Türkiye, Irak, Katar ve BAE arasında "Kalkınma Yolu" mutabakat zaptı imzalandı. Gündemde olan projeye ilişkin araştırmalarda hızlandı. Peki, Kalkınma Yolu Projesi nedir, yararları neler? Bin 200 kilometrelik demir yolu ve otoyol ile Türkiye'yi Basra Körfezi'ndeki Faw Limanı'na bağlayacak 'Yeni İpek Yolu' olarak tanımlanan proje, Avrupa'dan Körfez ülkelerine kadar geniş bir bölgeyi etkileyecek ve ortak fayda üretecek. Asya, Avrupa ve petrol ile doğal gaz zengini Irak'ı birbirine bağlayan Türkiye-Basra Körfezi Ekonomik Koridoru projesi uzmanlarca bir fırsat olarak değerlendiriliyor. Ekonomik Koridorun, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişim olduğu belirtiliyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani himayesinde Irak, Türkiye, Katar ve BAE arasında, Kalkınma Yolu Projesi'nde işbirliğine ilişkin 4'lü mutabakat zaptı imzalandı.
Kalkınma Yolu Projesi nedir?
Irak'tan Türkiye'ye uzanan kara ve demir yoluyla bu kapsamda inşa edilecek liman ve kentleri barındıran Kalkınma Yolu Projesi, petrol dışı sürdürülebilir ekonominin temeli olarak niteleniyor.Uzun yıllar süren savaşlar ve krizlerin ardından ülke ekonomisini iyileştirmeye çalışan Irak, güneydeki Fav Limanı'ndan Türkiye sınırına kadar uzatılması planlanan ulaştırma ağıyla Basra'yı Türkiye'ye, dolayısıyla Asya'yı Avrupa'ya, Körfez'i de Türkiye'ye bağlamış olacak.
Projenin maliyeti: 17 milyar dolar
Irak hükümeti, 27 Mayıs'ta başkent Bağdat'ta Türkiye'nin de aralarında bulunduğu Irak'a komşu ülkeler ve Körfez bölgesinden temsilcilerin katılımıyla "Kalkınma Yolu Konferansı" düzenledi.
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani, konferansta, Kalkınma Yolu'nun, istihdam, finansal kaldıraçlar, gayrisafi yurt içi hasıla ile gayrisafi milli hasılanın değerinin artmasıyla güçlü bir ekonomi tesis edilmesi yolunda realiteyi değiştirmek için üzerinde çalışılmış iddialı bir proje olduğunu söyledi.
Orta Doğu'nun en büyük limanı olması hedeflenen Büyük Fav Limanı'nı Türkiye sınırına bağlayacak demir yolu ve otoyollar için 17 milyar dolar olarak tahmin edilen büyük bir maliyetten söz ediliyor.
Liman, 1200 kilometrelik demir yolu ve otoyol yapımını içeren, Türkiye'yi Basra Körfezi'ne bağlayan "Kalkınma Yolu Projesi"nin uç noktasında bulunuyor. Irak İpek Yolu olarak tanımlanan proje, Avrupa'dan Körfez ülkelerine kadar geniş bir bölgeyi etkileyecek.
Irak'tan Türkiye'ye uzanan kara ve demir yolu koridoru, tarih, kültür ve ortak çıkarların buluşmasında umut verici bir fırsat olarak görülüyor.
Kalkınma Yolu Projesi'nin ilk ayağı: Fav Limanı
Kalkınma Yolu Projesi'nin ilk ayağı sayılan Basra kentindeki Büyük Fav Limanı'nda da inşa çalışmaları hız kesmeden devam ediyor. Irak'ın en önemli stratejik projelerinden biri sayılan liman, aynı zamanda Fırat ve Dicle Nehirlerinin denize dökülmeden önce birleştiği yer olan Şattülarap'ın ağzında yer alıyor.
Orta Doğu'nun en büyük konteyner limanı olarak bilinen Dubai'deki 67 rıhtımlı Cebel Ali'yi geride bırakması öngörülen Büyük Fav Limanı'nın 2025'te tamamlanması planlanıyor.
Irak'ın "yeni bir ticaret rotası" oluşturmayı amaçladığı proje kapsamında yapılacak demir yolu ve otoyollar ise güneydeki Fav Limanı'ndan kuzeydeki Irak-Türkiye sınırına kadar 1200 kilometreyi bulacak.
Projenin tamamlanma süreci, ilki 2028'de, ikincisi 2033'te ve üçüncüsü 2050'de olmak üzere üç aşamaya ayrıldı.
Muhtemel çatışma durumlarında Çin İpek Yolu'na alternatif olacak
Kalkınma Yolu'nun tamamlanmasıyla başta Irak olmak üzere Orta Doğu ülkeleri ve Asya ile Avrupa ülkelerinin birtakım hedeflerine ulaşması öngörülüyor.
Projenin, şu an tren hızının saatte 70 kilometreyi geçmediği 600 kilometrelik Bağdat-Basra hattı dahil olmak üzere ülkedeki 2 bin 893 kilometre uzunluğunda ve kullanılamaz durumdaki demir yolu ulaşım ağını da modernize etmesi bekleniyor.
Projenin ayrıca Bağdat gibi büyük şehirlerin üzerindeki baskıyı azaltmasının yanı sıra ticaret, tarım ve turizm sektörlerinin gelişmesine yardımcı olması, yeni şehirler inşa edilerek şehir ve sanayi dokusunun gelişmesine katkıda bulunması planlanıyor.
Çin İpek Yolu doğrudan Irak'tan geçmediği için muhtemel çatışma ve savaş durumlarında alternatif seçeneklerden biri Irak Kalkınma Yolu olacak.
Irak Kalkınma Yolu ayrıca Çin ile Avrupa arasındaki mesafeyi, Süveyş Kanalı'ndan geçen deniz yoluna göre kısaltarak zamandan ve maliyetten tasarruf sağlayacak.
Petrol ve gaz taşımacılığından hacı taşımacılığına
Tamamlandığında Orta Doğu'nun en büyük limanlarından biri olacak Fav Limanı ve demir yolu hattının, ucuz enerji fiyatları, işgücü ve altyapı mevcudiyeti göz önüne alındığında Çin başta olmak üzere küresel şirketleri de Irak'a çekmesi bekleniyor. Bu, ülkenin petrol dışı sürdürülebilir ekonomiye geçiş stratejisinin bir ayağı olacak.
Yüksek miktarda petrol üreten ve iyi bir doğal gaz rezervine sahip Irak, Ceyhan Limanı'ndan petrol ve gaz ihraç edebilecek bir altyapıya sahip olan Türkiye'ye ve oradan Avrupa'ya taşınması için "Kalkınma Yolu" boyunca başka petrol ve gaz boru hatları da inşa edebilir.
Doğal gaz zengini Katar da Irak ve Türkiye üzerinden Avrupa'ya gaz ihraç etmek için boru hatlarıyla Kalkınma Yolu'ndan istifade edebilir. Bu da Avrupa ülkeleri için Rus doğal gazına alternatif anlamına geliyor.
Kalkınma Yolu Projesi'nin avantajları petrol ve gaz taşımacılığı ile sınırlı değil. Projenin başarıyla tamamlanması durumunda, Şam'dan Medine'ye kadar uzanan Hicaz Demir Yolu gibi ileride Avrupa'dan kutsal topraklara hacıların taşınmasına katkı sağlaması da muhtemel senaryolar arasında sayılıyor.
Projeyi aksatabilecek engeller
Tüm bunlarla birlikte projeyi akamete uğratabilecek bazı engel ve zorluklar da yok değil. Irak tarafında finansman, güvenlik ve yolsuzluk sorunları bu engellerin başını çekiyor.
Türkiye ve Irak arasında yeni bir İpek Yolu olması hedeflenen "Kalkınma Yolu Projesi", başta Irak hükümetinin tek başına yüklenemeyeceği 17 milyar dolar olarak tahmin edilen devasa bir maliyetle karşı karşıya.
Irak, günde 3,3 milyon varile varan petrol üretimine yeniden başlamasıyla maliyetlerin bir kısmını karşılayabilir. Bununla birlikte yine uluslararası müttefiklere ihtiyaç duyan ülke, biraz da bu sebeple Kalkınma Yolu Konferansı'na Körfez ülkeleri başta olmak üzere komşu ülkeleri de davet etti.
Körfez ülkeleri ve Türkiye, Çin ile birlikte bu projenin stratejik önemine ikna olursa projenin finansmanına ve tamamlanmasına katkıda bulunabilir, uluslararası ve bölgesel bankaları da projeye katkı sağlamaya teşvik edebilir.
Ülkede yaygın olan yolsuzluk Bağdat'ın müttefiklerini bu konuda karar almadan önce uzun uzun düşünmeye sevk eden etkenlerden biri. Nitekim bu bağlamda Irak hükümetinin, yolsuzlukla mücadele etmek ve yabancı yatırımcılara güven vermek için ciddi reformlar gerçekleştirmesi gerekiyor.
Diğer ve en önemli noktayı ise güvenlik sorunu teşkil ediyor. Ülkenin hala terör örgütü DAEŞ tehdidinden tam olarak kurtulamamış olması ve ülkenin kuzeyinde aktif olan terör örgütü PKK'nın varlığı bu açıdan tehdit oluşturuyor.
Uluslararası boyut
Irak sahası, ABD-İsrail ile İran ve silahlı kolları arasındaki çekişmeye tanık oluyor.
Çin de bu bölgede ABD ile ekonomik nüfuz mücadelesine giren ülkelerden. Bu uluslararası çekişmeler, bir asrı aşkın süre önce yaşananlara benzer şekilde bölgeyi istikrarsızlığa sürüklerken, projeyi de olumsuz etkileyebilir.
Öte yandan Süveyş Kanalı'na rakip olacağı tahmin edilen "Irak İpek Yolu"nun Mısır tarafından tehdit olarak algılanması muhtemel. Nitekim bu projenin hayata geçirilmesiyle Kahire'nin kanaldan elde ettiği yıllık gelir azalacaktır.
Azerbaycan'dan da geçen Çin İpek Yolu ve Rusya ile İran arasındaki yeni ticaret yolunun yanı sıra Çin'i Pakistan'ın Gvadar Limanı'na bağlayacak rakip projeler de mevcut.
Ancak bu projelerin Irak Kalkınma Yolu'yla aynı rotayı izlemesi ve aynı pazarı hedeflemesi gerekmiyor. Yatırımları çekme noktasında rekabet içinde olan bu projelerin, aynı zamanda Irak Kalkınma Yolu'nu, Asya'yı Avrupa'ya bağlayan küresel bir yol haline dönüştüreceği de muhakkak.
Kalkınma Yolu Projesi' ile komşu ülke Irak'tan Türkiye'ye kara ve demiryolu ulaştırma koridoru oluşturacak. Söz konusu proje yeni bir 'İpek Yolu' olma potansiyelini de beraberinde getiriyor.
TÜRKİYE İÇİN BÜYÜK FIRSAT
Öte yandan Türkiye için büyük bir fırsat olarak değerlendirilen proje, 1200 kilometre uzunluğunda demiryolu ve karayolu altyapısını içeriyor.
Dr. Necmettin Acar, Irak'ın Kalkınma Rotası olarak adlandırdığı Türkiye-Basra Körfezi Ekonomik Koridoru projesinin bölge jeopolitiğine olası etkilerini AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
Irak, Asya ve Avrupa'yı birbirine bağlayan ulaşım projesiyle neyi hedefliyor?
Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani mayıs ayı sonlarında Asya’yı Avrupa’ya bağlayacağını iddia ettiği devasa bir ulaşım ve altyapı projesini açıkladı. Basra Körfezi’ndeki Büyük Faw Limanı’ndan başlayıp Irak’ın kuzeyine doğru devam ederek Türkiye’ye ulaşan projenin 1200 kilometre uzunluğunda demiryolu ve karayolu altyapısını içermesi planlanıyor. Bu projenin Basra, Bağdat ve Musul şehirlerini de içeren bir güzergahı takip ederek Türkiye’deki demiryolu ağına bağlanması hedefleniyor. Irak hükümetinin “Kalkınma Rotası” olarak isimlendirdiği ve 17 milyar dolarlık bir yatırım bütçesi olan bu iddialı Ekonomik Koridor projesiyle, saatteki hızı 300 kilometre olacak trenlerle Türkiye’den Körfez’e ulaşım saatler içerisinde sağlanacak.
Irak’ı bu projeyle Türkiye üzerinden dünyaya açılmaya sevk eden temel faktör ülkenin Körfez’e çıkışını kısıtlayan suni sınır düzenlemesi. Zengin petrol ve doğalgaz rezervlerine sahip olan Irak, Körfez’de derin su limanı inşa edebilecek sınırlara sahip değil. Bu durum da rezervlerin taşınmasında ve pazarlanmasında ciddi güçlüklere yol açıyor.
Irak devleti petrolünü çoğunlukla Kuveyt, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi komşularının limanları üzerinden pazarlamaya çalışıyor. Özellikle 1990’lı yıllardan itibaren Arap komşularıyla ilişkilerinin bozulmuş olması ülkenin uluslararası piyasalara açılmasını kısıtlıyor. Son dönemde Çin’in Kuşak ve Yol Projesi'nden pay alma motivasyonu da Bağdat yönetimini böyle iddialı bir projeye sevk etmişe benziyor.
Proje bölge jeopolitiğini nasıl etkileyecek?
Proje, Süveyş Kanalı, Babu'l Mendeb Boğazı ve Hürmüz Boğazı gibi kritik su yollarına alternatif bir ulaşım hattı olarak planlandı. Bu ulaşım hattı, genelde Orta Doğu özelde ise Körfez jeopolitiğinde önemli sonuçlar doğuracak. Projenin gerçekleşmesi halinde sayılan kritik suyollarının hem küresel hem de bölgesel ticaretteki önemi azalacak ve Asya ile Avrupa arasındaki ulaşım önemli ölçüde kısalacak. Proje, sayılan tüm bu hususlara ilaveten Irak’ı bölgenin ekonomi ve güvenlik yapısında oldukça ön plana çıkaracak.
Son dönemde başta Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) gibi Körfez ülkeleri olmak üzere bölge genelindeki aktörler arasında ekonomi ve ticaret alanında ciddi bir rekabet yaşanıyor. Irak bugüne kadar bu rekabette oldukça geri planda kalan bir ülke oldu. Bu durumun en önemli sebebi ülkenin uzun yıllardır yaşadığı siyasi istikrarsızlık olsa da Irak’ın küresel ticaretin aktığı ana rotalardan uzak konumda olması ülkenin bölgedeki ekonomik fırsatlardan yararlanmasına engel teşkil etti.
- Mayıs ayı sonlarında açıklanan bu iddialı ekonomik koridor projesinin gerçekleşmesi durumunda Basra Körfezi’nden Avrupa’ya ulaşan en kısa rota Irak üzerinden geçecek. Bu durum Irak'ı bölge jeopolitiğinde oldukça kritik bir aktör haline getirecek. Sudani’nin ilan ettiği bu yeni rota Çin’in 2013 yılında ilan ettiği Kuşak ve Yol Projesi açısından da oldukça önem taşıyor. Çin’in ticaret ve yatırımda Hürmüz, Süveyş ve Babu'l Mendeb gibi güvensiz suyollarına olan bağımlılığına alternatif olacak bu proje sayesinde Irak’ın Asya-Pasifik bölgesiyle de yakın bir işbirliği geliştirmesi mümkün görünüyor. Çin’in Körfez bölgesine yaptığı yatırımlardan en küçük payı alan Irak, Kalkınma Yolu Projesi sayesinde Asya-Pasifik kaynaklı yatırımlar için yeni bir cazibe merkezi haline gelebilecek.
Projenin Türkiye'ye olası getirileri nelerdir?
Son dönemde yaşanan bazı gelişmeler Türkiye’nin küresel siyasetteki profilinin yükselmesine yol açtı. Özellikle Ukrayna-Rusya savaşı sürecinde Rusya’nın Avrupa’nın gözünde güvenilir bir enerji tedarikçisi olma sıfatını kaybetmesi enerji ihtiyacını güvene almaya çalışan Avrupalı aktörlerin yönünü Türkiye’ye çevirmesine yol açtı. Orta Doğu ve Kafkaslar gibi büyük enerji rezervleri ve Avrupa gibi büyük tüketim merkezi arasındaki kritik bir jeopolitik hatta bulunan Türkiye yakın gelecekte küresel enerji güvenliğinin kilit aktörü olabilir.
Bağdat yönetiminin açıkladığı devasa ulaşım hattını da içeren Ekonomik Koridor, Türkiye’nin enerjide merkez ülke olma siyasetini destekleyen çok önemli bir girişim. Bu proje, Irak petrolünün ve Katar, İran ve Irak doğalgazının güvenli ve düşük maliyetli şekilde tüketim merkezlerine taşınmasını sağlayacak büyük avantajlar barındırıyor. Basra Körfezi bölgesinin küresel petrol rezervlerinin üçte ikisini doğalgaz rezervlerinin ise üçte birinden fazlasını barındırıyor olması bu projeyi son derce stratejik kılıyor. Halihazırda Kafkasya ve Rusya enerji kaynaklarının küresel piyasalara taşınmasında kritik bir aktör olan Türkiye, bu ulaşım hattı sayesinde Körfez bölgesinin enerji kaynaklarının da uluslararası piyasalara açıldığı kritik bir ülke haline gelecek.
Aynı zamanda Türkiye ile Körfez ülkeleri arasındaki ticaret ve güvenlik alanındaki işbirliğine benzersiz katkı sağlayabilecek boyutta olan proje, Türkiye’de üretilen mal ve ürünlerin Körfez üzerinden küresel piyasalara arzı açısından oldukça önemli imkanlar sunacaktır. Projeyle Türkiye, Kuşak ve Yol Projesi'nin önemli bir bileşeni haline gelecektir. Irak'ın Kalkınma Yolu ekonomi ve ticaret alanında sağlayacağı benzersiz katkılara ilaveten Merkezi Irak hükümetini güçlendirerek ülke içerisindeki ayrılıkçı eğilimlerin zayıflamasına da katkı sağlayacaktır. Böylece Türkiye’nin uzun yıllardır tehdit algıladığı Irak’ın kuzeyindeki terör olgusu zayıflayarak ortadan kalkacaktır.
Ne zaman bitecek?
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu da 30 Ekim’de Bağdat’ı ziyaret ederek Iraklı mevkidaşı Rezzak Muheybis es-Sadavi ve Irak Başbakanı Muhammed Şiya es-Sudani ile Kalkınma Yolu Projesi’ni görüşmüştü. Bakan Uraloğlu, söz konusu projenin 2028 yılında bitebileceğini söylemişti.
Neden önemli?
Rusya'nın içinde bulunduğu "Kuzey Koridoru" ile İran'ın içinde yer aldığı "Güney Koridoru"na alternatif oluşturan Orta Koridor, Çin ile Avrupa'nın bütünleşmesi adına önemli bir yere sahip bulunuyor. Pekin'den Londra'ya uzanan bu hat, yıllık 600 milyar doları aşkın ticaret trafiğinin kalbinde yer alıyor.