Yaptırım bahanesiyle Rus iş insanlarının milyar dolarlık servetlerine el konması Batı’nın sermaye ve yatırım güvenliği konusunda güvenirliğini sorgulatıyor. Yeni Şafak’a konuşan Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Yücel Acer, Batı’nın yaklaşımının, ‘Ne olursa olsun benim malım korunacaktır’ anlayışını yıkacağını söyledi. Başkent Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Tevfik Fikret Eren ise yaptırımların hukuki dayağı ve örneği bulunmadığını söyledi.
Eren, “Uluslararası kanunlar incelendiğinde yine böyle bir uygulama yok” diye konuştu. Avukat Serkan Yardımcı da yaptırıma uğrayan kişilerin AHİM’e başvurma hakları bulunduğuna dikkat çekti.
Acer, “Birleşmiş Milletler Antlaşmasının 41. maddesi saldırgan devlete karşı alınacak ekonomik ve benzeri ticari tedbirleri düzenliyor. Ona ilişkin karar aldığı zaman bütün ülkeler bu yaptırımları saldırgan devlete karşı uygulamak zorunda. Fakat Güvenlik Konseyi karar alamadı. Bazı yorumcular o yüzden bu yasal değildir, diyorlar. Ama aynı antlaşmanın 51. maddesi meşru müdafaa hakkını düzenliyor. Saldırıya uğrayan ülke kendini savunma hakkına sahiptir. Burada Rusya’ya yaptırım uygulayan ülkeler Ukrayna’nın meşru müdafaa hakkına destek vermiş oluyorlar. Bunların meşruiyeti var. Rusya’nın saldırgan ülke olduğu Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda teyit edildi. Ukrayna’nın meşru müdafaa hakkına destek verilebilir. Ancak hiçbir desteği yoksa o zaman hukuk dışı bir yaptırımdır” ifadelerini kulandı.
Ankara Barosu Avukat Serkan Yardımcı da “Her kimin mal varlığına el konulursa konulsun yaptırım uygulanan kişilerin önce ulusal mahkemelerde ardından da Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AHİM) gibi uluslararası mahkemelere başvurma hakları var” diye konuştu.