Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada "BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki duruma dair ahiren yayımlanan raporu, bölgede yaşayan Uygur Türkleri ve diğer Müslüman azınlıklara ilişkin ülkemiz ve uluslararası kamuoyunda dile getirilen endişeleri teyit eder niteliktedir" denildi.
Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Büyükelçi Tanju Bilgiç, Çin Halk Cumhuriyeti’nin Sincan Uygur Özerk Bölgesi’ndeki insan hakları durumuna ilişkin olarak BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği tarafından yayımlanan rapor hakkındaki soruyu cevapladı. Bilgiç, konu hakkında yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi:
BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliğinin Uygur Türkleri'ne dair raporu
Yüksek Komiserliğin, 10 Aralık 2021'de haftalar içinde açıklayacağını duyurduğu rapor 8 aydan uzun bir süre sonra, Yüksek Komiser Michelle Bachelet'in görev süresinin bitimine dakikalar kala açıklanmıştı.
Sincan'da yaşayan kişilerle yapılan mülakatların da yer aldığı 48 sayfalık raporda, keyfi gözaltına alınmalar, terör ve aşırıcılıkla mücadele adı altında ciddi insan hakları ihlalleri, yeniden eğitim kamplarında tutulanlara yönelik endişe verici işkence, kötü muamele ve zorunlu tıbbi tedavi gibi uygulamalara ilişkin güvenilir raporlar bulunduğu belirtilmişti.
Raporda, hak ihlallerinin dayandırıldığı terörle mücadele kanunlarının sorunlu olduğu ve yetkililere geniş yetkiler tanıdığı ifadeleri yer almıştı.
Çin hükümetine yönelik çağrıların da bulunduğu raporda, "yeniden eğitim kampları, cezaevleri ve benzeri tutukluluk merkezlerinde keyfi tutulanların derhal serbest bırakılması", "Sincan'da aile mensuplarının haber alamadığı kişilerin nerede olduğuna dair bilgi verilmesi", "terörle mücadele, ulusal güvenlik ve azınlık haklarına dair yasaları gözden geçirecek çalışma planı oluşturulması", "yeniden eğitim kamplarındaki hak ihlallerinin ivedilikle araştırılması" ve "bölgedeki cami, tapınak ve mezarlıkların yıkıldığına dair iddialara somut veriler sunularak açıklık getirilmesi" gibi ifadelere yer verilmişti.