Bakan Süleyman Soylu, 24 TV'de gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Soylu'nun açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
Genel konusunda, her gün yeni bir şey öğreniyoruz. Böyle bir süreci ilk kez yaşıyoruz. Çok doğaldır ki, ülkelerin aldığı tedbirlerde insanları birbiriyle sosyal ilişki içerisine koymadıkları bir dönem. Bunu Avrupa, Almanya, ABD ve Fransa'da böyle yapıyor. Biz de buna göre düzenlemeler yapıyoruz.
Dört temel paradigma belirlendi: Bir; kamu düzeni, iki; sağlık sistemi, üç; üretim tedarik zincirinin sürdürülebilir olması ve son olarak sosyal izolasyon.
Muhalefet bizi çok eleştirdi, "istemezükçü" tavrı ile şehir hastanelerini bile istememişlerdi. Böyle bir dönemin olmasını kimse istemezdi.
Tebdirlerimizi serbest bıraktığımızda vefat ve vaka sayılarında yükselme yaşandı. Bunun üzerine yeni kısıtlamaları devreye soktuk. Tedbirler sayesinde vakalar 63 binden 20 binlere düştü.
Başka bir problemimiz daha var, tarımın en önemli dönemindeyiz. Oradaki arzı hiç düşürmememiz lazım. Ekonomik olarak da hareketlenmemiz gereken dönemin arifesi içerisindeyiz.
Hizmetler sektörü uzun zamandan beri fedakarlık ortaya koyuyorlar. Milletimize şükran duyuyoruz. Kapanma döneminde milletimizin yüzde 99'u buna uyuyor. e-Devlet üzerinden yaklaşık 9 milyon kişiye muafiyet izni verildi.
65 yaş üstü vatandaşlarımıza bugüne kadar 21 milyon kez gidildi. Dünyada böyle bir sistem yok. Vefa sosyal destek gruplarımız ve Aile Sosyal Hizmetler Bakanlığımız kanallarıyla kendilerine ulaşıldı.
Bizim ilk başladığımız günden itibaren 19 Mayıs'la ilgili bir değerlendirmemiz yok. Gözlerim acıyor uykusuzluktan. Bakanlıkta ben toplantı yaparken, yardımcılarımız valilerle toplantı yapıyor. Tedbirleri konuşuyoruz.
17 Mayıs'ta karşılaşacağımız rakamlarla, Bilim Kurulu'nun ve kabinenin değerlendirmeleriyle adımları atacağız.
Market işini açıklığa kavuşturalım. Esnaf diyor ki ben kapadım, fedakarlık yapıyorum. Gıda ve temizlik malzemelerini anlıyorum. Bunlarla ilgili bir problem yaşanmasın istiyoruz. Esnaflar "Elektrik eşya satılmasın, beyaz eşya satılmasın, giysi, hırdavat, bahçe malzemeleri satılmasın" diyorlar. Bunları da anlamak lazım. İki tarafı da dengelemek zorundayız. Marketçileri çağırarak konuştuk ve sağ olsunlar anlayış gösterdiler. Bakkallar açık, ufak tefek ihtiyaçlarınız bakkallarda varsa alabilirsiniz. Perşembe akşamına kadar bunları alabilmek için muafiyet de sağladık.
Geçtiğimiz dönemde yaptığımız araştırmada, vatandaşların yüzde 75'i alkol yasağına vakaların azalması için destek verdi.
Dünya Sağlık Örgütü'nün alkol tüketimine ilişkin açıklaması var. Bağışıklık için alkolden uzak durulması, ayık olunması, fazla alkol alınmaması, alkol kullanımı sırasında sosyal mesafenin korunmaması riski fazla ve özellikle kısıtlama günlerinde daha fazla tüketirsen ve riski artırırsın diyor. En önemlisi aile içi şiddeti artırır diyor.
Buradan siyasallaşma çıkarmaya çalışanlara diyorum ki; milletimiz sizin söylemlerinizi umursamıyor. Biz şu süreçten bir çıkalım istiyoruz. Herkes yeni bir baharla beraber buradan çıkmak istiyor. Ama bizi böyle kısır tartışmaların içerine çekiyorlar. Samimi değiller.
Sayın İBB Başkanı, "Bizim insanımız memlekette elleri böyle bağlı gezer" diyor. Ben de Trabzonluyum. Bizim memleket rampadır, diktir. Gezerken doğal olarak elinizi arkaya koyarsınız ki, belinizi sağlam tutmak için. Ama iki özellik vardır; bir, büyüklerin yanında çocuklar ellerini arkaya koymazlar. İki, camilerde ve mezarlık yerlerinde eller arkaya konmaz. Çocukluğumuzdan beri bize öğretilen budur.
Anadolu'nun adetleri vardır, doğru el arkaya konulur. İBB Başkanı bu törende ne için var? İstanbul'un Fatihi, Mehmed Han için, fethin yıl dönümünün ertesi gününde kabrini ziyaret etmek için, ona dua etmek için, İslam alemi adına şükran olduğumuz için orada. Vatandaş bunu görünce, saygısızlık olduğunu düşünüyor. Ben de bunun saygısızlık olduğunu düşünüyorum. Böyle bir görüntü olamaz yani.
Vatandaş, istediği kişiyi ihbar edebilir, savcıya gönderebilir. Kamu görevlileriyle ilgili bir ihbar varsa ve savcı inceleme başlattıysa bize gönderir. Devlet memurları kanunu tam da bu işler için vardır. Biz araştırma yaparız, eğer vatandaşın talebini incelemeden reddedersek Danıştay'a gider. Danıştay da "Belediye başkanı mı kayırıyorsunuz" der. Ben izin vermediğim sürece, soruşturma açılamaz. Biz algıya göre mi, birilerinin siyasal kazancına göre mi devleti idare edeceğiz? Burası çadır devleti değil.
Bize kızanlar var, geçen yıl bu zamanlarda İBB, izin almadan yardım toplamaya kalkıştı. Bu tip tartışmalar üzerinden prim sağlıyordu. Biz yaygın kanaate uymayıp, yardım toplamasına izin vermedik. Yerel mahkemeye, idari mahkemeye, Danıştay'a başvurup kaybettiler. Hala bunu kullanıyorlar. Biz siyasal çıkarımlarımıza göre devlet idare edemeyiz. Kuralları uygulamak zorundayız.
Sayın Akşener bana "aptal" dedi. Bu durumu aptallık olarak nitelendirdi. 6 ay İçişleri Bakanlığı yapmış, stajyer bakan. Benim ağzımdan sözler ağır çıkar. Biz Sayın Akşener'le birlikte siyaset yaptık. Akşener'i iyi tanırız, o bizim kendisini iyi tanıdığımızı bilir. Sayın Bahçeli'ye hakaret etti, Cumhurbaşkanımıza hakaret etti. Bir siyasetçiye, bir hanımefendiye yakışmaz. Bu kadar kibir, kendini bilmezlik... Bana aptal demiş, Cenab-ı Allah'a havale ederim.
Bu yanlış bir değerlendirme. Karşımızdaki cephe, bir başbakanı yalanlarla beraber idam eden bir cephedir. Ardahan'ın Ruslara satıldığını, tonlarca altının kaçırıldığını ifade eden bir cephedir. İstanbul Üniversitesi öğrencilerinin silahlarla öldürüleceğini, öğrencilerin kıyma makinelerinde kıyıldığını iddia ettiler. Bir ülkenin geleceğine ambargo koydular. Aynı durum devam ediyor.
Burada yeni bir şey yok. Anayasa'nın 20'nci maddesi, herkes kendisiyle ilgili kişisel verilerinin korunmasını isteyebilmektedir. Biz genelgemizde bunu hatırlatıyoruz. 6698 sayılı kanunun ihlaline ilişkin yaptırımlar var diyoruz. Birisi seni ifşa etmeye çalışırsa, eylemin durumun niteliğine göre ya durdurursun ısrar ederse uzaklaştırırsın uzatırsa gerekli kanuni işlemi yaparsın diyor. Kanun ve anayasa sana bu hakları vermiş. Birisi kolluk kuvvetlerini çekmeye çalışırsa, anayasa ve kanunlar kendini koruma hakkı veriyor.
Polisin uyguladığı kaba kuvvetin kaydedilmesinde ince bir ayrıntı var. Bir hak kaybı söz konusu olacaksa, karşı taraf çekme hakkına sahip olabilir. Bu olayların bir çoğunda olaylar aydınlatılır. Biz yılda 2.5 milyon olayla karşılaşıyoruz bunun yüzde 97.5'i aydınlatılıyor. Biz yılda ortalama 250 jandarma, 90 polisi ihraç ediyoruz ortalama. Bu yapılırken, tanıklar dinleniyor. Bu bir mekanizma bu hiç yapılmıyormuş gibi bir algı var. Gelecek polisin dibinde kamera açacak, işini yapmasına engel olacak. Kişisel mahremiyetine müdahale edip, sosyal medya da paylaşacak. Mahremiyete müdahale söz konusu olmamalı.
Biz bu adamı bugün tanımıyoruz. Türkiye karşıtı ne kadar mesele varsa onların savunucusu. "Bu devlet bizim namaz kılmamızı istemiyor" diyen bir portre. Amaçları dini istismar, provokasyon. Her şeyi yapıyorlar. Kurban etlerini toplayıp sucuk yapıp satıyorlar. Biz bu adamlar sabah akşam uğraşıyoruz. Sürekli olarak farklı kılıklarda farklı adımlar atıyor. Burada da talimat verdi. Devlete ağza alınmayacak bir sürü sözler söylendi. Bu olaya üzüldüm, orada personelin gaz sıkmasını hayatta kabul edemem. Camide masa sandalye ile itikaf mı yapılır? 40'ın üzerinde camiden 500'ün üzerinde kişi olarak bunu yapmak istediler.
Biz Arnavutluk'ta olduğuna inanıyoruz. Araştırmalarımız sürüyor. Arkadaşlarımız diğer ülkelerdeler, orada olmadığına dair bilgilerimiz var. Memleketimize getirmek için de çaba sarf edeceğiz.
Allah Diyarbakır annelerinden razı olsun. Hepsinin ellerinden öpüyorum. Sadece kendi çocukları adına orada değiller. Bugün itibarıyla 67 kişi ikna olup geldi. Onlar kendilerine değil bize de güç veriyorlar. Bu yıl toplam 11 kişi katıldı PKK'ya. Bunun 6'sı da yurt dışından. Türkiye'ye ödettikleri bedeli burunlarından fitil fitil getireceğiz. Kaçacak yer bulamayacaklar. Tarihimizin en güçlü dönemindeyiz. 15 Temmuz'dan itibaren ülkemizde terör eylemi yok. PKK'yı bu coğrafyadan sileceğiz. Biz oynanmaya gelmeyen bir milletiz. PKK'nın arkasındaki devletlere söylüyoruz.