Gerçek Hayat’ın FETÖ’nün kirli bağlantılarını ele alan özel sayısında elebaşı Fetullah Gülen’in CIA ve NATO’dan nasıl fonlandığına ilişkin ayrıntılar da var. Gülen’in ilişkileri 1972 yılında sıkıyönetim komutanlığının hazırladığı raporda yer alıyor. Raporda Gülen’in 1966’dan sonra yeni örgütlenmeye gittiği belirtilerek “CIA ve Mossad vasıtası ile aktarılan paralarla 1970 yılında klasik Nurculardan ayrılarak kendi cemaatini oluşturmaya başladı” deniliyor. 176 sayfalık dergide yer alan bir belgeye göre NATO 1976 yılında Türkiye’deki 120 gazeteci, işadamı ve bazı din adamlarına para yardımında bulundu. Türkiye’nin NATO’daki temsilcisi Orhan Arıman üzerinden banka havalesi şeklinde para alanlardan biri de Fetullah Gülen’di.
FETÖ ve elebaşı Fetullah Gülen hakkında 176 sayfalık özel bir sayı hazırlayan Gerçek Hayat dergisi, örgütün hangi mahfiller tarafından fonlandığını da belgeleriyle ortaya koydu. Dergide yayınlanan dosyalara göre CIA, NATO ve siyonistler örgüte paralar aktardı. Gülen’in karanlık mahfillerle arasındaki para trafiği ilk olarak 1972 yılında sıkıyönetim komutanlığının hazırladığı raporlarda yer aldı. Raporda Gülen ve örgütü için şöyle denildi: “1966 dan sonra İzmir’de kendi düşüncesine göre örgütlenmeyle çevre edinmeye başladı. Amacına ulaşmak için her şey mubahtır söylemini cemaatini empoze ederek değişik sivil toplum örgütleri içerisinde sivrilmeye başladı. CIA ve MOSSAD vasıtası ile aktarılan paralarla 1970 yılında klasik nurculardan ayrılarak kendi cemaatin oluşturmaya başladı.”
Raporda örgüt yönetim semasından da bahsedildi. 7 ayrı kademeden oluşan yapılanma şöyle sıralandı: “1- İstişare kurulu ya da şura denilen 12 kişiden oluşan beyin takımı, 2-ülke, 3-bölge, 4-şehir, 5-esnaf, 6-semt, 7-ev düzeyinde sorumlulardan oluşmaktadır.”
Rapor bununla da kalmadı. Örgütün ABD’nin desteklenenler listesine nasıl girdiğine de detayları ile yer verildi: “Gülen örgütü bir yandan devlete şirin gözükerek diğer tarikat ve cemaatler tasfiyesini sağlamak için devlet organlarının kullanmaya başladı. Devlet organları da Fetullah Gülen’i kullanmaya başladı. Sıkıyönetim döneminde Edremit’te Manisa’da faaliyetlerine devam etmesi komutanlıkça desteklendi. Bu da ABD ile MOSSAD’ın ‘bizatihi desteklenmesi gerekli örgütler’ listesinde gösterilmesine sebep oldu.”
- İhanet şebekesi FETÖ’nün uluslararası kuruluşlarla akçeli işleri sadece MOSSAD ve CIA ile sınırlı kalmadı. Gerçek Hayat’ın yayınladığı belgeye göre NATO 1976 yılında Türkiye’deki 120 gazeteci, işadamı ve bazı din adamlarına para yardımında bulundu. Türkiye’nin NATO’daki resmi temsilcisi mason Orhan Arıman üzerinden banka havalesi şeklinde ödenen bu paraların vergiden muaf olduğuna dair resmi yazı çıkarıldı. NATO’dan milyonlarca dolar alan kişilerden biri de Fetullah Gülen’di.
Gülen, siyonistleri de pas geçmedi. Onlardan yüklü miktarda paralar aldı. 1972 Gülen’in şerli yönünü fark eden gezici vaiz Salih Cemal Esirger, Diyanet İşleri Başkanlığı’na bir mektup yazarak Gülen yapılanması konusunda uyarılarda bulundu. Esirger mektubunda şunları kaydetti: “Gülen Yahudi cemaatiyle özel ilişkiler içerisinde, haftada iki kez toplantı yapıyor. Yahudi cemaatinden olduğu söylenen Ekrem isimli şahıstan çanta içerisinde para aldığını ifade etmiştir. Kendini Mehdi ilan eden bu şahsın ajan gibi çalıştığını belirtmeden geçemeyeceğim.”
Ermeni lobisinin değirmenine su taşıdı
- Fetullah Gülen, Türkiye’ye karşı faaliyetler yürüten mahfillerle gizli veya açıktan ittifaklar kurdu. Bu ittifaklarını güçlendirmek için Türkiye aleyhine adımlar atmaktan da çekinmedi. Bu adımlardan birisi Fetullah Gülen’in Ermeni Patrik Şinork Kalusyan’a yazdığı mektup oldu. Özel sayıda yayınlanan belgeye göre, terörist Fetullah Gülen Kırklareli vaizliği yaptığı dönemde 6 Mayıs 1965 yılında yazdığı mektupta önce dinler arası diyalog mesajları verdi, ardından sözü 1915 olaylarına getirdi.
O yıllarda Ermenilere ‘soykırım’ uygulandığını iddia eden Gülen şunları kaydetti: “Çocukluk ve meslek hayatımda tanıdığım birçok Ermeni aile ve şahsiyet vardır. 1915 yılında Ermenilere yapılan büyük soykırımını lanetle yad etmeden geçemeyeceğim. Öldürülen, katledilen insanların içerisinde ne kadar büyük insanların bulunduğunu derin bir hassasiyetle okuyor, onları saygı ile anıyorum. Peygamberimiz’in Hz. İsa Aleyhisselam’ın çocuklarının Müslüman geçinen cahil insanlar tarafından katledilmesini esefle kınıyorum…”
- Gülen’in bu mektubu Ermeni Patrik’i çok memnun etti. Gülen’e mektup yazan Kalusyan, Türkiye’ye böyle vaizlere ihtiyaç olduğunu ifade etti. Patrik, ‘Pek muhterem Fetullah Gülen’ hitabıyla başlayan, ‘Duacınız Şinork Kalusyan’ diyerek sonlanan mektubunda şunları kaydetti: “Aziz yurdumuzda sizin gibi doğru düşünen ve doğru muhakeme eden kıymetli vaizlerimiz bulundukça kardeşlik bağlarının payidar olacağına imanım kavidir.”