Vesayet başta olmak üzere idarenin antidemokratik uygulamaları ile Cumhuriyet tarihinin kanayan yarası olan başörtüsü konusunu çözecek girişimler geçmişte CHP tarafından engellendi. AK Parti’nin idari adımla sorun olmaktan çıkardığı başörtüsüne serbestlik mücadelesinin tarihi yarım asra dayanıyor. İşte başörtüsü zulmüne dayanak teşkil eden düzenlemeler ile bunu demokratik siyasetin çözme girişimlerine karşı çıkartılan engeller:
Başörtülü üniversite öğrenci sayısının 70’li yıllarda artması ile başörtüsü yasağı tartışılmaya başlandı. Öğrencilere yönelik şiddet içerikli zorlama ve yaptırımlar Ankara, Konya ve Malatya başta olmak üzere çeşitli illerde gerginliklere sebep oldu. 8 Aralık 1978 tarih ve 52 nolu genelge ile CHP hükûmeti ilk defa kamu hizmetinde çalışan bütün kadın memurların başörtü örtmelerini yasakladı.
1980 darbecileri tarafından 1982’de kurulan YÖK de vesayeti aratmadı. YÖK o dönem yayınladığı kıyafet genelgesi ile başörtüsünü yasakladı. Demokrasiye dönüşle birlikte 1983’te yapılan seçimlerle Turgut Özal’ı ANAP’ın iş başına gelmesiyle başörtüsüne özgürlük getirecek ilk adımlar atıldı. Özal hükümetinin başörtüsünü serbest bırakmak için YÖK Yasası’nda yaptığı değişiklik cuntacıların oluşturduğu MGK tarafından veto edildi. Bu kez 1989 yılında Özal hükümeti konuya ilişkin bir yasa çıkardı. Yasa Cumhurbaşkanı Kenan Evren’in başvurusu üzerine AYM tarafından iptal edildi.
İç hukukun tüketilmesi üzerine başörtüsü nedeniyle mağdur olan öğrencilerin hak arayışları ilerleyen yıllarda AİHM’e taşındı. Burada açılan davalarda, mahkeme hayal kırıklığına neden olan kararlara imza attı.
Başörtüsü dramı vesayetin egemen olduğu 28 Şubat sürecinde daha da arttı. 15 Eylül 1997’de YÖK’ün bir genelgesi ile başörtülü öğrencilerin okullara alınması yasaklandı. 28 Şubat sürecinde bütün üniversitelerde YÖK tarafından başörtülü öğrencilerin kampüs içinde dolaşmaları yasaklandı. Bu yasağı uygulamayan rektörler hakkında ise soruşturma açıldı.
28 Şubat sürecinin dindar insanlara yönelik tavrı kendisini en çok başörtüsü yasağında gösterdi. Eğitim öğretim kurumlarından kamu kuruluşlarına kadar birçok kamusal alanda başörtülü kadınların eğitim ve çalışma gibi temel hakları ellerinden alındı. Başörtülü üniversite öğrencileri ikna odalarına gönderildi. Başörtüsü yasağına karşı düzenlenen barışçıl gösterilere polis sert şekilde müdahale etti. Çok sayıda kişi gözaltına alındı, tutuklandı, yargılandı. 1999 seçimlerinde Fazilet Partisi’nden milletvekili olarak seçilen Merve Kavakçı’nın başörtülü olması nedeniyle Mecliste yemin etmesi engellendi. Bu olay 28 Şubat’ın başörtüsü zulmünün sembolü olarak hafızalara kazındı.
AK Parti hükümeti 2007’de başörtüsü özgürlüğünün önündeki engelleri kaldırmak için harekete geçti. Recep Tayyip Erdoğan tarafından kurulan 59 ve 60. Hükümet dönemlerinde, somut ilk adımlar atıldı. Erdoğan “Velev ki bir siyasi simge olarak taktığını düşünün. Bir siyasi simge olarak takmayı suç kabul edebilir misiniz?” dedi. Bunun üzerine AK Parti ve MHP kurmayları bir araya gelerek, iki haftadan kısa bir sürede, anayasa değişikliği tasarısı hazırladı. TBMM’de, şubat ayının başında görüşülen tasarı kabul edildi ve dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün önüne geldi. 518 milletvekilinin katıldığı oylamada 411 olumlu, 103 olumsuz oyla kabul edildi. Değişikliğin kabul edilmesi üzerine CHP ve DSP milletvekilleri AYM’ye, anayasa değişikliğinin "iptali veya yok hükmünde kabul edilmesi ve yürürlüğünün durdurulması" için başvurdu. Davayı kabul eden AYM, 5 Haziran 2008’de, yapılan anayasa değişikliği için iptal ve yürürlüğünün durdurulması kararını verdi.