AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Cevdet Yılmaz, AK Parti'nin 25. İstişare ve Değerlendirme Toplantısı için bulunduğu Afyonkarahisar'da, gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu. Yılmaz, AK Parti'nin önümüzdeki dönemde Meclis'e getireceği başkanlık sistemini de kapsayacak anayasa teklifi konusunda ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konuyla ilgili iyi bir inisiyatif aldığını, iyi bir açılım yaptığını kaydetti.
15 Temmuz'dan sonra Türkiye'nin demokratik gücünü ortaya koyduğuna, çok daha öz güven kazanmış bir toplum haline geldiğine dikkati çeken Yılmaz, Türk milletinin, darbelere kapalı bir toplum olduğunu ispat ettiğini belirtti.
Türkiye'de, bir daha darbe girişimlerinin yaşanmaması adına çok önemli değişimler gerçekleştiğini, reformlar yapıldığını anlatan Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Resmin güzel tarafını hepimizin görmesi gerekir. Türkiye geleceğe çok daha emin adımlarla yürüyor aslında. Bürokrasi içinde, devlet içinde yapılanmış çeteler temizleniyor. Bunlar gelecek adına hep Türkiye'ye umut veren hadiseler. Sadece siyasi olarak değil, ekonomik olarak da Türkiye geleceğe çok daha emin adımlarla yürüyor.
Küresel kriz, dünyada birçok sıkıntı var. Türkiye ekonomisi büyümeye devam ediyor. Çok güçlü bir KOBİ sektörümüz var ama bu sektör yeterince finansmana erişemiyor maalesef. Biz istiyoruz ki bunlar çok daha güçlü bir şekilde finansman ihtiyacına kavuşsunlar. Niçin bunu istiyoruz? Daha fazla finansmanla daha çok yatırım gerçekleşsin istiyoruz. Daha çok yatırım daha çok üretim, istihdam ve ihracat demek. Toplumun refahının yükselmesi demek. Hepimizin topyekün daha ileri bir ekonomiye doğru yürümesi gerekiyor. Dolayısıyla burada bütün çarkların çalışması lazım. Bütün sıkıntıların sadece reel sektöre yüklenmemesi lazım. Finans sektörünün de üzerine düşen sorumluluğu yerine getirmesi gerekir."
Yılmaz, AK Parti'nin önümüzdeki dönemde Meclis'e getireceği başkanlık sistemini de kapsayacak anayasa teklifi konusunda ise MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin bu konuyla ilgili iyi bir inisiyatif aldığını, iyi bir açılım yaptığını kaydetti.
Türkiye'nin uzun zamandır sistem tartışmalarıyla yaşadığını, sadece AK Parti döneminde değil 80'li yıllardan bugüne tartışmaların sürdüğünü ifade eden Yılmaz, tartışmalara son vermek, kafa karışıklıklarını gidermek ve çok daha etkin bir sistemi tesis etmek gerektiğini belirtti.
2023'e giden Türkiye'nin sistem sorunlarını geride bırakması gerektiğini, çok etkili işleyen ve istikrarı garanti eden bir yürütmeye ihtiyacının olduğunu vurgulayan Cevdet Yılmaz, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Yasamanın temsil gücünün yükselmesi ve çok daha etkili bir şekilde çalışması gerekiyor. Bağımsız, tarafsız yargının olması gerekiyor. Burada maalesef bazı ön yargılar ve toplumun zihninde farklı imaj oluşturma çabaları var. Ben inanıyorum ki bu süreçte bu ön yargılar dağıtılacaktır, toplumumuz bu sistemi daha yakından tanıyacaktır.
Birçok demokratik ve gelişmiş ülke başkanlık sistemi ile idare ediliyor. Bu sistemin faydalarını hep birlikte görüyoruz. İnşallah Türkiye de bunu milletimize götürecek ve sonuçta son kararı milletimiz verecek. AK Parti olarak bu sistemin faydasına inanıyoruz ama tabi ki son kararı Meclisimizin de takdiriyle, milletimiz vermiş olacak. Millete güveniyorsak, eğer milletin kararından da kaçmamalıyız. Milletimiz ne karar verirse başımızın gözümüzün üstünde."
Yılmaz, ekonomiye ilişkin de bankaların iyi günlerde borç verecek firma peşinde koşturduklarını ancak sıkıntılı günlerde bazen aşırı ihtiyatlı davranarak, piyasanın hareketlenmesine katkıda bulunmama konumuna düşebildiklerini kaydetti.
"Biz istiyoruz ki finans sektörü ile reel sektör arasında çok daha uyumlu bir ilişki olsun. Esas olan büyümedir, gelişmedir, güçlenmedir." diyen Yılmaz, reel sektörün büyümediği ortamda, bir süre sonra finans piyasalarının da yeterince büyüyemeyeceğini vurguladı.
Makro düzeyde bakıldığında, reel sektör ile finans sektörünün çıkar çatışması değil çıkar birlikteliği olduğunu kaydeden Yılmaz, "Biz istiyoruz ki tabi ki yine finans sektörünün kendi kuralları içinde, daha anlamlı bir şekilde reel sektör ile finans sektörü iş birliği içinde olsunlar. En küçük sorunda hemen finans sektörü aşırı ihtiyatlı bir tavır içine girmesin." diye konuştu.
Son dönemde kurda yaşan hareketlilik nedeniyle vatandaşların endişelendiğini ifade eden Yılmaz, geçmişte Türkiye'nin sabit kur sistemiyle idare edildiğini, 2001 krizi yaşanırken Türkiye'de sabit kur sisteminin olduğunu anımsattı.
Sabit kurda, devletin bir kur ilan ettiğini ve bunun arkasında durmaya çalıştığını aktaran Yılmaz, şöyle devam etti:
"Oysa bugün böyle bir sistemimiz yok. Bugün değişken kur sistemimiz var. Hükümetimiz, devletimiz herhangi bir hedef kur belirlemiyor. Piyasadaki arz-talep dengeleri içinde her gün yeniden bu seviyeler şekilleniyor. Bazen yukarı, bazen aşağı doğru hareketler oluyor. Yalnız değişken kurun çok daha emin bir sistem olduğunu ifade etmek isterim. Özellikle değişken kurun uygulandığı sistemlerde böyle ani ve çok büyük değişimler yaşanmaz, küçük değişimlerle gider. Bazen çok önemli olaylar olduğunda bir miktar daha fazla değişiklikler olur ama bir gecede her tarafı sarsacak değişiklikler yaşanmaz. Değişken kur bir anlamda sigorta görevi görür. Ani giriş ve çıkışları regüle eder, düzenler. Değişken kur-sabit kur ayrımını özellikle hatırlatmak isterim. 'Geçmişte bir gecede şunlar oldu, şimdi de olur mu' gibi tereddütler oluşuyor zaman zaman. Artık farklı bir kur rejimi var. Dolayısıyla bu kur rejimi çok daha piyasa dostu bir rejim."