Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin grup toplantısında konuştu. Erdoğan, konuşmasında NATO'ya da tepki göstererek "Burada özellikle bu toplantı ile benim NATO'ya da bir serzenişim var. Ey NATO siz ortaklarınızdan birine herhangi bir sınır tecavüzünde bulunanlara karşı tavır almakla da mükellefsiniz. Şu ana kadar siz ne tür bir tavır aldınız. Bunu kendilerine duyurduk, duyuruyoruz" dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından Afrin operasyonu ile ilgili gazetecilere yaptığı açıklamada, "Suriyeli muhalifler operasyonda olacak mı?" sorusuna "Tabii olacak, beraber. Onlar için veriliyor bu mücadele. Biz onlara, topraklarına sahip çıkmaları için, bu kardeşlerimize orada yardımcı oluyoruz" dedi.
Erdoğan, ayrıca 'ABD Başkanı Trump ile görüşecek misiniz?' sorusuna da ''Trump'ı aramayı düşünmüyorum'' yanıtını verdi.
Sayın Başbakan, değerli milletvekili arkadaşlarım, kıymetli misafirler sizleri en kalbi duygularımla selamlıyorum.
Adalet Şurası'nda akademisyen ve yargı mensuplarımızla bir araya gelme imkanı bulduk. Son yıllarda yaşanan birtakım gelişmelerin faturası her ne kadar hükümetimize kesiliyor olsa da aslında yargının kendi iç tartışmalarının ürünüdür.
Kaymakamlarımızla da hem kendi sıkıntılarını görüşme hem de ülkemizle ilgili fikir teatisinde bulunma imkanı elde ettik. Milletvekillerimizle gruplar halinde bir araya gelerek geleneğimizi geçtiğimiz hafta da sürdürdük.
Geçtiğimiz hafta muhtarlarımızla 43. kere bir araya geldik.
Hafta sonu ise Elazığ, Bingöl, Tokat ve Yozgat illerimizde kongrelerimize katıldık. Vatandaşlarımızdan çok coşkulu ve samimi bir hüsnü kabul görüyoruz.
Hava muhalefeti sebebiyle oldukça gecikmeyle ulaşabildiğimiz Yozgat'ta dahi büyük bir heyecanla bizi beklediler. Tüm vatandaşlarıma gönülde teşekkür ediyorum. Şahsen katıldığım kongre sayımız 19'u buldu. Bu hafta sonu da Kütahya ve Uşak kongremize katılacağız. Şubat ayından itibaren de büyük şehirlere ağırlık vereceğiz.
Türkiye'nin çevresinde yaşananlar ve içeride kurulan her gün yenisi ile karşılaştığımız tuzaklar gücümüzü daha da artırıyor. Milletimiz bu konudaki samimiyet ve becerimize güvendiği için ülkenin yönetimini bize emanet etti, ediyor. Gecemizi gündüzümüze katarak tüm gücümüzü ve birikimimizi ortaya koyarak milletimize layık olacak yönetimi sergilemek zorundayız. Önemini idrak edememiş hiç kimsenin AK Parti çatısı altında yeri olamaz. Biz başka partiler gibi vaktimizi koltuk kavgaları ile geçiremeyiz. Omuzlarımızdaki davanın büyüklüğü hepimizin fedakarlık yapmasını gerektiriyor. Ana kademesi ile kadın kolları ile gençlik kolları ile tüm arkadaşlarımızın bu anlayışla çalıştıklarına inanıyorum.
Türkiye'nin bir terör meselesi vardır. Küresel düzeyde bir tehdit haline dönüşen ayrımcılık, ırkçılık, Türk ve İslam düşmanlığı gibi sorunları vardır. Türkiye'nin bir de ana muhalefet sorunu vardır. Dünyanın her yerinde ana muhalefet partileri proje üretir, program geliştirir, adeta gölge bir hükümet gibi çalışırlar.
İstanbul'a bir il başkanı seçmişler ki tam bir facia. Elbette, demokrasiye saygımız var. Bu kişi madem ki kongre salonundan çıkmıştır. Öyleyse CHP'nin il başkanıdır ama geçmişine baktığımızda bizim bir şey söylememize gerek kalmıyor. Ekrana bir bakalım... Bu tweet'lerde neler yokki. Polisimize taş atan görüntülerden tutun, attığı tweeetlere kadar nasıl birisi. Her şey bir yana, Gazi Mustafa Kemal'in kurduğu parti ne hale geldi ya. Ermeni soykırımı diyerek tarihimizi ve milletimizi aşağılıyor. Devlet katil değil, seri katil diyerek, hayatını kaybedenlerin suçunu devlete atıyor. Yüzünde maske, elinde taş güvenlik güçlerimize karşı çekilmiş eylemci resmi, bu vandallığa sahip çıktığını resmediyor. Diğer paylaşımlarından, Gezi olayları sırasında insanları "Ananı da al haydi Taksim'e" diyerek bu kişinin bizzat insanları tahrik ettiği anlaşılıyor.
Bütün bunların öncesinde de CHP ile BDP'nin ortak hareket etmesini kutlayan mesajlar yayınlıyor. "Hemen CHP'yi BDP'yi aynı yola girdi diyerek eleştiren gerzekler, yol doğru yol" diyor. Bu kişi "Kürtler Gezi'de yok, şunu yapmış, bunu yapmış" diyerek yapılan ihanete ortak oluyordu. Bu olaylarda ihtiyaç sahiplerine kurban eti dağıtmak için evden çıkan Yasin Börü ve 50'nin üzerinde masum insan alçakça şehit edilmişti. Darbe gecesi işin rengi dahi belli olmamışken "alın size nur topu gibi mağduriyet" diyerek 15 Temmuz direnişini itibarsızlaştırmaya çalışıyor. Bu kişi Boğaziçi Köprüsü'ne yaşanan olayları nasıl anlatıyor biliyor musunuz? Şöyle anlatıyor; "Tekbir getirerek, boğaz keserek mi mücadele getirir. İnandığınız Allahınız sizin de belanızı versin". Ey Kılıçdaroğlu, söyle bana arkadaşını kim olduğunu söyleyeyim. 15 Temmuz ile ilgili "dinin nasıl afyon olarak kullanılabileceğinin canlı ve acı örneğini yaşadık dün gece" diyerek Marksist terminoloji ile ülkemizin değerlerine saldırmıştır. Bay Kemal herhalde sen de bundan sonra çok daha fazla düşüneceksin.
Geçtiğimiz yılın kasım ayında da ülkemiz ekonomik saldırı altındayken doların 4 lira olması için de paylaşımlar yapıyordu. Eşi, o da övünerek 7 dakikada çeyrek domuzu nasıl yediğini anlatıyor. Hıza bak hıza. Şahsıma ve anacığıma yönelik küfürleri burada zikretmeden hicap duyacağım. Türkiye'nin siyasi alternatifi bu şahsın İstanbul İl Başkanı olduğu CHP ise vay milletin, ülkemin haline. Bu kafa ile CHP, bırakınız iktidara gelmeyi, kendi birliğini dahi koruyamaz. CHP'ye gönül veren vatandaşlarım bu açıklamalardan sonra, CHP'nin başına, İstanbul gibi bir şehirde gelen bu tür her şeyden olumsuz nasiplenmiş kişilerden sonra bu kafanın benzerini, dünün BDP'sinin, bugünün HDP'sinin başına da musallat etmişlerdir. Normalde, Taksim'in arka sokağında marjinal bir derneğin başında olması gereken bu tipleri siyasi partinin başına koyduğunuzda işte böyle arızi bir durum ortaya çıkıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu gibi karikatür bir tipin başında olduğu bir partiye de tencere kapak gibi böyle bir il başkanı yakışırdı. Bu zat, Meclis'in önünde bir firmadan alacağını tahsil edemeyen kendini yakmaya teşebbüs eden vatandaşa, "Kendini sarayın önünde yaksaydın, ardından sarayı da yaksaydın" dedi. Ben de arkadaşlarım da suça teşvikten davalarımızı açıyoruz. Bu nasıl siyasetçi. Bunların bedelini ödeyecekler.
Terör örgütü mensuplarını göreve getirmeyi muhalefet sanan zihniyet CHP'yi esir almıştır. Ülkemize de CHP'ye de yazık. Bu ihanetleri kabul etmeyen nice insanlar olduğunu da inaniyorum. Onlara özellikle sesleniyorum. Türkiye'nin ana muhalefet partisinin bir avuç marjinal elinde heder olması demokrasimiz adına büyük kayıptır.
AK Parti olarak biz hizmet yarışında iddialıyız. İddialı olduğumuz için de her seçimden yükselerek büyüyerek çıktık. CHP de nal toplayarak arkamızdan geldi. Bu konuda bileğimizi bükecek bir rakip tanımıyoruz.
Kanal İstanbul gibi, bu yılın sonuna doğru ilk etabının açılışını yapacağımız yeni havalimanı gibi müjdelerle hazırlıyoruz. CHP'nin 2019 hazırlığı da işte bu. Herkes kendine yakışanı yapıyor. CHP'de yaşananlar ülkemizin güney sınırlarında maruz kaldığı tehditten bağımsız değildir. Türkiye'yi güney sınırlarınca kurmak istedikleri terör koridoru ile kuşatmayı hedefledikleri içeride bir başka boyutu ile CHP ile içeride siyaseti kuşatmaktır. Milletimiz Gezi olaylarından beri böyle bir kuşatmaya izin vermeyeceğini göstermiştir.
Burada özellikle bu toplantı ile benim NATO'ya da bir serzenişim var. Ey NATO siz ortaklarınızdan birine herhangi bir sınır tecavüzünde bulunanlara karşı tavır almakla da mükellefsiniz. Şu ana kadar siz ne tür bir tavır aldınız. Bunu kendilerine duyurduk, duyuruyoruz. Genelkurmay Başkanımız kendileri ile bu konuda görüşüyorlar, görüşecekler.
Biz milletimize verdiğimiz hizmet sözünü layıkıyla yerine getirmek için çalışmayı sürdüreceğiz.
Dün Irak'ta oynana oyunu bozduk, Suriye'de oynanan oyunun kalbine hançer sapladık. Kısa süre içinde Afrin ve Münbiç'ten başlayarak Suriye'deki terör yuvalarını da birer birer dağıtacağız. Buna ne müttefikimiz görünüp bizi sırtımızdan vuranlar mani olabilir ne de siyasetçi görünen marjinaller mani olabilir.