Fetullahçı Terör Örgütü'nün 1991 yılından itibaren özellikle emniyet birimlerinde kullandığı 'hileli kura' yöntemine dair şok gerçekler günbegün ortaya çıkıyor.
Örgüt mensuplarının emniyet içinde ilk olarak 1991 yılında 'hileli kura' organizasyonu yaparken fark edildi. Al Jazeera'nın haberine göre olaylar şöyle gelişti:
-Yıl 1991. Aylardan Eylül. Polis Akademisi'nin Ankara Anıttepe'deki binasının önüne Saat 24:00'de yani gece yarısı sivil bir araç yanaşır. Aracın içinde birkaç ay önce Emniyet Genel Müdürlüğü'ne atanan Ünal Erkan ve yardımcısı Ümit Erdal vardır. Okul nizamiyesindeki nöbetçi, sivil aracı uyarmak için yanaştığında Emniyet Genel Müdürü'nü tanır ve hazır ola geçer.
Ünal Erkan 1978'e kadar Polis Koleji olarak hizmet veren ve kendisinin de mezun olduğu okulu iyi tanır ve doğruca kütüphane olarak kullanılan salona gider. Salonda polis akademisinden mezun olmuş komiser muavini olmanın eşiğindeki öğrenciler ve velileri vardır. Mezunlar tek tek bir odaya girerek görev yerlerinin belirleneceği torbadan kuralarını çekiyordu.
Ünal Erkan ve yardımcısı kura çekiminin yapıldığı odaya girer. Bundan sonrasını Ünal Erkan, 2004 yılında Çağın Polis Dergisi'ne verdiği mülakatta şöyle anlatıyordu:
“Yeni mezunlar içeri tek tek alınıyordu. Başkanın önündeki masanın altındaki sehpalarda birkaç tane torba bulunuyordu. Her bir torbada istihbarat, kaçakçılık, trafik gibi birimler için lazım gelen sayıda kura kâğıtları vardı. Geri kalanlar da ayrı bir torbadaydı. İçeri giren yeni mezun, eğer kayırılacak eleman ise özel olarak hazırlanmış torbadan kura çekiyordu. Gariban ise yani herhangi bir kayıranı yoksa masa üstündeki torbadan kura çekiyordu.”
Ünal Erkan ve yardımcısı kura çekimine müdahale ederler, durdururlar ve hemen o anda tutanak tutulur, soruşturma başlar. Soruşturma sonucunda ortaya çıkan gerçek, mezunlarının olduğu listede bazı isimlerin işaretli olduğu ve işaretli bu isimlerin istihbarat, kaçakçılık, personel, Emniyet Genel Müdürlüğü merkezi gibi kritik yerlerin yazılı olduğu torbadan kura çekmesiydi. Ünal Erkan'ın talimatıyla müfettişler soruşturma başlatır.
İsimleri işaretli olan bazı öğrenciler soruşturmada, "Biz Karşıyaka Semti'nde Fetullah Gülen Hoca'nın açtığı Işık Evi'nde toplanırız. Orada eğitim alırız" cevabını verir. Ünal Erkan, Karşıyaka'daki adrese baskın yaptırır. Söz konusu evde Fetullah Gülen'e ait kitaplar, video kasetler ve başka bazı yayınlar bulunur.
Kura çekiminin o zamanki tanımlamayla “Fethullah Hoca'nın Talebeleri Örgütü”nün bir organizasyonu olduğu ortaya çıkar. Soruşturma hem adli hem de idari olarak devam eder. Emniyet Genel Müdürlüğü Teftiş Kurulu'nun talebi üzerine dönemin Emniyet Genel Müdürlüğü İstihbarat Daire Başkanlığı “Bazı Emniyet Mensuplarının İllegal Faaliyetleri” başlıklı bir raporu 10 Mart 1992 tarihinde Teftiş Kurulu Başkanlığı'na gönderir. Raporda, “Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti niteliklerini değiştirerek yerine şeriat düzenini getirmeyi amaçlayan illegal “Fethullah Hoca'nın Talebeleri” adlı örgütün, tüm Türkiye genelinde olduğu gibi, Teşkilatımız içinde de örgütlendiği” ifadesine yer veriliyordu. Dört sayfalık raporda örgütün devlete sızma çalışması içinde olduğu da vurgulanıyordu: “Elde edilen bilgiler doğrultusunda yapılan takip-tarassut ve tahkikatlarda, Ankara Polis Koleji öğrencilerinin %50'sine yakın bir kesimi ile çeşitli şekillerde temas kuran örgüt elemanları, kendilerine yakın olarak üzerindeki ajitasyon çalışmalarını sistemli olarak yürütmektedirler. Örgütün yapılanmadaki temel stratejisine bağlı olarak, devlet dairelerinin önemli yerlerine yerleşme planını, en tabandan uygulamaya koymaları teşkilatımızda da gözlenmektedir. Gelecekte Emniyet Teşkilatı'nın bürokratlarını oluşturacak Polis Koleji öğrencileri için, koleje seçimden itibaren her aşamada sistematik bir çalışmanın yürütüldüğü görülmektedir.”
Raporda örgütün Polis Koleji ve Akademisi sorumlularının isimleri, adresleri, buluşma mekânları ve en önemlisi Türkiye'nin adını 2000'li yıllarda Gülen Cemaati'nin 'Emniyet İmamı' olarak duyacağı Kemalettin Özdemir'in işyeri adresi ve görevi ayrıntılı olarak yazıyordu. Raporun son cümlesi “her türlü takip ve tarassut (dikkatle gözleme) devam edilmektedir” diye bitiyordu.
Meslekten çıkarılan üç isim Ünal Erkan ve yardımcısının ellerinde hileli torba yakaladığı isimlerdi. Bu isimler İdare Mahkemelerine açtıkları davanın ardından tekrar Emniyet Genel Müdürlüğü'ne döndüler. Göreve dönen isimlerden Ali Bilkay bu isimlerden en dikkat çekici olanı. Emniyet içinde farklı görevler yapmasının ardından 2011 yılında İzmir'e Emniyet Müdürü olarak atandı. Görev süresince İzmir'de kumpas davası olduğu ortaya çıkan “Askeri Casusluk Operasyonları” yapıldı. 17-25 Aralık operasyonlarının İzmir ayağını Bilkay yürüttü. Bunun ardandan 2014 yılında görevden alındı, 9 Kasım 2015 tarihinde “Paralel Yapı ve Askeri Casusluk Kumpası Davası”ndan tutuklandı. 24 Haziran 2016'da tahliye edildi.