Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’na girişinin ardından haber alınamayan Washington Post yazarı Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın cesedinin akıbeti halen tartışılıyor. Emniyet kaynaklarına göre, Kaşıkçı’nın cesedinin asitle yok edildiğine dair bir emare yok. Cesedin halen başkonsolosluk konutunda olduğu yönünde tespitler var. Kaşıkçı’nın hedef haline gelmesinin nedeni ise, Suudi Arabistan’da geçen yıl yolsuzluk soruşturması kapsamında Riyad’da bir otelde tutulan 50 prensin desteklediği isim olması.
Suudi Arabistan Başkonsolosluğu’nda 2 Ekim’de öldürülen ve halen cesedine ilişkin net bir bilgi elde edilemeyen Kaşıkçı’yla ilgili İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın soruşturması sürüyor. Milliyet'te yer alan habere göre; 2 Ekim’de gerçekleşen cinayet sonrası başlatılan soruşturmada, başta konsolosluk ve civarında olmak üzere İstanbul genelindeki 72 ayrı noktadan kamera kayıtları incelendi.
Konsolosluğa girdikten 2-3 saat sonra öldürülüp parçalara ayrıldığı ve konsolosluk konutuna taşındığı değerlendirilen Kaşıkçı’nın cesedinin taşınmasında kullanılan valizlerin bir daha konsolosluk konutundan çıkarılmadığı tespit edildi.
Gerek konsolosluk binası, gerekse konsolosluk konutunda yapılan kriminal inceleme ve konut içerisinde bulunan su kuyusundan ve kanalizasyondan alınan su numunelerinde herhangi bir asit ve türevi eritici kimyasala rastlayamayan ekibin kuyuyu arama ısrarı da devam ediyor.
Soruşturma için İstanbul’a gelen Suudi Başsavcı El Mücib’in kentte bulunduğu günlerde savcılık tarafından tekrar yapılan kuyuyu inceleme talebi kabul görmezken, Suudi yönetiminin “Türk yetkililerle paylaşacağız” dediği soruşturma raporunun gelmemesi durumunda ise Türk İstihbaratının elinde bulunan çok önemli birkaç delil ve bulgunun önümüzdeki günlerde kamuoyuyla paylaşılacağı öğrenildi.
Cinayet sonrası başlatılan soruşturmada olayın kriminal ayağını savcılıkla birlikte yürüten İstanbul polisinin, MİT’le ortaklaşa yaptığı araştırma ve çalışmalarda da vahşi cinayetin gerekçesine dair bilgiye ulaşıldığı öğrenildi. MİT’le ortaklaşa yapılan bu çalışmalarda elde edilen bilgiye göre Kaşıkçı’nın hedef haline gelmesinin nedeni, Suudi Arabistan’da geçen yıl yolsuzluk soruşturması kapsamında başkent Riyad’da otelde tutulan 50 prensin desteklediği isim olması. Kaşıkçı’nın ismi üzerinde mutabık olduğu prensler arasında esrarengiz şekilde ortadan kaybolan Prens Turki Bin Bandar ile Prens Suud Bin Saif El Nasır isimli 2 Suudi prensin de bulunduğu iddia ediliyor.
İtalya’da yaşayan Prens Suud bin Saif al-Nasr da, Prens Turki bin Bandar gibi Twitter üzerinden Suudi yönetimini eleştiren paylaşımlar yapıyordu. 2015’te Kral Salman’ın ortadan kaldırılması için darbe çağrısı yapan isimsiz bir mektubu açıktan övdükten sonra Twitter hesabı sessizliğe büründü. Esrarengiz bir şekilde ortadan kaybolan Prens Nasr’ın akıbeti hakkındaki açıklama ise bu sefer başka bir muhalif Prens Halid bin Farhan’dan geldi. Farhan, Nasr’ın Riyad’daki yeraltı nezarethanesinde tutulduğunu açıkladı.
Prens Turki bin Bandar, Suudi kraliyet ailesinin önemli bir üyesi. Suudi polis teşkilatının en üst rütbeli pozisyonundayken kurgu bir miras anlaşmazlığı sonrası hapse düşmüş, cezaevinden çıktıktan sonra Fransa’nın başkenti Paris’e yerleşmiş ve Suudi Arabistan’da reform çağrıları yapan videoları internetten yayınlamıştı. 2015 yılında Fas’ta bir iş seyahati sırasında ortadan kaybolan Prens Turki’nin arkadaşı Wael al-Khalaf, Suudi kraliyet yönetimindeki üst düzey bir yöneticiden aldığı bilgi doğrultusunda Turki’nin kaçırılarak Suudi Arabistan’a götürüldüğünü söylemişti.