Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’ya tepki göstererek “Koltuğunu bırakıp gitmek onu kurtarmayacak” dedi.
Macaristan ziyareti dönüşü uçakta gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Cumhurbaşkanı Erdoğan, aralarında tvnet Genel Müdür Yardımcısı Serhat İbrahimoğlu’nun da olduğu gazetecilerin sorularını yanıtladı. “Daha adil bir dünya için adil adımlar atmak şart” ifadelerini kullanan Erdoğan, şunları söyledi: “ABD’nin bu süreçte tarihi bir sorumluluğu olduğuna ve bunu yerine getirmesi gerektiğine inanıyorum.”
“O sorumluluk İsrail’i bu canilikten vazgeçirmek, Gazze’deki bu katliamı durdurmaktır. Fakat ABD bugüne kadar İsrail’i durdurmak şöyle dursun adeta teşvik etti. ABD’den cesaret ve güç alan İsrail ise ne uluslararası hukuk tanıdı ne insan hakları. ‘Nasıl olsa arkamda ABD var ve beni her şartta korur’ yaklaşımıyla hareket eden bir İsrail’den söz ediyoruz. Biden ile görüşmemizde ABD’ye o tarihi sorumluluğu hatırlattım. Tüm dünyanın beklediği o tavrı takınmaları çağrısında bulundum.”
“Dünya İsrail’in durdurulması gerektiğini daha nasıl haykırabilir? BM zemininde de ülkelerin meydanlarında da haftalardır insanlık ‘Yeter’ diyor. Beyaz Saray önünde, hatta ABD Kongresi’nde bile bu haykırış yankılandı. Artık ABD bu çağrılara kulak tıkamayı bırakmalıdır. İsrail sadece Filistinlileri, Gazze’yi değil insanlığı vurmaktadır. Tarih buna sessiz kalanları yargılayacak ve mahkum edecektir. Adalet sadece Gazze’de sükunetle sağlanmayacak maalesef.”
“Herkes kendinden sorumludur. Başkalarının sessizliğinin hesabını biz vermeyeceğiz. Biz ‘Durmak yok, yola devam’ diyoruz, çok çalışacağız, uyaracağız. Bu bizim vazifemizdir. Filistinli kardeşlerimizin yanında olduğumuzu onların haklılığını durmak dinlenmek nedir bilmeden haykırmak zorundayız. Herkes bilmelidir ki haklı olan, yıllardır ülkeleri işgal edilmiş, evlerine teröristlerce el konulmuş, topraklarını korumak için yıllardır bedel ödeyen Filistinlilerdir.”
“Dünya bizim gibi onların çığlığını duyurmaya çalışanların vesilesiyle bu haklılığı birçok defa tescil etmiştir. En son BM oylamasında İsrail barbarlığına karşı en güçlü mesajlar verilmiştir. Artık Filistin’in çığlığını duymayanlara da anlatmak, suçluların cezalandırılması için gerekeni yapmak vaktidir. Bugün eğer biz, Riyad Zirvesi’ne katıldıysak, bundan dolayı katıldık. Eğer Doha’ya katıldıysak, bundan dolayı katıldık. Bundan sonra da yine oralarda toplantılar yapılacaksa bundan dolayı ben ve arkadaşlarım oralarda olacağız.”
“Netanyahu’nun gidici olduğunu söylediğimizde kulak asmayanlar, haklılığımızı ifade etmekte zorlananlar da dahil herkes onun gittiğini görecektir. Ancak koltuğunu bırakıp gitmek onu kurtarmayacak. Mazlumların hesabını sormak için hukuk zemininde peşinde olacağız. İsrail kabinesinde yapılacak değişiklik sonrası umarım bu katliam biter.”
“Yoksa Netanyahu’yu koltuğundan eden bu süreç onları da tarihe karıştıracaktır. Sadece Netanyahu değil bu soykırımda parmağı bulunan herkes hukuk önünde işledikleri savaş suçlarının hesabını verecek. İsrail’de de Netanyahu yönetimine karşı güçlü sesler yükselmeye başladı. Mesela rehinelerin, İsrail tarafından öldürülmesi olayı var ki tepkinin dozunu artırdı. En büyük intikam sahibi Allah’tır.”
Dünyada çok çeşitli sorun alanları bulunduğuna dikkat çeken Erdoğan, “Tahıl Koridoru mekanizması daha adil bir dünya için atılmış olumlu bir adımdı. Tahıl Koridoru’nu yeniden işletmemiz lazım. Yakında Rusya Devlet Başkanı Sayın Vladimir Putin ile görüşme yapıp, ‘Ne yapıp edip Tahıl Koridoru’nu işletelim’ diyeceğiz. İnşallah ondan da olumlu cevaplar alarak yolumuza devam ederiz” dedi.
“Hamas’ın terör örgütü olmadığını ve bir siyasi parti olduğunu defalarca söyledim” diyen Erdoğan, şöyle konuştu: “Yine söylüyorum. Bir siyasi parti olarak da kazanacakları hakların mücadelesini vermektedirler. El Fetih ile Hamas’ı, yani İsmail Heniyye ile Mahmud Abbas’ı makamımda bir araya getirdim. Medyaya da zaten o görüşme yansımıştı. El Fetih ile Hamas’ın görüşmemesi diye bir durum söz konusu değil. Görüşüyorlar, bu görüşmeleri daha ileri taşımaları da mümkün. Bu konuda Türkiye olarak bizim yaptığımız ve yapabileceğimiz çok şeyler olduğuna inanıyorum. Çünkü El Fetih ile Hamas’ın birbiriyle barışık yaşaması şart.”
“Şu anda Hamas denilince Filistin konuşuluyor. Demek ki bunlar birbiriyle adeta et ve kemik gibiler. Bizim şu anda bu birlikteliği korumak ve bu birliktelikle beraber de inşallah bu işi bir sonuca kavuşturmanın gayreti içinde olmamız lazım. Neticeyi de böyle almamızın gereğine inanıyorum. Şu anda bütün derdimiz Gazze’den yaralı ve hastaların ne kadarını ülkemize alabiliriz, ülkemizde bunların tedavilerini yaptırabiliriz… Ondan sonra bu saldırılar biter, bir nokta konulursa gündemimiz Gazze’nin inşa ve ihya çalışmaları olacak. İslam dünyasını, bunun için seferber etmemiz lazım. Bu konuda da biz yine görev almaya, inşa ve ihya konusunda da elimizden gelen gayreti göstermeye hazır olduğumuzu görüştüğümüz Körfez ülkeleriyle, İslam İşbirliği Teşkilatı’yla değerlendiriyoruz.”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Macaristan ziyareti, basında geniş yer aldı. The Budapest Times internet sitesi, Macaristan Başbakanı Victor Orban’ın “Türkler ve Macarlar 21. yüzyılın birlikte kazananları olacak” sözünü başlığa çekti. Hungary Today, Orban’ın Türkiye’nin Macaristan’ın güvenliği için “kilit ülke” olduğu görüşüne yer verdi. Blikk gazetesi de Orban’ın “21. yüzyılda Türkler ve Macarların birlikte kazanan taraf olacağı” ifadesini öne çıkardı.
Nepszava, Orban’ın “21. yüzyılın kazananları olma” ifadelerine yer verdi. Magyar Hirlap gazetesi ve ATV televizyon kanalının haberlerinde ise Orban’ın “Türkler ve Macarların 21. yüzyılın birlikte kazananları olacağı” değerlendirmesi öne çıkarıldı. Euronews sitesi, görüşmede iş birliğinin derinleştirilmesine vurgu yaptı.
AB’nin Ukrayna ve Moldova ile katılım müzakerelerini başlatması, Gürcistan’a da aday statüsü verilmesiyle ilgili Erdoğan, şu ifadeleri kullandı: “Onlara adaylık statüsü vermesi demek, bunların gelip de AB’ye üye olması anlamına gelmez. Onlarla bir süreç başlatılacak, onlar da oyalanacak. Bu ülkelerin hiçbirisi, bir Türkiye değil. AB’nin bundan sonra Türkiye’nin konumunu iyi değerlendirmesi lazım. AB’ye katılmaya birçok üye ülkeden daha hazır durumda bulunan Türkiye’nin, yıllardır siyasi engellemeler nedeniyle kapıda bekletilmesi yanlıştır. Türkiye’nin gerek stratejik gerek ekonomik potansiyeli AB’ye tam üyeliği çoktan elde etmiş olmasını gerektirirken, yıllardır çeşitli bahanelerle oyalandık. Türkiye’nin ne kadar önemli ve ne kadar etkili bir ülke olduğu son yıllarda yaşadığımız süreçlerde bir kez daha ortaya çıkmıştır. Artık AB bu yanlıştan vazgeçmelidir. Belki de Macaristan’ın dönem başkanlığında bu konu masaya çok daha farklı bir şekilde yatırılıp ona göre yeni bir adım atma durumu gündeme gelebilir.”
İsveç’in NATO üyeliğine katılımıyla ilgili soru üzerine Erdoğan, şu açıklamaları yaptı: “Biliyorsunuz İsveç’in NATO üyeliği ile katılım protokolünü TBMM’ye biz gönderdik. İsveç konusu ABD Başkanı Sayın Joe Biden ile yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. ABD ile aramızdaki F-16 meselesini de bu çerçevede değerlendirdik. Görüşmede kendisinin ‘Siz bunu Meclis’ten çıkarın, aynı şekilde ben de Kongre’den bunu geçiririm’ şeklinde bir ifadesi oldu. ‘ABD Dışişleri Bakanı Antony Blinken ile Dışişleri Bakanımız Hakan Fidan eş zamanlı olarak bu süreci işletsin. Eş zamanlı olarak bunu işletirsek, bunu parlamentodan çok daha rahat bir şekilde bizim de geçirme imkanımız olur’ dendi. Parlamentodaki sürece ilişkin bir başka zorlaştırıcı konu da savunma tedarikinde Kanada ve bazı müttefiklerin olumsuz tavırları... Bunların hepsi birbirine bağlı. Gerek Amerika’nın F-16 konusu, gerekse Kanada’nın verdiği sözleri tutması noktasında beklediğimiz olumlu gelişmeler, inanıyorum ki parlamentomuzun da konuya olumlu bakışını hızlandıracaktır. Diğer taraftan İsveç’in bize Vilnius’ta verdiği sözler bulunuyor. Bunların tutulmasını bekliyoruz ve gelişmeleri yakından takip ediyoruz.”
31 Mart seçimleri ve muhalefetin ittifak çalışmalarıyla ilgili olarak Erdoğan şu değerlendirmeleri yaptı: “Biz bu konuda kendimize bakıyoruz, diğerleri ne yapmış, ne yapıyor bunun üzerinde durmuyoruz. Bizim şu anda Cumhur İttifakı olarak biliyorsunuz bir yolculuğumuz var. Burada da MHP ve AK Parti olarak beraber bu yolculuğumuzu devam ettiriyoruz. Görüşmelerimizi yaptık, yapıyoruz. Geçen hafta içinde malum gerek Yeniden Refah Partisi gerek HÜDA PAR gerek diğer iki ortağımızla da görüşmelerimizi yaptık. Şu an itibarıyla ekiplerimiz birbirleriyle temas halinde. Biz de bu arada illerimizi, büyükşehirlerden başlamak üzere davet ediyor, görüşlerini alıyoruz. Ay sonuna kadar da peyderpey aldığımız bu temayüllerin neticelerini açıklamaya başlayacağız. Bütün bunlarla beraber Cumhur İttifakı’nda ilçelerde kimlerle gireceğiz, meclis üyeliklerinde kimleri meclis üyesi olarak belirleyeceğiz, bunları arkadaşlarımız da birer birer görüşüyorlar. Şu ana kadar herhangi bir sıkıntı yaşamadan çalışmalarımız devam ediyor. Bizde kavga, gürültü yok, rahatız. Ama diğer ittifaktaki durumu zaten izliyorsunuz, benim size anlatmama gerek yok. Kavgayla, gürültüyle zaten bir yere varılmaz. İnşallah sonu iyi olacak.”
31 Mart seçimleri yaklaşırken, AK Parti’de de çalışmalar devam ediyor. Bu kapsamda Cumhurbaşkanı Erdoğan pazar günü İstanbul’da teşkilatla bir araya geldi. Yaklaşık 350 partilinin katıldığı toplantıda Erdoğan, “Daha çok çalışmalıyız. Geçirdiğimiz 5 yıl, İstanbul’un kayıp yıllarıdır. Biz kendi işimize bakacağız. Kimin ne yaptığı bizi ilgilendirmiyor. Bazı arkadaşlarımıza bakıyorum muhalefetle tartışıyor; bırakın onları kendi işinize bakın. İyi planlamalar yapın. Sokağınızı, mahallenizi iyi analiz edin. Doğru yöntemler belirleyin” diye konuştu.
Meclis üyeliklerine de özellikle vurgu yapan Erdoğan, “Meclis üyeliklerinde özellikle titiz davranın. Bu bir ekosistem. Sadece büyükşehir değil, ilçe belediyeleri ve belediye meclis üyelikleri hepsi bir bütün, hepsi birbirini tamamlayacak şeyler. O yüzden her kademe için çok sıkı çalışmalıyız” ifadelerini kullandı. Öte yandan dün AK Parti Genel Merkezi’nde Balıkesir, Samsun ve Bursa için temayül yoklaması yapıldı.