Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var. Bu mekanizma, CHP tabanının da ittifaktaki diğer partilerin tabanlarının da hassasiyetlerini zerre kadar umursamıyor" dedi.
Erdoğan, partisinin Kepez Turgut Özal Spor Salonu önünde düzenlenen mitinginde vatandaşlara hitap etti.
"Deniz kenarında kar mı olurmuş? Meydana çıkmayan er mi olurmuş? Deli gönül başka güzel arama, Antalya'dan güzel yar mı olurmuş? Bize, Antalya'dan güzel yar olmayacağını bilerek, bu şehri hep gönülden sevdik." diyen Erdoğan, Antalya'yı turizmiyle, tarımıyla, ticaretiyle geliştirmek, zenginleştirmek için gece gündüz çalıştıklarını söyledi.
Antalya'nın da girdikleri her mücadelede, attıkları her adımda yanlarında olduğunu ifade eden Erdoğan, Türkiye Yüzyılı'nın inşası için hazırlandıkları dönemde bir kez daha Antalya'ya olan sevgilerini ifade etmek, Antalya'nın desteğine talip olmak için Antalya'da bulunduklarını dile getirdi.
Antalya'nın, elindeki değerleri kazanca dönüştürmeyi, çalışmanın ve üretmenin değerini çok iyi bildiğini aktaran Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
"Bu şehir, ayrımcılığın hiçbir çeşidine itibar etmez. Denizini, toprağını, dağını kendisi ve vatanı için berekete dönüştürür. Ülkemizin ve dünyanın neresinden gelirse gelsin, huzur arayan herkese kucağını açar. Sermayesini ve alın terini akıtarak, burada yeni bir hayata başlamak isteyen herkesi kucaklar. Ama aynı zamanda bu şehir, mesele ülkesinin bütünlüğü, milletinin birliği, evlatlarının geleceği olduğunda kimsenin gözünün yaşına da bakmaz. Biz, bunun için Antalya'yı ayrı bir seviyoruz. Bunun için Türkiye Yüzyılı hayalimizi en iyi sizlerin anlayacağına inanıyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'yi bugüne kadar nasıl büyütüp, güçlendirip, zenginleştirdilerse, Türkiye Yüzyılı'nı da beraber inşa edeceklerini anlattı.
Eser ve hizmet siyasetiyle bugünlere getirdikleri Türkiye'yi daha ileriye taşımak için ter döktüklerini, şu anda karşısında 100 bini aşkın Antalyalı olduğunu ifade eden Erdoğan, şöyle konuştu:
"Birileri ise ülkenin birikimlerini önce 6'lı olarak başlayan masada paylaşmaya niyetlendi, sonra pazarlığın kızıştığı bir anda ortaklardan biri yerinden kalkıp, sonra geri otururken, masanın altındaki gizli ortak HDP de bu cümbüşteki yerini aldı. Baktılar 7 ortakla da bu iş olmayacak, 2 büyükşehir belediye başkanını da dahil edip, ortak sayısını 9'a çıkardılar. Masada kendileri için de yer olduğunu gören ülkenin ve milletin yeminli düşmanları PKK ve FETÖ durur mu? Onlar da hemen seslerini yükselttiler. Oldu mu size 11 ortak. Daha DHKP-C'sini, Avrupa ve Amerika'da masanın akıl hocalığına soyunan tefecileri, simsarları, STK görünümlü istihbarat aygıtlarını saymıyorum bile. Aslında ağlanacak halimize gülüyoruz. Türkiye, siyasetine ve yönetimine dönük böyle bir oyunu asla hak etmiyor.
Kılıçdaroğlu'nu cumhurbaşkanı adayı olarak karşımıza diken bir mekanizma var. Bu mekanizma, CHP tabanının da ittifaktaki diğer partilerin tabanlarının da hassasiyetlerini zerre kadar umursamıyor. Ne diyordu bay bay Kemal? 'Tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz' denilerek, bu nobranlık açıkça da ifade ediliyor. Çünkü bunların derdi, seçimlerde yönetimi değiştirirken, sonra Türkiye'nin kaldığı yerden yoluna devam etmesi değildir. Bunların derdi, Türkiye'yi siyasetiyle, ekonomisiyle, savunmasıyla, diplomasiyle en az yarım asır daha kendine gelemeyeceği bir çukura itmek, bir bataklığa saplamaktır. Ama inşallah başaramayacaklar."
Seçimlere iki haftadan daha az vakit kaldığını belirten Erdoğan, alandakilere yönelttiği, "Antalya, 14 Mayıs'ta çocuklarımızın geleceğine sahip çıkıyor muyuz?", "21 yıllık kazanımlarımızı daha da ileriye taşıyor muyuz?", "Türkiye Yüzyılı'nın inşası için 'Bismillah' diyor muyuz?", "Türkiye Yüzyılı için doğru adımlarla yola devam ediyor muyuz?" sorularına "evet" yanıtını aldı.
Erdoğan, meydandaki ekranlardan izletilen bir videoda yer alan, eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın 6-8 Ekim olaylarındaki açıklamalarına da işaret ederek, şunları söyledi:
"İzlediniz. Her şeyiyle terörist Selo Diyarbakır'da 51 kardeşimizin ölümüne neden oldu. Şimdi bu Selo, cezaevinde. Şimdi ne diyorlar, 'Selo'yu çıkaracağız.' Ondan sonra da Selo'yu Öcalan'ın yerine getireceklermiş. Buradan şu anlaşılıyor, bay bay Kemal'in demek ki parlamentoda yaptığı görüşme işte buydu. Açıklayabildi mi? 'Açıkla' dedik kaç kere, açıklayamaz. Çünkü her şey fırıldak, düzgün bir şey yok. Eğer gerçek siyasetçiysen çıkarsın açıklarsın. Ama açıklayamaz. Hayatı yalan, hep fırıldaklarla dolaşıyor."
Bu nedenle 14 Mayıs'ta, milletin bu yalana, talana, dolana "evet" demeyeceğini söyleyen Erdoğan, "Onun için şu 10 günde durmak yok yola devam. Cumhur İttifakı olarak sandıkları patlatmaya var mıyız?" diye konuştu.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu üzerinden ülkeye dayatılan bu filmle ilk defa karşılaşılmadığını, milletçe bu filmin daha önce defalarca seyredildiğini belirten Erdoğan, şunları kaydetti:
"Tek parti döneminde insanlarımızın hak ve özgürlükleri çiğnenirken, sanayi kuruluşlarının kapısına kilit vurulurken de seyrettik. Her on yılda bir maruz kaldığımız darbe ve muhtıralarla, siyasi ve ekonomik bedeller öderken seyrettik. Ömürleri bir yılı bulmayan koalisyon hükümetlerinin yönetiminde, güven ve istikrar iklimini kaybederken seyrettik. Kardeşi kardeşe düşman eden ideolojik kavgalarda, köken ve mezhep kışkırtmalarında seyrettik. Bizimle aynı şartlarda yola çıkan ülkeler küresel ligin zirvesine tırmanırken sürekli yerimizde sayarak, hatta gerileyerek seyrettik."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, defalarca seyrettikleri bu filmin senaristlerini de oyuncularını da iyi tanıdıklarını, finalini de çok iyi bildiklerini anlattı. Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ülkeyi bir avuç sapkın ideoloji mensubunun, evlatlarımızın maddi ve manevi varlığına göz diken ihtiraslarına teslim etmek istiyorlar. Ülkeyi, köken ve mezhep ayrışmasını derinleştirerek, yeniden kamplara bölmek, kardeşi kardeşe düşman etmek istiyorlar. Ülkeyi, tasmaları emperyalistlerin elinde olan terör örgütlerinin cirit alanına çevirmek istiyorlar. Velhasıl bunların derdi bizimle değil, Türkiye'yledir, Türk milletiyledir, Türkiye'nin kazanımlarıyladır.
Sizlerle bir şeyi paylaşmak istiyorum, Kandil'den, ne diyordu birisi. Bunların bayrağı var mı, bunların ezanı var mı, bunların dini var mı? Ne diyor, 'Bizim desteğimiz Kılıçdaroğlu'yladır' Şimdi dini olmayan, diyaneti olmayan, bayrağı olmayan, ezanı olmayan kimler destekliyor bay bay Kemal'i, bu teröristler. İşte, 'Söyle bana arkadaşını söyleyeyim sana kim olduğunu.' Bay bay Kemal, senin arkadaşın Kandil ve onlarla beraber bu yoldasın. Ama bay bay Kemal, 14 Mayıs'ta bu aziz millet, benim bu sevgili vatandaşlarım sana sandıkları mezar edecek. Buna hazır mıyız?"
Türkiye'yi 21 yıldır eğitimden sağlığa, güvenlikten adalete, enerjiden tarıma, sanayiden turizme, her alanda kalkındırdıklarını, dünyayı hayran bıraktıklarını ve Türkiye'yi dünyanın devler ligine taşıdıklarını belirten Erdoğan, kendilerine olan husumutlerin sebebinin de bu olduğunu söyledi.
Erdoğan, "Eğer bizden öncekiler gibi vesayete 'eyvallah' etseydik, darbecilere teslim olsaydık, terör örgütlerinin başını ezmeseydik... Cudi'yi bu teröristlere mezar ettik mi? Gabar'ı bu teröristlere mezar ettik mi? Tendürek'i bunlara mezar ettik mi? Bestler Dereler'i bunlara mezar ettik mi? İşte şimdi bu terör örgütünün parlamentodaki uzantıları AK Parti'yi kabul edebilirler mi? Kandil'den ne diyor? 'AK Parti'yi, bunları destekleyemeyiz, biz Kemal Kılıçdaroğlu'nu destekleyeceğiz.' Şimdi bu güzel bir ifade, onların bay bay Kemal'i desteklemeleri bizim doğru yolda olduğumuzun ifadesidir" diye konuştu.
Türkiye'nin altyapısını güçlendirdiklerini belirten Erdoğan, Antalya'nın havalimanını, Antalya-Alanya yollarını kimin yaptığını, Antalya'yı turizmde patlama yapar hale kimin getirdiğini sordu.
Antalya'nın her geçen gün altyapısıyla üstyapısıyla güçlendiğini belirten Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, şunları kaydetti:
"İşte bu, 'İş bilenin, kılıç kuşananın' anlayışıdır. Çünkü bize bu yakışırdı, Antalya'ya bu yakışırdı ve bunu da yaptık. Türkiye'yi bugünkü seviyesine getirmeseydik emin olun bize kimse ilişmezdi. Ne terör örgütlerinin saldırılarına uğrardık ne de darbecilerin silahları üzerimize çevrilirdi. Ne ekonomik tuzaklara maruz kalırdık ne aleyhimizde yürütülen küresel kampanyaların muhatabı olurduk. Ama o zaman da milletimizin karşısına böyle başımız dik, alnı açık, sesi gür bir şekilde çıkamazdık. Biz teslim olmayı değil, mücadele etmeyi seçtiğimiz için hedefteyiz. Biz emperyalistlerin suyuna gitmeyi değil, Türkiye'nin gücünü tarihinden alan duruşuna layık olmayı seçtiğimiz için hedefteyiz.
Kılıçdaroğlu'nun verdiği sözlere bakın, destek istediği yerlere bakın, onu destekleyenlere bakın... Tamamı da işte bu duruşun tam tersidir. Tipik bir teslimiyetçi, eski Türkiye politikacısıyla karşı karşıyayız. Eskiden adeta cennet vaadiyle gelip size cehennemi yaşatanlar vardı değil mi? İşte Kılıçdaroğlu tam da böyle bir tiptir. Ağzından çıkanı kulağı duymaz, vaat diye söylediği şeylerin bir kısmı ülkeyi tanımadığı için zaten yapılmış olan işlerdir. Söylediği şeylerin bazılarının ucunun nereye gideceğini kendi de bilmez veya bilir ama diyet borcu gereği onu söylemek zorundadır."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun yaptıkları her şeyi yıkacağını, kurumları kapatacağını, bürokratından iş insanına, polisinden öğretmenine, doktoruna, hepsini tasfiye edeceğini ifade ettiğini söyledi.
Erdoğan, "Daha doğrusu, bay bay Kemal, HDP ve PKK ne diyorsa kendisi de onu söylüyor. FETÖ ve gizli-açık tetikçileri ne diyorsa Kılıçdaroğlu onu söylüyor. Amerika'daki, Avrupa'daki mahfillerde kulağına neler üflenmişse Kılıçdaroğlu onu söylüyor. Arada bir kendi fikrini söylediği oluyor elbette. Onları da hep beraber mizah niyetine izliyor, gülüp geçiyoruz. Elbette bu zatın kendisini ciddiye almıyoruz. Bizim ilgilendiğimiz bu zatın, hangi hesabın temsilcisi olarak karşımıza dikildiğidir." diye konuştu.
Bunu anlamak için çok derin analizlere gerek olmadığını vurgulayan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Masanın etrafında oturanlara ve çevresinde dönenlere bakınca her şey ayan beyan ortaya çıkıyor. Buna rağmen şunu düşünmeden de edemiyoruz. Hangi insan kendi ülkesine, kendi devletine, kendi milletine bu kadar büyük kin duyabilir. Bay bay Kemal, Amerika'da bir benzin istasyonunda, bakıyorsunuz bir restorana giriyor. Orada neler çevirdi, o da belli değil. Açıkla... Açıklayamıyor, çünkü Pensilvanya'nın uzantılarıyla orada sohbetini bayağı koyulaştırıyor. Hangi insan ekmeğini yediği, suyunu içtiği, havasını soluduğu vatanına böylesine büyük nefret besleyebilir. Bu duygunun gerisindeki sebepleri biz bilemiyoruz. Bize düşen bunun kasıtlı bir niyetin ürünü olmadığını, sadece gafletten kaynaklandığını ümit etmektir, bu iyi niyetimizdir. Tam 15 seçimdir biz, önce Allah'ımıza, sonra milletimize güvenerek girdiğimiz hiçbir mücadeleden boynu bükük ayrılmadık. Milletimize şükran borcumuzu da yaptığımız eserlerle, verdiğimiz hizmetlerle ödedik."
Türkiye'ye bugüne kadar yaptıkları yatırımlara ilişkin meydandaki ekranlardan izletilen video gösteriminin ardından Erdoğan, 14 Mayıs'ta aynı eser ve hizmet aşkı, hissiyat, azim ve kararlılıkla milletin huzuruna çıkacaklarını söyledi.
Antalya'dan da kendisine yakışanı beklediklerini dile getiren Erdoğan, "Bu bay bay Kemal'in bir referansı var mı? Yani 'Ben şunu yaptım' diyebileceği bir eser var mı? On tane Büyükşehir Belediye Başkanı var CHP'li, Allah aşkına bir de onlara bakın. Başta Antalya'dan bakın. Şu Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı veya başkanlığı Antalya'mıza ne kazandırdı, bir sorun. İstanbul, Ankara, İzmir, Muğla ne kazandırdı, sorun. Velhasıl hiç birisinde bir şey yok. Çünkü bunların derdi başka. İstanbul'u sel alır götürür. Bay bay Kemal'in adamı nerede? Bodrum'da. Bodrum'dan çıkmazlar. Aynı şekilde diğerleri de öyle ama biz hizmet ehliyiz." ifadelerini kullandı.
Ziya Paşa'nın "Eşek ölür kalır semeri, insan ölür kalır eseri" sözlerini anımsatan Erdoğan, alandakilere, "Antalya'ya, cumhuriyetimizin bir asırlık kazanımlarına sahip çıkmak yakışır mı? Antalya'ya son 21 yılda kurduğumuz güçlü altyapının üzerinde Türkiye Yüzyılı'nı inşa etmek yakışır mı? Antalya'ya yarım kalan işleri tamamlamak için yola çıkanlara yoldaş olmak yakışır mı? Antalya'ya milletimizi hayallerine kavuşturacak şahlanış döneminin öncülüğünü yapmak yakışır mı? Antalya'ya Cumhur İttifakı'yla birlikte olmak, cumhurbaşkanlığında bu kardeşinin yanında yer almak yakışır mı?" sorularını yöneltti.
Alandakilerin "evet" yanıtını vermesi üzerine Erdoğan, "Öyleyse 14 Mayıs'ta Antalya'dan rekor bir destek bekliyoruz. Söz mü? Ben size inanıyorum. Sizleri Allah için seviyorum. Hiç yalnız bırakmadınız. İnanıyorum ki 14 Mayıs'ta da yalnız bırakmayacaksınız" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'de 21 yıldır sadece eser ve hizmet siyaseti yaptıklarını ifade ederek, "Ülkenin her karış toprağını yatırımlarla donatırken kimsenin kökenini, meşrebini, mezhebini sormadık. Ne diyor bay bay Kemal? 'Ben Aleviyim' diyor. Ya eyvallah. Yani biz sana Alevi misin, değil misin, bunu sormadık ki. Ve bugüne kadar bunu niye söylemedin de şimdi söylüyorsun? Demek ki oradan bir şey bekliyor. Bu ülkeyi Alevi-Sünni diye ayrıma tabi tutanlara lanet olsun." diye konuştu.
Sadece asırlık ihmalleri telafi edip, ülkeyi büyütmenin, sıkıntılarını çözerek milleti mutlu etmenin çaresine baktıklarını anlatan Erdoğan, eksikler olabileceğini ancak kimsenin bu ülke için samimiyetle çalıştıklarını inkar edemeyeceğini kaydetti.
Erdoğan, eğitim alanında yaptıkları hizmetleri anımsatarak, "İlkokuldan üniversiteye kadar sıraların üzerine kitapları koyduk mu? Şimdi benim yaşıtım olanlar bilirler. Biz bu kitapları göremedik. Biz teksir kağıtlarıyla yapılan o kitaplarla okuduk, öyle mi? Ya kırtasiyeci dükkanında sıraya girerdik, bize bir hafta, 10, 15 gün sonraya gün verirlerdi. Böyle okuduk, böyle yaşadık ama dedik ki 'Bizim çektiğimizi yavrularımız çekmesin.' Ve bu yavrularımız şu anda kitaplarını kuşe kağıtla sıralarının üzerinde buluyor mu?" diye konuştu.
Türkiye'de 76 olan üniversite sayısını 208'e yükselttiklerini belirten Erdoğan, "81 vilayetin tamamında üniversiteler var mı? Artık Muş'tan, Iğdır'dan, Hakkari'den yavrularımız İstanbul'a, Ankara'ya gelmiyor, oraya profesörler gidiyor, doçentler aynı şekilde, oraya gidiyor. Niye? Artık hocalarımızın, öğrencilerinin ayağına gitmek suretiyle bir eğitim sistemi, bunu getirdik. Ve artık eğitim bu noktada yerinde yapılıyor, 81 vilayetin tamamında yapılıyor, modern üniversitelerimizde yapılıyor. Batı'yla, Avrupa'sı, Amerika'sı, hepsiyle yarıştayız" ifadelerini kullandı.