yerleşim olsun, bunların hepsi koronavirüs hassasiyeti dikkate alınarak yapılacak. Zaten şu andaki haliyle 1000 ila 1500 civarında ancak bir cemaat orada oluşabilecek. Davetlilerin içerisinde erkeklerin yanında bayanlar da olacak. Ama en büyük avantaj, dışarıda büyük bir açık alana sahip olmak. Dolayısıyla bu açık alanı da en güzel şekilde inşallah değerlendirip Müslümanlar o gün ibadetlerini yapabilecekler."