Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, yarın 103. yıl dönümüne ulaşılacak 19 Mayıs 1919 tarihinin, milletin istiklal ve istikbal mücadelesinin önemli dönüm noktalarından biri olduğuna işaret etti.
19 Mayıs 1919 Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramı'nın, milletin şartların en zor olduğu dönemlerde bile dayatmalara teslim olmayıp kendi yolunu çizme iradesinin sembolü olduğunu ifade eden Erdoğan, "Samsun'dan başlayıp Ankara'da devam eden, İzmir'de nihai hedefine ulaşan; ardından Cumhuriyet'in ilanıyla taçlanan bu sürecin şanı da şerefi de gururu da milletimize aittir." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, bu vesileyle Gazi Mustafa Kemal Atatürk başta olmak üzere Milli Mücadele'nin yürütülmesi ve zafere ulaştırılmasında emeği olan herkesi, şehitleri, gazileri ve kahramanları rahmetle yad etti.
"Cumhuriyet bizim ilk değil, son devletimizdir." diyen Erdoğan, millet tarafından daha sonra Kıbrıs başta olmak üzere çeşitli coğrafyalarda başka devletler kurulduğunu, böylece ecdadın binlerce yıl boyunca Asya'dan Avrupa ve Afrika'ya kadar bütün buralarda uzanan kadim dünyanın dört bir yanında hüküm süren devlet kurma geleneğini devam ettirdiklerini söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen hafta hizmete açtıkları Rize-Artvin Havalimanı'nın, 1915 Çanakkale Köprüsü gibi bu yıl hayata geçirdikleri dev projelerden biri olduğuna işaret etti.
Rize-Artvin Havalimanı'na ilişkin video görüntülerini izleten Erdoğan, açılış törenine katılan Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, Cumhur İttifakı'nın diğer ortakları MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ile tüm millete bu heyecanı kendileriyle paylaştıkları için teşekkür etti.
Erdoğan'ın "Herhalde iftihar verici bir eser, değil mi? Nasıl buldunuz?" sorusuna, AK Parti milletvekilleri alkışlarla karşılık verdi.
Dünyada deniz üzerine inşa edilmiş olan 5 havalimanı bulunduğunu, bunlardan ikisinin Türkiye'de, Ordu-Giresun ve Rize-Artvin havalimanları olduğunu belirten Erdoğan, "Her ne kadar bazı gafiller bu Havalimanı'na bile kulp takmaya kalktıysa da, biz açılış töreninde milletimizin heyecanını, mutluluğunu, şükran duygularını bizzat gördük. Resmi rakam olarak o gün 70 bin kişinin katıldığı böyle bir açılış hamdolsun bizler için ayrıca gurur verici oldu. Ülkemizin Karadeniz kıyısındaki son şehirleri olan Rize ve Artvin'in ekonomik ve sosyal potansiyelini en üst seviyede kullanabilmesine imkan sağlayacak bu Havalimanı'nın milletimize hayırlı olmasını diliyorum." diye konuştu.
Erdoğan, geçen 20 yılda ülkeye kazandırdıkları demokrasi ve kalkınma atılımlarının gayesinin, 2023'ü Cumhuriyetin zirvesi değil, daha büyük atılımlar için yeni bir başlangıç haline dönüştürmek olduğunu kaydetti.
"Ülkemiz, milletimiz ve bizim için 2023 bir final değil, büyük ve güçlü Türkiye hedefi için yeni bir milat, yeni bir başlangıç olacaktır." diyen Erdoğan, AK Parti'nin kazandığı her seçimin böyle bir başlangıç olduğunu belirtti. Erdoğan, iktidara geldikleri kasım 2002 seçimlerinin, istikrar ve güven arayan Türkiye'nin ilk ayak sesi olduğunu dile getirdi.
Vesayete meydan okuyarak girdikleri temmuz 2007 seçimlerinin, bir demokrasi ve özgürlük haykırışı olduğunu vurgulayan Erdoğan, "Eser ve hizmetler siyasetimizin heyecanı ile girdiğimiz 2011 haziran seçimleri, ülkemize çağ atlatma müjdemizin ete kemiğe bürünmüş haliydi. Türkiye'yi, yeniden istikrarsızlık batağına sürükleme çabalarını 2015 kasım seçimleri ile sandığa gömdük. Darbecilere ve onları maşa olarak kullananlara cevabımızı 2018 haziran seçimleriyle verdik. Allah'ın izni ve milletimizin desteğiyle 2023 seçimleri de büyük ve güçlü Türkiye hedefimizin kilit taşı olacaktır." diye konuştu.
Bu tablonun, kendileri kadar bölge ve Türkiye üzerine hesapları da olanların dikkatini çektiğini vurgulayan Erdoğan, her dönem olduğu gibi bugün de bu güçlerin, içeride kendi senaryolarına uygun rollere talipli siyasetçi, sivil toplum temsilcisi, iş insanı, medya mensubu kılıklı aktörler bulabildiğini söyledi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Teşkilatlarına, partili milletvekillerine, belediye başkanlarına her fırsatta sürekli sahada olmalarını, milletin gönlünü kazanmak için daha çok çalışmalarını tavsiye etmesinin nedeninin bu olduğunu belirten Erdoğan, "Kalbimiz, Rabb'imizden, gözümüz milletten başka yere dönük olmamıştır, olmayacaktır. Ne diyor Akif: Allah'a dayan, sa'ye sarıl, hikmete ram ol; yol varsa budur, bilmiyorum başka çıkar yol. Evet biz de böyle yapacağız. Eser ve hizmet siyasetimizden, istiklal ve istikbal davamızdan, demokrasi ve kalkınma programlarımızdan taviz vermeden, samimiyetle çalışacağız, çabalayacağız. Dünya ile birlikte bizi de etkileyen sınamalar karşısında bu duruşumuzu bozmayacağız. Bunları yaptığımız müddetçe, milletimizin desteği hep yanımızda olmayı sürdürecektir." değerlendirmesinde bulundu.
"CHP ve şürekası, sürekli öyle konularla öyle zırva iddialarla öyle yalanlarla karşımıza çıkıyorlar ki muhatap alıp cevap vermeyi zül addediyoruz." diyen Erdoğan, buna rağmen, millete olan saygıları sebebiyle bazı hususları açıklamaları gerektiğini dile getirdi.
Önce CHP İstanbul İl Başkanı'nın mahkumiyet kararlarının bazılarının Yargıtayca onanmasının ardından kendilerine yönelik saldırı, hakaret ve iftira dalgasının başladığını aktaran Erdoğan, yargı kararlarının elbette layüsel olmadığını, eleştirilebileceğini ancak bu eleştirinin yargı mensuplarının ve ülkeyi yönetenlerin kişilik haklarına saldırı derecesine varmasının, siyasetin değil hukukun konusu olduğunu kaydetti.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şöyle devam etti:
Erdoğan, "Tabi karşımızdaki habis zihniyet boş durmuyor. Merhum bir yazarımız, bu tipleri 'Yerinde sayanlar, yürüyenlerden daha fazla ses çıkartır' diyerek tarif ediyor." diye konuştu.
SADAT tartışması bitmeden bu defa da Atatürk Havalimanı'nda inşa edilecek Millet Bahçesi'ne binbir yalan binbir iftirayla saldırılmaya başlandığını dile getiren Erdoğan, "Üstelik bunu öyle alçakça, öyle sinsice, öyle kötü niyetli bir şekilde yapıyorlar ki; bu senaryo onların çapını da kalibresini de fersah fersah aşar. İstanbul Havalimanı'nın inşası başladığı günden beri kendi bölgesel ve küresel ulaşım ve ticaret merkezi konumlarının sarsılacağından endişe edenlerin kurguladığı bir yalan rüzgarı sürekli estiriliyor." değerlendirmesinde bulundu.
Osmanlı döneminde kurulan, Demokrat Parti döneminde uluslararası uçuşa açılan bu tesisin adının 12 Eylül darbesine kadar Yeşilköy Havalimanı olduğunu hatırlatan Erdoğan, "Eski Türk filmlerindeki havalimanı sahnelerini hatırlarsanız, hepsi de Yeşilköy tabelasının altından geçer. Cumhuriyet döneminde, 12 Eylül'den 28 Şubat'a kadar tüm darbecilerin demokrasimize yaptıkları ihaneti gizlemek için kullandıkları en önemli araç hep Atatürk maskesi olmuştur. 12 Eylül darbecilerinin başı Evren de cumhurbaşkanlığı döneminde Yeşilköy'ün ismini Atatürk yaparak aynı yolu izlemiştir." ifadelerini kullandı.
"Atatürk" ismi üzerinden fırtınalar koparanların hiçbirinin bu hakikati dile getirmediklerine dikkati çeken Erdoğan, "Çünkü bunların derdi Atatürk'ün ismine sahip çıkmak değil, bu ismi kalkan yaparak kendi kirli gündemlerini inşa etmektir. Eğer gerçekten Atatürk hassasiyetleri olsaydı, havalimanı tabelasından önce kendilerine 'Mustafa Kemal'in itleri' diyenlerden hesap sorarlardı. Bu hesabı sormayanların, bu hesabı soramayanların attıkları iftiralar çok açık net ortada. Eğer böyle bir samimiyetleri olsaydı, PKK güdümündeki partiyi siyasi ortakları yapıp, belediye birimlerini terör örgütü yandaşlarına teslim edenlerden hesap sorarlardı. Eğer böyle bir hassasiyetleri olsaydı, kendi ülkelerini yabancılara şikayet eden Genel Başkanlarından, milletvekillerinden, şehrine ihanet eden belediye başkanlarından hesap sorarlardı. Eğer böyle bir niyetleri olsaydı, kendi alanında dünyanın en modern eserlerinden biri olarak inşa ettiğimiz Atatürk Kültür Merkezi'ne karşı çıkanlardan hesap sorarlardı." değerlendirmesinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasını şöyle sürdürdü:
Erdoğan, "Atatürk Havalimanı Millet Bahçesi bittiğinde nasıl olacağına göz atalım." diyerek, projenin detaylarının yer aldığı bir tanıtım videosu izletti.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğu dönemde, ağaca hasret olan İstanbul'u yeşillendirmek için İstanbul'da orta şeritlere 1 milyon 250 bin ağaç diktiklerini anlatan Erdoğan, "Kalkıyorsun, bizimle yeşilde yarışmaya yelteniyorsun. Bay Kemal, ne sen ne senin buradaki yandaşların bu tür işleri başaramazsınız. Buradan sesleniyorum: Şu anda başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere bugüne kadar kaç tane millet bahçesi yaptınız? Bize bunu ispatlayın. Bir görelim sizi. Kaç tane yaptınız? Bu hizmete itiraz edenin bırakınız çevreciliğini, bırakınız siyasetçiliğini insanlığından şüphe etmek lazım." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:
Erdoğan, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun, Bosna Hersek direnişinin efsanevi komutanı ve lideri merhum Aliya İzzetbegoviç hakkında söylediği sözlerin, hangi kriterlere göre bir ayrım yaptığını gösterdiğini belirtti.
İzzetbegoviç'in aynı zamanda son dönem İslam dünyasının en önemli mütefekkirlerinden biri olduğuna işaret eden Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kılıçdaroğlu'nun Arapça yaptığı paylaşıma da değinen Erdoğan, şunları söyledi:
Erdoğan, dikili tek bir ağaçları, "bunda da benim imzam var" diyebilecekleri hiçbir eserleri, milletin zihnine ve gönlüne nakşettikleri hiçbir hizmetleri olmayanların, sadece yıkmakla, tehditle, nefret diliyle kendilerini göstermelerini, devraldıkları faşist mirasa bağladıklarını belirterek, "Varsın onlar İstanbul'a hizmet diye - biraz komik olacak ama - musluk açmaya devam etsinler." ifadesini kullandı.
Erdoğan, İstanbul ile ülkenin tamamına eserlerle, yatırımlarla, vizyon projelerle mühür vurmaya devam edeceklerini anlatarak, "İnşallah 29 Mayıs'ı da - Bay Kemal istersen sen de gel - Atatürk Havalimanı'nda kutlayacağız. Sen böyle 700 kişiyi falan topla oraya götür, orada engeller kurmaya çalış. Boşuna uğraşıyorsun. Ama biz orada 29 Mayıs İstanbul'un fethini kutlayacağız. O gün de ağacı dikeceğiz ve bahçenin temelini de inşallah atacağız." dedi.
Bölgede yaşanan gelişmeler ile ülke gündeminde kopartılan fırtınaların, yakından ilişkili olduğuna işaret eden Erdoğan, Suriyeli sığınmacılarla ilgili tartışmanın da bu kirli planın bir parçası olduğunu kaydetti.
Erdoğan, CHP'nin, birkaç yıl önce yayımladığı bir raporda, Türkiye'nin açık kapı politikasının yetersizliğinden, sığınmacı düşmanlığının yol açtığı tehlikelerden, kalıcı çözüm arayışlarına girilmemesinden, bu insanlara sağlık, eğitim, meslek, toplumsal hayata katılım gibi konularda yeterli hizmetlerin verilememesinden, AK Parti'nin yaptıklarından çok daha fazlasının hayata geçirilmemesinden şikayet ettiğini söyledi. Raporun ellerinde olduğunu da ifade eden Erdoğan, raporda yer verilen, "Ülkemizdeki sığınmacı ve mültecileri hedef alan ve yabancı düşmanlığına yaslanan ırkçı, ayrımcı ve dışlayıcı söylem ve uygulamalara tolerans gösterilmemelidir." cümlesini de Kılıçdaroğlu başta olmak üzere tüm CHP'lilerin yüzlerine çarpmak istediğini dile getirdi.
Tam bu sebeple CHP'nin husumet, kin ve nefret kokan, yabancı düşmanı söylemlerine karşı çıktıklarını, sonuna kadar mazlumların ve mağdurların yanında yer alacaklarını söylediklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:
Erdoğan, NATO'nun, doğu sınırlarını güçlendirmek için çeşitli arayışlar içinde olduğunu, bu kapsamda genişlemeye yönelik bazı adımların atıldığını söyledi.
Rusya-Ukrayna Savaşı'nın ardından bölgede sergilenen dayanışma ve iş birliğine, seferber edilen kaynaklara, açılan kucaklara ve gösterilen hoşgörüye değinen Erdoğan, "Bunu biraz gözlerimiz dolarak biraz da tebessümle izliyoruz desek yeridir. Çünkü biz yıllarca terörle mücadele etmiş, sınırları tacize uğramış, yanı başında çok büyük çatışmalar yaşanmış bir NATO müttefiki olarak bu tabloyla hiç karşılaşmadık." diye konuştu.
Türkiye'nin, NATO'daki müttefiklerinden tek beklentisinin, kendi sınırlarını koruma, güvenliğini ve istikrarını güçlendirme konusundaki meşru çabalarına aynı hüsnüniyetle yaklaşım olduğunu belirten Erdoğan, "Müttefiklerimizden, bizim hassasiyetlerimizi önce anlamalarını sonra saygı göstermelerini nihayetinde de ve mümkünse destek vermelerini bekliyoruz." dedi.
Erdoğan, Türkiye'nin, terör örgütlerinin saldırılarına karşı sınırlarını korumak gibi bir hassasiyeti bulunduğunu vurgulayarak, "Yıllarca bu yüzden çok acılar çektik, çok kayıplar verdik, çok bedeller ödedik. Halen ödüyoruz. Maalesef bu hassasiyetimize hemen hiçbir müttefikimiz beklediğimiz şekilde ve ölçüde saygı göstermediler. Destek vermeyi zaten hiç söylemiyorum, PKK ve DEAŞ'ın sınırlarımıza dayandığı bir dönemde ülkemizdeki hava savunma sistemlerinin sökülüp götürüldüğü günleri unutmadık." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, sınırlarının dibinde istikrarsızlık kaynağı haline gelen yönetimler konusunda da hassasiyeti bulunduğunu dile getiren Erdoğan, şöyle konuştu:
PKK/YPG'li teröristlerin, Avrupa'nın bazı ülkelerindeki gösterilerine dikkati çeken Erdoğan, şöyle devam etti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye'nin 2016'dan beri güney sınırlarında bir güvenlik stratejisi uyguladığını hatırlatarak, bu strateji kapsamında Reyhanlı'dan Cizre'ye, oradan Şemdinli'ye uzanan hat boyunca coğrafyanın ve tehdidin durumuna göre değişmekle birlikte derinliği ortalama 30 kilometre olan bir güvenlik hattı oluşturulduğunu belirtti.
"Ülkemizi ve vatandaşlarımızı hem terör örgütlerinin tacizlerinden korumak hem de sığınmacı akınlarının önüne geçmek için bu güvenlik bölgesine ihtiyacımız var." diyen Erdoğan, Türkiye'nin, kimsenin toprağında, egemenliğinde, canında ve malında gözü olmadığını vurguladı.
Tek gayelerinin, Türkiye'yi istikrarsız hale getirmeye, vatandaşların güvenliğini tehlikeye atmaya yönelik eylemleri kaynağında kesmek ve kurutmak olduğunun altını çizen Erdoğan, "Şayet bu gücü ve iradeyi ilgili muhataplarımız gösterebilmiş olsaydı asla böyle bir ihtiyaç duymayacak, böyle bir hareket tarzına girişmeyecektik ama şartlar bizi buna mecbur bırakmıştır. Türkiye'nin, kimsenin ne terör tehdidiyle ne göç şantajıyla ne de sinsi mezhep ve köken ayrımcılığı tuzağıyla demokrasi ve kalkınma hedeflerinden uzaklaştırılmasına izin veremeyiz. Geçmişte defalarca oynanmış bu oyunları üzerimizde tekrar denemek isteyenlerin uğraşları da buraya aktardıkları onca kaynak da beyhudedir." dedi.
Bazı ülkelerin, "terör örgütü daha çok palazlansın" diye yüz milyonlarca avro aktardığını ifade eden Erdoğan, "Binlerce tır araç, gereç, mühimmat, silah terör örgütlerine gönderilmedi mi? Gönderildi ve bunlar bizim NATO'dan ortağımız değil miydi? NATO'dan ortağımızdı? Kusura bakmayın, artık bu delikten bir daha sokulmayacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Türkiye'nin, sınırları boyunca oluşturmayı planladığı güvenlik bölgelerinin önemli bir kısmını tamamladığını, kalan kısımlarıyla ilgili çalışmaları da en kısa sürede hayata geçirmekte kararlı olduklarını bildirdi.
Bölgedeki muhataplarla gereken mutabakatları sağlayıp en kısa sürede arada kalan bölgeleri de güvenli hale getirmeye çalıştıklarını anlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
Cumhurbaşkanı Erdoğan, daha sonra güvenli bölgelerde yapılan çalışmalara ve bunların çocukların dünyasını nasıl değiştirdiğine dikkati çeken bir videoyu izletti.
Videoda, bir Suriyeli sığınmacının, "Daha önce çadırda kalıyorduk, karda kışta, yağmurda perişan oluyorduk ama şimdi briket evlerde çok rahatız. Türk halkına bize yardımcı oldukları için çok teşekkür ederiz. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a çok teşekkür ederiz." sözleri yer aldı.
Videonun sonunda "Türkiye insanlığa umut oldu, el birliğiyle AFAD koordinasyonunda, STK'lerin desteğiyle 57 bin 306 briket ev inşa edildi." bilgisi verildi.
Konuşmasını sürdüren Erdoğan, "İnşallah önümüzdeki aylarda güvenli hale getireceğimiz ilave bölgelerle bu kalıcı konutların sayısını daha da artıracağız ve hedefimiz en az 100 bin konut ve onun üzeri olacak. Gördüğünüz gibi herkes en iyi bildiği işi yapıyor. Onlar fitnenin, fesadın, kavganın, kin ve nefret tohumları atmanın peşinde biz ise eser ve hizmet üretmenin, ülkenin ve milletin geleceğini inşa etmenin gayreti içerisindeyiz. Bu tür mazlum mağdurların başını sokacakları bir yer kendilerine inşa etmenin gayreti içerisindeyiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, grup toplantısının ardından TBMM'yi ziyaret eden Kıbrıs gazileri ve Dağlık Karabağ Savaşı'nda gazi olan askerler ile Şeref Holü'nde hatıra fotoğrafı çektirdi.
Türkiye Muharip Gaziler Derneği Genel Başkanı Beyazıt Yumuk ile Azerbaycan Askeri Dernekler Federasyonu Başkanı Emin Hasanlı başkanlığındaki heyet, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a Türk bayrağı takdim etti.