Anayasa Mahkemesi (AYM), boşandığı eşine ödediği yoksulluk nafakasının kaldırılması talebi reddedilen kişinin bireysel başvurusunu "kabul edilemez" buldu. Gerekçede, "Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına ilişkin devletin pozitif yükümlülüklerinin somut olayda yerine getirildiği, başvurucunun söz konusu hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmadığı sonucuna varılmıştır" tespitine yer verildi
Resmi Gazete'de yayımlanan karara göre, Antalya'da yaşayan bir kişinin, açılan davada boşandığı eşine ayda 225 lira yoksulluk nafakası ödemesine hükmedildi. Eşinin mali durumunun iyi olduğunu ileri süren kişi, dava açarak nafakanın kaldırılmasını istedi. Davanın reddedilmesinin ardından temyiz üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 3. Hukuk Dairesi, yerel mahkemenin kararını bozdu. Bozmanın ardından mahkeme 225 lira olan nafakayı aylık 125 liraya düşürdü.
'Kabul edilemez'
Bu kararın Yargıtay tarafından onanmasının ardından eşinden boşanan kişi, nafakanın süresiz olması ve kaldırılmaması nedenlerinden dolayı "kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı"nın ihlal edildiğini öne sürerek, Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yaptı. Yüksek Mahkeme, başvuruyu, "İddiaların açıkça dayanaktan yoksun olması, başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemez" buldu.
Tarafların ekonomik durumları değerlendirildi
İlk derece mahkemesinin nafakanın kaldırılmasını gerektiren koşulların oluşup oluşmadığını incelediği belirtilen gerekçede, tarafların ekonomik durumlarının da değerlendirildiği vurgulandı. Gerekçede, mahkeme kararının, nafakayla ilgili kanun hükümlerine ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun "asgari ücret seviyesinde gelire sahip olunmasının yoksulluk nafakası bağlanmasını engellemeyeceği" yönündeki yerleşik içtihadına dayandığına işaret edildi.
'Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı'
Kararda yer verilen tespit ve unsurlar itibarıyla "kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkı" yönünden yargısal makamların takdir yetkilerinin sınırının aşıldığına ilişkin bulguya rastlanmadığı vurgulanan gerekçede, "Kişinin maddi ve manevi varlığını koruma hakkına ilişkin devletin pozitif yükümlülüklerinin somut olayda yerine getirildiği, başvurucunun söz konusu hakkına yönelik açık bir ihlalin bulunmadığı sonucuna varılmıştır." tespitine yer verildi.
- Gerekçede ayrıca, yargılama sürecinde başvurucunun, nafakanın süresine dair hiçbir şikayet belirtmediği, talepte bulunmadığı, böylece başvuru yollarının usulüne uygun tüketilmediği kaydedildi.