Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti ile ilgili yeni bulgulara ulaşıldığı öne sürüldü. Al Jazeera Arabic'te yayımlanan bir haberde, öldürülen Cemal Kaşıkçı'nın, Suudi Konsolosun evindeki büyük bir fırında yakıldığı belirtildi.
Cinayetin üzerinden geçen sürede Kaşıkçı'nın ne zaman, nerede ve nasıl öldürüldüğüyle ilgili bilgiler ortaya çıktı ancak cesedinin nerede olduğu konusu netlik kazanmadı. Cemal Kaşıkçı cinayeti soruşturması kapsamında Türkiye'ye gelen Birleşmiş Milletler (BM) Yargısız ve Keyfi İnfazlar Özel Raportörü Agnes Callamard, Suudi Konsolosluğuna gelmiş ancak içeri alınmamıştı. Uluslararası çapta tepkiler ve yaptırımlar da söz konusu olmasına karşın, Suudi Arabistan bu konudaki sessizliğini koruyarak, olayı örtme tavrını devam ettirdi.
2 Ekim günü olayın yaşanmasının ardından pek çok iddia ortaya atılmaya başlanmış, yaşanan en büyük tartışmalardan biri de, Kaşıkçı'nın kaybolmasıyla ilgili, Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Muhammed Uteybi'nin olaydan yaklaşık iki hafta kadar sonra evinde arama yapılacakken ülkesine gidip geri dönmemesi olmuştu.
Katar merkezli Al Jazeera, daha önce Suudi konsolosun evinde hidroflorik asit ve özel kimyasal kalıntıların bulunduğunu duyurmuş, Türkiye'deki Başsavcılık kaynaklarına dayandırdığı haberinde, bulguların Cemal Kaşıkçı'nın vücudunun tamamen yok edildiğini gösterdiğini aktarmıştı.
Al Jazeera Arabic'in Türk yetkililere dayanarak hazırladığı belgeselde, Kaşıkçı'nın konsoloslukta öldürüldükten sonra vücut kısımlarının içinde bulunduğu inanılan torbaların, Suudi Konsolosun ikamet ettiği evine nakledildiği ileri sürüldü. Türk makamlarının incelemelerine göre Kaşıkçı'nın cesedi evin bahçesinde bulunan fırında yakıldı.
İstanbul Emniyet Müdürlüğü 2018 çalışmalarını faaliyet raporunda topladı. Raporda Cemal Kaşıkçı cinayetine de yer verilirken Kaşıkçı'nın öldürüldükten sonra cesedinin nasıl yok edildiğine dair bulgular da dikkat çekmiş, Habertürk'te yer alan haberde, bu raporda yer alan 2'si su kuyusu diğerleri de doğalgaz ve odun ateşi ile yanan tandır kuyusu olmak üzere 3 kuyuya vurgu yapılmış ve kuyunun yüksek ateş ile ısı değerinin bine yükseltilebildiği belirtilirken, o ısıda DNA'dan tek bir zerre bırakılmayacağı kaydedilmişti.
Cinayet için gelen ekipte yer alan Salah Muhammet A Tubaig'in 'Kemikten elde edilen DNA analizi' uzmanı olduğu belirtilirken gelen ekibin cinayet ardından ünlü bir restorandan 32 porsiyon et siparişi verdikleri, bu etlerin 16 porsiyonunun çiğ et olduğu belirtilmiş, raporda "Tandırda et pişirmek önceden yapılan planın bir parçası mıydı? Elbette bu sorular bir gün aydınlanacak. Araştırmalar henüz sonuçlanmış değil" ibaresine yer verilmişti.
Suudi yetkililer, arama ve inceleme sırasında başkonsolosluk konutunun bahçesini ve bahçe içerisindeki kuyuyu izin kapsamı dışında olduğu gerekçesiyle aratmamış, sonraki süreçte yapılan taleplere rağmen bahçe ve kuyunun aranmasına müsaade edilmemişti.
Al Jazeera, Suudi Konsolosun evindeki fırını yapan bir işçiyle yaptığı röportajda, fırını yapan işçinin Suudi Arabistan İstanbul Başkonsolosu Muhammed Uteybi'nin istediği fırının özelliklerinin, boyutunun yazılı olduğu bir kağıdın kendisine ulaştığını ve bu özelliklerin çok şaşırtıcı olduğunu belirttiği ifade edilirken, fırının özelliğinin metalin erimesi için yeterince sıcak ve derin olması, fırının 1000 derecenin üzerindeki sıcaklıklara dayanması gerekiyordu.
Ses kaydı dökümlerinde Kaşıkçı'nın cesedinin bir testere ile parçalara ayrıldığı, faillere Kaşıkçı'nın bedeni parçalara ayrılırken müzik dinlemeleri tavsiye edildiği ifade edildi.
Haberde ayrıca ses kaydı dökümlerinde cinayet işlendikten sonra birtakım telefon görüşmeleri yapılarak karşı tarafa bilgi verildiği bilgisinin de yer aldığı kaydedildi.
Suudi reformistler için önemli bir platform olan Al Watan gazetesine katkı veren ve Batı medyasında Ortadoğu ile ilgili haberleriyle tanınan Cemal Kaşıkçı, 2 Ekim'de resmi işlemler için Suudi Arabistan'ın İstanbul Başkonsolosluğuna girdikten sonra ortadan kaybolmuştu.
Emniyet kaynaklarınca yapılan değerlendirmede, Kaşıkçı'nın gittiği Suudi Arabistan Başkonsolosluğundan bir daha çıkmadığı teyit edilirken, başkonsolosluk binasında aynı saatlerde, 2 uçakla İstanbul'a gelen ve aralarında yetkililerin de yer aldığı 15 Suudi vatandaşının bulunduğu, bu kişilerin daha sonra geldikleri ülkelere döndükleri belirlenmişti.