
Cumhurbaşkanı Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde Dünya İnsan Hakları Günü “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye" programında konuştu. 13 buçuk yıl sonra hürriyetine kavuşan Suriye ile ilgili önemli mesajlar veren Erdoğan, "Suriye’yi birlikte ayağa kaldıracak birlikte imar ve inşa edeceğiz" açıklamasında bulundu. Erdoğan ayrıca Filisitin ile ilgili olarak, "Başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devleti muhakkak Allah’ın izniyle kurulacak" ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, AK Parti Kongre Merkezi'nde düzenlenen Dünya İnsan Hakları Günü “İnsanlık İçin Güçlü Türkiye” Programı'nda önemli açıklamalarda bulundu.
Kıymetli dava arkadaşlarım, saygıdeğer misafirler sizi en kalbi duygularımla selamlıyorum. Siz kardeşlerimle bir araya gelmekten büyük bir bahtiyarlık duyuyorum.
İnsanlık için güçlü Türkiye programının ülkemiz milletimiz gönül ve kültür coğrafyamız ile tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını diliyorum. Bu güzel programı tertipleyen AK Parti İnsan Hakları Başkanlığımızı tebrik ediyor icrasında emeği geçen her bir kardeşime şükranlarımı sunuyorum.
Savaşların, çatışmaların, yokluk ve yoksulluğun bütün yükünü minik omuzlarında taşımak zorunda kalan masum çocukları ve onların cefakar annelerini babalarını kalpten selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım değerli misafirler; İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi bundan tam 77 sene önce 10 Aralık 1948’de büyük bir teveccühle kabul edildi. 30 maddeden oluşan bu beyanname iki yıkıcı Dünya Savaşı sonrasında yeni bir düzen inşa etmeye çalışan insanlık için umut kaynağı oldu.
Beyannamenin ilk üç maddesini burada sizlere aktarmak isterim; Bütün insanlar özgür, onur ve haklar bakımından eşit doğarlar akıl ve vicdana sahiptirler. Birbirlerine karşı kardeşlik anlayışıyla davranmalıdırlar herkes ırk, renk, cinsiyet, dil, din, siyasal veya başka bir ayrım gözetmeksizin bu bildirge ile ilan olunan bütün haklardan ve bütün özgürlüklerden yararlanabilir. Yaşamak, özgürlük ve kişi güvenliği herkesin hakkıdır. Her bir satırı dikkatle okunması içselleştirilmesi ve uygulanması gereken bu tarihi beyanname; yaklaşık altı ay sonra meclisimizde kabul edilerek kaderin bir cilvesi olarak 27 Mayıs 1949’da yürürlüğe girmiştir. Beyannamede kayıtlı hususların özellikle vesayet dönemlerinde ne kadar tatbik edildiği üzerinde ayrıca durulması gereken bir meseledir.
Kimi zaman bürokratik oligarşi antidemokratik güç odakları olarak kendini deşifre eden bu zihniyet milletin hafızasında derin yaralar açmış demokrasimize telafisi uzun yıllar alan zararlar vermiştir.
"Doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz"
İnsan hakları cellatlarının ülkemize, milletimize, demokrasimize ve sosyal barışımıza çıkardığı faturaları halen ödüyoruz. Bunların bir kısmını son grup toplantımızda ifade ettim. Orada dile getirmediklerimizi başta mağdurlar olmak üzere milletimizin farklı kesimleri çok çok iyi biliyor. Onları da muhataplarının yüzlerine çarpmaya devam edeceğiz. Efendiler sabıkalı gençleri ile hesaplaşmak yerine işi dedeye, ataya götürseler de biz doğruları konuşmaktan çekinmeyeceğiz.

"CHP Genel başkanı köşeye sıkıştığında ya saldırganlaşıyor ya saçmalıyor"
CHP Genel başkanı her köşeye sıkıştığında hep şunu yapıyor; ya topu taca atıyor ya saldırganlaşıyor ya saçmalıyor. Yine aynısını yapmış. Haddini de aşarak Sarıkamış’ta şehit düşen rahmetli dedemin bir asır önce nerede olduğunu sormuş. Gençlik Kollarımız da bu siyaset acemisine hak ettiği cevabı vermiş. İstanbul halkının kaynaklarını yağmalayan, suç örgütüne posta güvercinliği yapmayı marifet zanneden bu şahıs için daha fazla nefes harcamayı israf görüyor Allah’tan kendi kendisine akıl ve izan vermesini niyaz ediyorum. Değerli kardeşlerim tek parti zihniyetinin yanlış uygulamaları bir tarafa bırakılıp milletimizin tarihine, kültürüne ve inanç değerlerine bakıldığında beyannamede kayıtlı hakların bize hiç de yabancı olmadığı görülecektir. Her şeyden evvel eşrefi mahlukat olan insana saygı göstermek insan onurunu korumak onun yaratılıştan gelen haklarının kullanılmasını temin etmek bizim için medeniyetimizin tevarüs ettiğimiz ulvi değerlerdir.
"Türkiye'nin Suriye ve Gazze'de yaşananların karşısındaki duruşu insan hakları destanıdır"
Dün biliyorsunuz Suriye halkının 8 Aralık Hürriyet günüydü. Devrimin birinci yılında bir kez daha her türlü zulme zorbalığa vahşete insanı insanlığından utandıran işkenceye rağmen 13 buçuk yıl boyunca zalime direnen kardeş Suriye halkını ülkem ve milletim adına tebrik ediyorum.
Suriye'de 60 yıllık dikta rejimi yerle yeksan oldu. Suriyeli kardeşlerimiz hürriyetine kavuştu.
Kardeşlerim Gazze'den Suriye’ye Rusya Ukrayna Savaşı’ndan Doğu Afrika’daki gerilimleri bir çok kriz bölgesinde insanlık için güçlü Türkiye şiarıyla üzerimize düşenleri layıkıyla yapmaya çalışıyoruz. Türkiye'nin Suriye ve Gazze'de yaşananların karşısındaki duruşu insan hakları destanıdır. İl günden itibaren tavrımızı çok net ortaya koyduk.

60 yıllık dikta rejimi yıkıldı
Şimdi bakınız değerli kardeşlerim, Rabbimizin müjdesi Suriye’de de tecelli etmiş 60 yıllık dikta rejimi sadece 7-8 gün içinde yerle yeksan olmuş kendi halkını acımasızca katleden diktatör, korkakça kaçmış, mazlumların mücadelesi zaferle neticelenmiş Suriyeli kardeşlerimiz uğurunda yüz binlerce şehit verdikleri hürriyetlerine hamdolsun sonunda kavuşmuşlardır.
13 buçuk yıl boyunca bir yandan uluslararası baskılara diğer yandan içeride Türkiye’nin her köşesini Suriyelileri göndereceğiz afişleriyle donatan beşinci kol aparatlarına karşı sabırla direndiysek yeni dönemde de kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız. Bu ana muhalefet öyle demiyor muydu? "Biz Suriyelileri geldikleri yere göndereceğiz" demiyorlar mıydı? Onlar bunu söylerken bu kardeşiniz ne diyordu "asla gönderemezsiniz gönderemeyeceksiniz" diyordu. Savaşta onlara sırtımızı dönmedik barışta da daima yanlarında olacağız. Türkler, Araplar, Kürtler, Türkmenler, Sünniler, Nusayriler omuz omuza verecek Suriye’yi birlikte ayağa kaldıracak birlikte imar ve inşa edeceğiz. Korkarak, birbirimizden şüphe ederek hele hele kavga ederek değil. Birbirimize güvenerek inanarak dayanışmayla gerçekleştireceğiz.
"Akan kana sırtınızı dönün dediler"
CHP'nin başındakiler 'Orta Doğu bataklığına girmeyin' dediler. Akan kana sırtınızı dönün dediler. Tur düzenlediler Esed'in elini sıkıp sırtını sıvazladılar. Bu vizyonsuzlara kulak aksaydık çok ciddi güvenlik tehditleri ile yüzleşiyorduk. Ama biz kendimize inandık. Allah’a inandık, güvendik, cesaretle hareket ettik ve tuzakları kumpasların oyunları bozuk. Sabrettik Allah'ın lütfuyla zafere de şahitlik ettik.
Hemen yanı başımızda tıpkı Azerbaycan gibi tıpkı KKTC gibi aynı dili konuştuğumuz kardeş bir devlet küllerinden yeniden doğuyor. Filistin’de özgürlük ve barış gelecek. 1967 sınırlarında başkenti Doğu Kudüs olan egemen bir Filistin devleti muhakkak Allah’ın izniyle kurulacak.








