Çay konusunda yeni bir kanun çıkarmak için uzun süredir mesai yürüttüklerini söyleyen Yazıcı, "Çay ürününün üretimden satılmasına, pazarlanmasına, marka haline getirilmesine, iç piyasanın tamamı ve dış piyasada da pazar payının büyütülmesine dönük kalite odaklı kanuni çalışmamız sonlandı. İlgili kurum ve kuruluşların görüşlerini aldıktan sonra kanun teklifimizi maddeleştirdik. Bugün Meclis Başkanlığına sunulmak üzere AK Parti TBMM Grup Başkanlığımıza veriyoruz. Onlar da vereceğimiz teklifi Meclis Başkanlığımıza sunacaklar." diye konuştu.
Yazıcı, düzenlemeyle çay ürününün fidan olarak yetiştirilmesine dönük, çay bahçelerinin yenilenmesiyle ilgili öncelikli bir çalışmayı planladıklarını belirterek, "Doğu Karadeniz bölgesinin bir numaralı geçim kaynağı olan çay ürününün fidanlarının dikilmesinin üzerinden 70 yıla yakın bir zaman geçti. Tabii ki bu çay fidanlarının kökleri, ağaç yapısı itibarıyla deforme olmuş, verimi düşmüş. Zirai veriler, ziraatçılık itibarıyla bu çay bahçelerinin yenilenmesi gerekir. Bunu öngörüyoruz." ifadelerini kullandı.
Yazıcı, çay sezonunda en çok tartışılan konulardan birinin, yaş çay yaprağının alım fiyatı olduğunu, bugüne kadar çayın fiyatını Tarım ve Orman Bakanlığının, yürütme erkinin açıkladığını, bu konuda yürütme erkinin ilişkilerinin süreceğini anlattı.
Tarım Kanunu kapsamında 2008'de oluşturulan konseylere işaret eden Yazıcı, bu konseylerden birinin Ulusal Çay Konseyi olduğunu hatırlattı.
Yazıcı, Ulusal Çay Konseyinin, çayla ilgili bütün aktörleri, tarafları ve temsilcileri bünyesinde bulundurduğunu, özel sektör çay işletmecilerinin, üreticilerin, ticaret borsasının, ÇAYKUR'un ve tüketicilerin temsilcilerinin konseyde yer aldığını aktardı. Yazıcı, "Kanun teklifimizle Ulusal Çay Konseyini; çay fiyatını, çay sezonu, mevsimi başlamadan makul süre önce çay fiyat belirlemedeki ekonomik faktörleri, üretici ve tüketicilerin haklarını koruyarak ve elbette piyasa koşullarını da gözetmek suretiyle belirlemeye yetkili organ haline getiriyoruz. Kanun teklifimiz yasalaşıp yürürlüğe girdikten sonra çay alım fiyatı Ulusal Çay Konseyi tarafından belirlenecek." dedi.
Sözleşmeli tarım uygulamasına değinen Yazıcı, "Çay, 1984'ten önce tekel maddesiydi, tekel olarak satılıyordu. Yalnızca ÇAYKUR vardı, özel sektöre açıldı. Özel sektör müteşebbisleri fabrikalaşma yoluna gittiler. Önemli sayıda da özel sektörün tesisleri, fabrikaları var. Özellikle özel sektör temsilcileri veya mensupları başta olmak üzere üreticilerle anlaşma yapmak suretiyle çay ürününün alım koşulları da kendi aralarında yapılan sözleşmelerde belirlenmiş olacak. Sözleşmeli tarım çayda da uygulanacak. Buna yol veriyoruz, zorunlu hale getirmiyoruz. Bu geçiş prosedürünü kanun teklifi ile öngörüyoruz." bilgisini paylaştı.
Yazıcı, çay atıklarının, sorun olduğuna dikkati çekerek, bu konuda yoğun şikayetler geldiğini bildirdi. Kanun teklifiyle bu konuda önleyici ve ağır yaptırımlara bağlı düzenleme getirileceğini açıklayan Yazıcı, "Çay atıklarını, yaş çay yaprağından elde edilen çayla karışım yaparak çaya dönüştüren ve pazarlayanlara 400 bin lira idari para cezası ile faaliyetten men cezası verilecek." dedi.
Yazıcı, düzenlemeyle özel sektör çay üreticilerinden çay alıp işleyerek piyasaya arz eden müteşebbisleri, "A lisanslı işletmeler", "B lisanslı işletmeler" ve "C lisanslı işletmeler" şeklinde sınıflara ayıracaklarını ifade etti.
Özel sektörün, "Ben çay topluyorum, istediğim şekilde hareket ederim." diyemeyeceğini belirten Yazıcı, teklifle getirilen düzenlemeyi şöyle anlattı:
"Örneğin A lisanslı işletmeler, üreticiden yaş çay yaprağı satın alabilecek, tesislerinde işleyebilecek. Bunları dökme çay halinde piyasaya borsa üzerinden arz edebileceği gibi yine tesislerinde paketlemek suretiyle kendi markasını oluşturarak marka, patent hakkı elde etmek şartıyla bir paketleme şeklinde direkt tüketiciye arz edebilecek. B lisanslı işletmeler, müstahsilden çay ürününü alacak, dökme çay şekline dönüştürecek ve dökme çayı borsalar aracılığıyla arz edecek. C lisanslı olanlar da dökme çay alıp paketleyecek. Bunun ötesinde doğrudan doğruya müstahsilden çay alımı yapamayacak.
Bir de çay bölgesi dışında paketleme işi yapan, yıllardır faaliyette bulunan bu tür işletmeler var. Bunlar da faaliyetlerini şayet çay ticareti yapıyorlarsa faaliyet konularının çayla ilişkili olduğunu, şirket sözleşmesinde kamuoyuyla paylaşacaklar. Ağırlıklı olarak başka işler yaparken arada sırada çayla ilgili faaliyete yoğunlaşmak suretiyle istenmeyen durumlara yol açılmasına fırsat verilmeyecek. Giresun, Trabzon, Rize ve Artvin gibi çay üretimi yapılan illerin borsalarını yetkili hale getiriyoruz."
Türkiye'nin, çay üretiminde dünyada altıncı sırada yer aldığına işaret eden Yazıcı, "Türk çayını marka haline getirmek ve çayın dış pazardaki payını büyütmek gibi çerçeveleyeceğimiz 15 maddeden oluşan bir kanun teklifi." dedi.
Kanunun, her şeyi çözmeyeceğini, uygulamanın esas olduğunu vurgulayan Yazıcı, "Bu, bir hukukçu, siyasetçi olarak inandığım, gözlediğim hususlardan biri. Esas olan bu kanunun öngördüklerini uygulamak, hayata geçirmek. Bu konuda da hükümetimizin, kabinemizin, özellikle Tarım ve Orman Bakanlığımızın büyük bir hassasiyet içinde olduğunu görmek bizi mutlu ediyor." değerlendirmesini yaptı.