Hakimler ve Savcılar Kurulu (HSK) Başkanvekili ve 2. Daire Başkanı Mehmet Yılmaz, HSK'nin Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) mensubu hakim ve savcılarla ilgili yaptığı çalışmaları ve HSK ile ilgili iddialara yanıt verdi.
Bu söz çerçevesinde 2014'ten itibaren FETÖ ile mücadele ettiklerini, ilgili daire tarafından verilen soruşturma izinleri sonrasında müfettişler eliyle soruşturmaların yapıldığını anlatan Yılmaz, FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi gününe kadar 130'un üzerindeki FETÖ mensubunu, hukuk içinde yaptıkları usulsüzlüklerden dolayı açığa aldıklarını, bazılarını ihraç ettiklerini, bazıları hakkında da kovuşturma izni verdiklerini hatırlattı.
Mehmet Yılmaz, şöyle konuştu:
"Darbe öncesi başlayan inceleme ve soruşturma dosyalarımız zaten vardı, müfettişlerin FETÖ'ye yönelik çalışmaları devam ediyordu, savcılıkla birlikte iş koordineli gidiyordu. 15 Temmuz 2016'ya geldiğimizde ortada daha OHAL yokken darbe sabahı Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının gözaltı kararı gereğince 2 bin 740 hakim ve savcı hakkında açığa alma kararı verdik. Bu karar çok eleştirildi, bir yandan 'Hukuk süreci nasıl işledi?' diye eleştirenler oldu. Hiç kimse şu tarafını görmedi, biz zaten 2014'te bir çalışma başlatmıştık. Yargı içindeki örgüt mensuplarına yönelik inceleme ve soruşturmamız vardı. Müfettişler ve savcılık eliyle yürütülen bir çalışma vardı. Yeterli olgunluğa ulaşması bekleniyordu, darbe gecesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, elindeki bu çalışmaları değerlendirerek ilgili hakim ve savcılar hakkında gözaltı kararı verdi."
Dünyada hiçbir hukuk devletinin, kendine hukuk devleti diyen hiçbir sistemin terör örgütü üyeliğinden gözaltına alınmış bir hakimi kürsüde tutamayacağını ifade eden Yılmaz, "Bir yandan örgüt üyeliğinden gözaltı işlemi yapılmış olacak, bir yandan bu hakimler göreve devam edecek. HSYK'nin yaptığı da buydu, o hakimleri hem hukuka güven açısından hem sistemin güvenilirliği açısından hem de hukuka saygı açısından açığa aldık. Arkasından çalışmalarımız devam etti" diye konuştu.
Başkanvekili Yılmaz, o tarihte yapılan çalışmaların, Barolar Birliği, barolar, iktidar, muhalefet, sivil toplum örgütleri ve milletvekilleri dahil her kesimin takdir ve güvenini kazandığını belirterek, şöyle devam etti:
Mehmet Yılmaz, kendilerinin de teşvikiyle o dönemde birçok itirafçı beyanının ortaya çıktığını, 500'ü aşkın itirafçının beyanlarıyla çok önemli sonuçlara ulaştıklarını anlattı. İtirafçıların beyanlarını, yargılama titizliği içinde tek tek ele aldıklarını dile getiren Yılmaz, sonuçta gerekli adımları attıklarını kaydetti.
Yılmaz, 15 Temmuz darbe girişiminden olağanüstü halin kaldırıldığı 31 Temmuz 2018'e kadar 3 bin 900'den fazla hakim ve savcıyı ihraç ettiklerini, 141 hakim ve savcı hakkındaki incelemelerde ise daha önce emekli olmaları veya istifa etmeleri nedeniyle ihraç kararı vermediklerini belirtti.
Olağanüstü halin kaldırılmasından sonra yapılanların önemine işaret eden Yılmaz, "HSK ne için var? HSK'nin görevi sadece hakim ve savcıyı cezalandırmak, yanlışı tecziye etmek değil, gerçek misyonu hakim ve savcıların teminatını sağlamak. Anayasa'da o yüzden yer almış" dedi.
HSK'nin, kendi içinde çetelerle, kötülerle, örgütlerle mücadele ederken hakim savcı teminatını göz ardı edemeyeceğini vurgulayan Yılmaz, şunları kaydetti:
"HSK, hakim ve savcıların en fazla iftiraya uğrayabilecek görevliler olacağı unsurunu da sürekli göz önünde tutacak. O nedenle dikkatli olmak zorunda. O yüzden de çok daha fazla düşünmek zorunda. Bizim çalışma düzenimiz de hep öyle oldu, suistimal edene sıfır tolerans, hele çeteleşmeye, yargı içinde kendi amaçları doğrultusunda belli gruplar oluşturup o amaçla çalışmaya kesin olarak izin vermeme, bunu da hakim teminatını zedelemeden başarma.
Hem 2014'teki HSYK hem de 2017'den sonra oluşan HSK bu yol üzerinde ilerledi. Geçmiş HSK'lerin de amacı hep bu oldu. Sadece FETÖ ile kirletilen HSYK hariç."
Son çalışmada 150'ye yakın hakim savcı grubunu incelediklerini, 60'ının savunmasının alınmasına karar verdiklerini ifade eden Yılmaz, bu 60 kişiden 18'ini ise "kürsüde göreve devamlarının yargının saygınlığına, güvenilirliğine zarar verebileceğini" düşünerek açığa aldıklarını söyledi.
Başkanvekili Yılmaz, şunları ifade etti:
İhraç edecek ağırlığa ulaşmışsak savunmasını alıyoruz, kürsüde kalmasında sakınca varsa açığa alıyoruz. Mücadele aynı kararlılıkta devam ediyor ama hakim teminatının özünü zedelemeden, hakimleri iftiralar karşısında sahipsiz, çaresiz bırakmadan izlenen bir yol. Birinci önceliğimiz hakimin teminatı ama hakime teminat olurken yargıda oluşacak suistimallere de sıfır toleransla yaklaşıyoruz. Bunu dengeli götürüyoruz."
"HSK'nin önünde 1500 hakim ve savcıyla ilgili ankesör soruşturmasının bekletildiği" iddialarına yanıt veren Mehmet Yılmaz, hakim ve savcılarla ilgili çalışmalarda ana dellilerin belli olduğunu vurguladı.
Yılmaz, şunları söyledi:
"Ankesör uygulaması hep yanlış bilgiyle tartışılan bir konu. Önce dediler ki 'Yargıda kürsüde devam eden 1500 kişilik bir grup var.' HSK tarafından 1500 kişiyle ilgili yapılmış bir ankesör soruşturması yok. Soruşturmayı ankesör soruşturması diye yapmıyoruz. Tüm bilgi ve belgeleri değerlendiriyoruz. Şahıs hakkında FETÖ'ye iltisak, münasebet ve irtibatı belirleyen ne varsa tüm delillerin üzerine gidiyoruz. Tek bir delilin üzerine gitmiyoruz. Ankesör uygulamasını da isteyen biziz zaten. Bizim dışımızda hazırlanmış da bizim üzerine gitmediğimiz bir listenin varlığı gibi bir hava yaratılmaya çalışılıyor. Bu, mümkün değil.
İncelemelerde ByLock içerikleri, tanık beyanları, diğer delil havuzları, mahrem imamlarla irtibat olup olmadığının yanı sıra tüm dosyalarda ankesör incelemesini de yaptırdıklarını dile getiren Yılmaz, "En küçük iddia bile değerlendiriliyor ama iftiraya izin vermeden, hakimlik teminatının özü zedelenmeden, HSK'nin gerçek misyonu zarar görmeden" dedi.
Mehmet Yılmaz, HSK'nin bunu yaparken yargı içindeki kötüleri, ulvi amacı zehirleyenlerin hepsini saptayıp sıfır toleransla sistemin dışına atma amacında olduğunu vurguladı.
Mehmet Yılmaz, FETÖ'nün toplumda zarar vermediği kimsenin kalmadığını, topluma büyük bedeller ödettiğini söyledi.
HSK'nin FETÖ ile mücadelede çok net bir kurum olduğunu vurgulayan Yılmaz, şunları dile getirdi:
Bu memleket inşallah bir daha yargıda hiçbir terör örgütü grubunun yargısal yetkilerini kendi amaçları için kullanmasına izin vermeyecektir. Alınan ders büyüktür. Çok büyük bedel ödenmiştir. İnşallah bundan toplumun her kesimi ders çıkaracak, yargıyı göz bebeğimiz gibi tutacağız. Hiçbir grubun yargısal yetkilerini kötüye kullanmasına yol açabilecek en ufak bir ihmale dahi taviz vermeyeceğiz."
Mehmet Yılmaz, olağanüstü halin kaldırılmasının ardından 31 Temmuz 2018 tarihinde yürürlüğe giren 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname'den sonra 219 hakim ve savcı hakkında daha işlem yaptıklarını bildirdi.
HSK Başkanvekili Mehmet Yılmaz, son yapılan açığa almaların ardından FETÖ ile iltisaklı, irtibatlı hakim ve savcılarla ilgili incelemelerin devam ettiğini belirterek, "Şu anda 400 hakim savcı ile ilgili devam eden dosya var. Bu soruşturma adalet müfettişlerimizin elinde aynı titizlikle araştırılıyor. Bütün belge, bilgiler toplanıyor. Buna göre aklanacak hakim savcı aklanıyor zaten ama o bilgi, belgelerde iltisak ve irtibatı belirleyen deliller saptandığı anda hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki HSK'nin bu konuda hiç toleransı yok." şeklinde konuştu.