Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, uluslararası toplumun Yukarı Karabağ'da ateşkes çağrılarını makul karşıladıklarını belirterek "Ateşkes çağrısına ilaveten Ermenistan'a da 'Azerbaycan topraklarından çekil' çağrısı olursa o zaman uluslararası toplumun gerçekten bu sorunu çözme arzusunu görebiliriz" dedi.
Türkiye'nin Yukarı Karabağ meselesiyle ilgili düşüncelerini her platformda dile getirdiğini belirten Çavuşoğlu, uluslararası toplumun yaptığı ateşkes çağrılarını da makul karşıladıklarını ifade etti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi (BMGK) ve Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatının (AGİT) Karabağ konusunda aldığı kararlara işaret eden Çavuşoğlu, "Ateşkes çağrısına ilaveten Ermenistan'a da 'Azerbaycan topraklarından çekil' diye bir çağrı olursa, BMGK ve İsveç'in de dönem başkanlığını üstleneceği AGİT karalarını hatırlatarak bu çağrı yapılırsa o zaman uluslararası toplumun gerçekten bu sorunu çözme arzusunu görebiliriz" diye konuştu.
Türkiye ve İsveç arasında güçlü ikili ilişkiler bulunduğuna dikkati çeken Linde, aynı zamanda insani bağların da kuvvetli olduğunu ifade etti.
Linde, görüşmelerinin çok sayıda konuyu kapsadığını, "verimli ve açık" bir şekilde gerçekleştiğini söyledi.
Linde, görüşmede öncellikli olarak Yukarı Karabağ'daki durumu ele aldıklarını belirterek, "Minsk Grubunun çalışmalarını, insancıl ateşkese uyulmasını ve insancıl hukuka saygı duyulmasını destekliyoruz. Çatışma sadece barışçıl yollarla çözülebilir. Müzakere masasına dönülmesi gerekiliyor." diye konuştu.
"Her ne kadar ateşkese varılmış olsa bile devam eden çatışmalardan derin endişe duyuyoruz. (Tarafları) Bu çatışmaları durdurmaya ve anlaşmaya uymaya davet ediyorum." diyen Bakan Linde, "Sivillerin hedef alınmasını hiçbir koşul altında kabul etmiyoruz" ifadesini kullandı.
Görüşmede İsveç'in üstleneceği AGİT Dönem Başkanlığının ele alındığını aktaran Linde, İsveç’in başkanlık döneminde Avrupa'nın güvenliği ve düzeninin korunmasına odaklanılacağını, Türkiye'nin de AGİT'te çok aktif rol oynadığını söyledi.
Linde, diğer taraftan Doğu Akdeniz konusunda AB Konseyinin aldığı kararları anımsatarak, "AB'nin Türkiye ile iyi ilişkiler yürütme konusunda stratejik çıkarları bulunuyor. Türkiye ile ticaret de büyük önem taşıyor. Taraflar arasındaki bazı hususların diyalog yoluyla çözülmesi gerekiyor" açıklamasında bulundu.
AB Dış İlişkiler ve Güvenlik Politikası Yüksek Temsilcisi Josep Borrell’in bu çerçevede çalışmalarını desteklediğinin altını çizen Linde, AB'nin Türkiye’yle ilişkileri tekrar canlandırmak istediğini anımsattı.
Bu çerçevede Türkiye'den de yapıcı adımlar beklediklerine işaret eden Linde, Doğu Akdeniz'de tek çözümün uluslararası hukuk uyarınca siyasi olduğunu belirterek, "AB üye ülkeleriyle dayanışma içindeyiz" dedi.
Linde, Türkiye-AB arasındaki 2016 sığınmacı mutabakatının da büyük önem taşıdığını belirterek, "Türkiye’nin sığınmacılara yönelik davranışını memnuniyetle karşılıyoruz" ifadesini kullandı.
İsveç'in terörle mücadele konusunda da küresel çabalara katkı sağladığını savunan Linde, PKK'nin AB ve İsveç tarafından terör örgütü kabul edildiğini kaydederek, "Ancak SDG gibi diğer örgütler terör listesinde bulunmamaktadır. Aynı zamanda bu örgüt, DEAŞ'la mücadeleye katkı sağlamıştır. Onlarla Suriye'de istikrar ve barışa katkı sağlamak için diyaloğu sürdürmemiz gerekiyor. Çeşitli konularda, farklı aktörlerle görüşme hakkımızı her zaman muhafaza ediyoruz” değerlendirmesinde bulundu.