Bahçeli, Cumhur İttifakı'nın yeni siyaset ruhuyla uyumlu, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin dokusuna ve doğasına uygun yapısıyla toplumsal huzurun ve siyasal istikrarın güvencesi haline geldiğini belirterek, "Artık uzayı hedeflemiş, 2023'de Ay'a ayak basmak için kolları sıvamış, ufuk ötesini kavramış; çevik, atılgan, iddialı, diri ve ön alan bir ülke tablosu hamd olsun vaziyet almış, vuku bulmuştur. CHP'nin yalan siyaseti, HDP'nin yıkım siyaseti, İP'in yitik siyaseti Cumhur İttifakı karşısında çuvallamıştır. Üniversite gençliğini istismar eden, sokaklardan güç devşirmek için harekete geçen, terör örgütleriyle emel ve eylem birlikteliği yapan mezkur partilerin demokrasi ve milli irade husumeti tehlikeli düzeylere ulaşmıştır.
Zilletin şaftı kayarken Türkiye'yi de krize kaydırmayı hedeflemesi ne millet sevgisiyle ne de meşru ve demokratik siyasi mücadeleyle bağdaşmayan ilkellikler olarak karşımıza çıkmıştır. Üniversite kapılarında yasa dışı marjinal sol örgütlerle aynı kümeye giren, aynı zehirli üslubu benimseyen partilerin gayri milli muhalefet stratejileri Türkiye'nin tarihi ve egemenlik haklarına kast etmek üzerine planlanmıştır.
Bahçeli, hukukun üstünlüğünün herkes için bağlayıcı olduğunu belirterek, şunları kaydetti: "FETÖ'nün 7 Şubat 2012 tarihinde Milli İstihbarat Teşkilatı'nı hedef alan hain operasyonundan dokuz yıl sonra MİT TIR'ları davasında yargılanan bir CHP milletvekilinin yeniden yargılanma talebinin kabul edilerek infazının durdurulması kuşkulu ve kaygı verici bir gelişmedir. Bu kapsamda İstanbul 14'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nin kararına dayanak ise Anayasa Mahkemesi'nin üst üste iki defa aldığı hak ihlali kararıdır.
Anayasa Mahkemesi'nin, milletin hakkı ihlal edilip yok sayılırken, işlediği suçu tevsik ve teyit edilmiş kişilerle ilgili tartışmalı duyarlılığı evrensel hukuk normları açısından izahı yapılamayacak bir çarpıklıktır. Bu mahkeme, Anayasa'nın özel madde olması sebebiyle öncelikle uygulanması şart olan geçici 20'nci maddesini yok sayarak yine aynı Anayasa'nın 138'inci maddesini çiğnemiştir. Yanlış ve mahsurlu olsa da Anayasa Mahkemesi'nin kararları bağlayıcıdır. Fakat Anayasa Mahkemesi'nin hak ihlali kararı söz konusu CHP'liye otomatik olarak milletvekilliği sıfatı da kazandırmayacaktır.
Geçmişin adeta rövanşının alınması gözlerden ve dikkatlerden kaçmamaktadır. Bu vesileyle tekrar ifade etmek isterim ki, Anayasa Mahkemesi milletimizin ve demokrasimizin haklarını muhafaza veya müdafaa edecek düzeyde tekrar yapılandırılmalı, yeni anayasa sürecinde yüksek mahkemenin mevcut durumu mutlaka ele alınmalıdır. Anayasa Mahkemesi'nin kararları bizatihi Anayasa'ya aykırı olamayacak, TBMM'nin tarihi ve yüksek iradesine de pranga vuramayacaktır. Bu aşamada yapılması gereken bize göre şudur, ilgili CHP'li milletvekilinin fezlekesi TBMM Karma Komisyonu'na acilen getirilip dönem sonuna bırakılmadan gündeme alınmalı, ardından da Genel Kurul'a indirilerek dokunulmazlığının kaldırılmasıyla ilgili oylama yapılmalıdır.
İl ve ilçe kongre süreçlerinde yaşanan güzelliklerin, sağduyunun, şuurun ve heyecan dalgasının temerküz ederek Büyük Kurultayımız'a yansıması amacımız ve arzumuzdur. İstiklal için birlik, istikbal için dirlik, kazanan Türkiye olacaktır. Üç yıllık zaman diliminde Merkez Yönetim Kurulu'nda ve Merkez Disiplin Kurulu'nda görev alan değerli dava arkadaşlarıma yürekten teşekkür ediyorum. Taşıdığımız niyet, sahip olduğumuz haslet, tavizi imkansız Türk ve Türkiye sevdamız, millete mensubiyet onurumuz dava ahlakımızın refakatiyle inanıyorum ki, kutlu bir geleceğin kapısını ardına kadar aralayacaktır. Sefer bizden zafer Allah'tandır. Gayret bizden takdir büyük Türk milletindedir" ifadesini kullandı.