Rusya’nın Ukrayna işgali birçok ülkeyi silahlanmaya sevk ediyor. Tabii silaha bakış da değişti. Tankı, topu olan kendini artık güvende hissetmiyor. SİHA’lar, akıllı mühimmatlar savaşların seyrini değiştirdi. Bayraktar SİHA’ların başarısı ortada. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Suudi Arabistan, Katar ve Birleşik Arap Emirlikleri’ni kapsayan Körfez turunda savunma sanayiinin bu kadar ön planda olmasına bir de bu gözle bakmak gerekiyor.
Türkiye’nin birkaç yıl öncesine kadar sorunlar yaşadığı Suudi Arabistan ve BAE’yle stratejik ortaklıklar kuracak kadar yakınlaşması haliyle ilgi çekiyor. Suudi Arabistan ile yakınlaşmada milat geçen yıl 22 Haziran’da Veliaht Prens Muhammed Bin Selman’ın Türkiye ziyareti oldu. 23 Haziran’da yani bir gün sonra DEİK’in düzenlediği yuvarlak masa toplantısında Suudi tarafı Türk işadamlarına, “Bugünden sonra gümrük sorunu yaşamayacaksınız” dedi. Gerçekten de işadamları, o günden itibaren karşılaştığı engellerin birer birer kalkmaya başladığını gördü. Erdoğan’ın Körfez turu öncesinde de Suudi Arabistan yönetimi, işadamlarının vize sorunu yaşamaması için elçilik ve konsolosluğu Cumartesi, Pazar günleri açık tuttu. Ki bu Suudi Arabistan’ın çalışma tarzını bilenler için çok şaşırtıcı bir jestti.
BAE ile yakınlaşma ise daha önce başladı. Devlet Başkanı Muhammed bin Zayed, Kasım 2021 tarihinde Ankara’yı ziyaret etti. Erdoğan Şubat 2022’de iade-i ziyarette bulundu. Şimdi Riyad ile Abu Dabi/BAE arasında Türkiye ile ilişkileri düzeltme, yakınlaşma konusunda yarış var. Türkiye de bu fırsatı iyi kullanmış görünüyor. Suudi Arabistan 2030 Vizyonu için 3,3 trilyon dolarlık yatırım yapacak ve bu çerçevede Kızıldeniz kıyısında sıfırdan şehirler kuracak. Riyad, Türkiye’den de bu vizyon projelerinde yer almasını bekliyor.
Baykar Genel Müdürü Haluk Bayraktar, Suudi Arabistan ile Cumhuriyet tarihinin en büyük savunma ve havacılık ihracatı için sözleşme imzaladıklarını duyurdu. Bayraktar’ın Cidde’de masaya otururken gösterdiği tavır işadamlarında büyük takdir toplamış. Suudi tarafı teminat gösterip gösteremeyeceğini sorduğunda “teminat biziz” karşılığını vermiş. Bu kendine güvenin ifadesi. Sonuçta büyük bir anlaşma imzalandı. Detay ve net ihracat rakamı verilmese de kulislerde Riyad’ın anlaşmanın bir parçası olarak 30’a yakın Akıncı TİHA alacağı konuşuluyordu.
Türkiye savunma sektöründe tedarik ülkesi oldu ve BAE’yle açıklanmasa da savunmada önemli anlaşmalar imzalanmış olması muhtemel. Biliyorsunuz Türkiye ile BAE arasında 50,7 milyar doları bulan imzalar atıldığı ilan edildi. Burada savunma ve enerjinin öne çıktığı ifade ediliyor. Ziyaretlerde Savunma Sanayii Başkanı Haluk Görgün, TUSAŞ Genel Müdürü Temel Kotil ve Roketsan Genel Müdürü Murat İkinci de vardı. Körfez ülkeleri TUSAŞ’ın Gökbey, Hürkuş, Anka, Aksungur dahil tüm ürünleriyle de ilgileniyor. Tabii öne çıkanlar Türkiye’nin SİHA ve füze/roket teknolojisiydi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Suudi Arabistan, Katar ve BAE liderlerine Togg hediye ettiği için Togg konusunda da bir işbirliğinin gündeme gelmiş olabileceğini düşünmüştüm. Aldığım bilgilere göre bir anlaşma ya da işbirliği masaya gelmedi. Türkiye ile BAE arasında 1 Eylül’de yürürlüğe girecek “Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Anlaşması” yeni bir milat olacak. Türkiye, Suudi Arabistan ile de benzer anlaşma istiyor.
Ziyaret Suudi Arabistan ile başladı. Cidde’de bir gece kalındı. Katar’a ziyareti nispeten daha kısa oldu. Katar’dan gidilen BAE’de iki gece kalındı. Hemen akla gelebilir: Katar ile ilişkilerde bir duraklama mı var? Hayır. Heyetteki bir yetkilinin ifadesiyle BAE ve Suudi Arabistan ile ilişkiler stratejik boyuta vardı, Katar ile kardeş gibiyiz. “Körfez’e gelinmişken kardeşimizi ziyaret edelim” denildi belki de. Türkiye’nin Katar’da bir askeri üssü bulunuyor. Bu konuda olumlu, yeni gelişmeler yaşanabilir.
BAE ile 50,7 milyar dolar rakamı telaffuz edildiği için herkes Katar ve Suudi Arabistan ile varılan anlaşmaların miktarını da merak ediyor. Oysa işbirliği kararlılığı çok daha önemli. Türkiye, Körfez ile şimdiye kadar daha çok Katar ve biraz da Kuveyt üzerinden ilişki yürütüyordu. Artık Körfez’in iki büyük ülkesi Suudi Arabistan ve BAE ile stratejik ilişki kuruluyor. Bunun ekonomiyle sınırlı kalacağını düşünmek yanlış olur. Çok iyimser bir bakış gibi görünebilir ama Türkiye, Türk dünyası ile kurduğu ilişkinin bir benzerini Körfez ile neden kurmasın. Bu geziyle Körfez ile küresel meselelerde siyasi işbirliği ve ortak tavrın da önünü açan stratejik bir hamle yapılmış olabilir.