Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Kudüs bizim gözümüzün nurudur. Kudüs’ü çocuk katili bir ülkenin insafına terk etmeyeceğiz. Kudüs’ü, işgal ve yağmadan başka bir değeri olmayan bir devletin vicdanına da bırakmayacağız" dedi. Erdoğan, "İlk kıblemiz konusunda imkanlarımızı sonuna kadar kullanacağız. Kudüs’ü içinde yaşadığı zulüm düzeninden kurtaracak olan, Allah’ın izniyle yine biz olacağız” şeklinde konuştu.
Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin Sivas 6. Olağan Kongresi, Sivas İli Toplu Açılış Töreni ile “1243 Kösedağ Savaşı ve Anadolu’nun Moğollar Tarafından İşgali Uluslararası Şurası”na katıldı. Erdoğan, özetle şunları söyledi: “Son yıllarda bölgemizde meydana gelen hadiseler, millet ve ümmet olarak ne kadar ağır bir imtihandan geçtiğimizi ortaya koyuyor. Ülkemizin merkezinde yer aldığı coğrafya gerçekten kasvetli günler yaşıyor.
Bir sorunu çözmeden yenisiyle, bir badireyi atlatmadan daha büyüğüyle karşılaşıyoruz. Yedi yıldır süren ve bir milyon kardeşimizin canına mal olan Suriye krizini hal yoluna koymak için adım attığımız günlerde bir bakıyorsunuz Kudüs’te yeni bir provokasyon önümüze çıkıyor. Bizden, bu tabloya sessiz kalmamızı istiyorlar, çocukların kanları üzerine inşa ettikleri zulüm düzenine rıza göstermemizi bekliyorlar, bizden değerlerimizi ayaklar altına alarak teslimiyet yolunu seçmemizi talep ediyorlar. Kardeşlerim, Müslüman, hele de bu Müslüman Türk ise cesur insandır, bu böyle biline.
Kudüs, Müslümanların harim-i ismetidir; Kudüs İstanbul’un kardeşi, Konya’nın, Sivas’ın, Diyarbakır’ın dostudur, kardeşidir; Kudüs bizim gözümüzün nurudur. Kudüs’ü çocuk katili bir ülkenin insafına terk etmeyeceğiz. İşgal ve yağmadan başka hiçbir değeri olmayan bir devletin vicdanına bırakmayacağız. İlk kıblemiz, göz bebeğimiz Kudüs konusunda imkanlarımızı sonuna kadar kullanacağız. Çok yoğun telefon diplomasisi yürüttük. Papa dahil birçok devlet ve hükümet başkanı ile görüştüm. Amerika’nın adımının tamamıyla Evangelits yaklaşım olduğunu ortaya koymak durumundayım. Ülkemizin çağrısı ile İslam İşbirliği Teşkilatı Dönem Başkanı olarak, aynı zamanda Arap Ligi Dönem Başkanı Ürdün ile İstanbul’da İslam ülkelerinin liderlerini, hükümet başkanlarını, yetkililerini olağanüstü bir zirvede bir araya getiriyoruz. Belirleyeceğimiz yol haritasıyla bu kararın hayata geçirilmesinin kolay olmadığını göstereceğiz.
Ülkemizi ziyaret edecek olan Sayın Putin ile de hem bu meseleyi hem Suriye meselesini etraflıca değerlendireceğiz. Kudüs’ün ilk fatihi Hz. Ömer bizimdir, Kudüs’ü Haçlıların barbarlığından kurtaran Selahattin Eyyubi de bizimdir. Kudüs’ü üç kıta, yedi iklim devleti olan Osmanlı’ya katan Yavuz Sultan Selim Han da bizimdir. Kudüs’teki son nöbetçimiz Iğdırlı Hasan Onbaşı da bizimdir. Kudüs’ü içinde yaşadığı zulüm düzeninden kurtaracak olan, Allah’ın izniyle yine biz olacağız. Ey Trump, Ey Netanyahu! Siz bunları yapsanız da biz sizin düştüğünüz bu acze, duruma düşmeyeceğiz. Biz çünkü daha vakur, onurluyuz.
Kudüs’ün yüzü, elbet bir gün gülecektir. Bir bizim ecdadımızın Kudüs’ü nasıl yönettiğine bakın, bir de bugünkü zorbaların Kudüs’te ne yaptığına bakın... Kudüs’ü asırlarca barış ve huzur şehri olarak yaşatanlarla daha dün geldikleri Kudüs’te kadınlar, çocuklar, yaşlılar, engelliler dahil tüm Müslümanlara zulüm edenlerin farkı nedir biliyor musunuz? İşte, bu aradaki fark, bizim medeniyetimizin adeta bir özetidir.”
İslam dünyasının Kudüs konusundaki hassasiyeti bilindiği halde alınan bu karar bölgede zaten sürekli örselenen barışa, huzura, güvenliğe yönelik bir kışkırtmadır. 1947’den itibaren zaten Filistin hep işgale uğramıştır. İsrail bir işgalci devlettir, İsrail bir terör devletidir.
Ey Trump; senin düştüğün bu yanlışa biz düşemeyiz. 1980 yılında 478 sayılı, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin aldığı ve altında Amerika’nın imzası olan belgeye göre, İsrail’in Kudüs’ü başkent ilan etme kararı geçersizdir. Trump, sen 1980’de alınan 478 sayılı bu kararı, tek başına nasıl yok farz ediyorsun? Senin böyle bir yetkin var mı?
Trump’un açıklaması bizim için zaten yok hükmündedir. Bunun bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Orayı başkent ilan etmenizin, büyükelçilik binanızı oraya taşımanızın bizim nezdimizde bir kıymet-i harbiyesi yoktur. Yok hükmündedir. Biz, ‘Kim var’ diye seslenilince sağına ve soluna bakmadan, fert fert ‘Ben varım’ diye haykırmayı, hayatının merkezine yerleştirmiş insanlarız...
Bizim için zalimin de mazlumun da kim olduğunun önemi yoktur. Tavrımızı muhataplarımızın kimliğine, diline, dinine, gücüne göre değil, haklı mı haksız mı olduğuna bakarak belirleriz. Zalim öz kardeşimiz de olsa, karşısına dikilmekten çekinmeyiz.
Erdoğan, 1947’den bugüne kadar geçen sürede İsrail’in neler yaptığını ekrana yansıtılan harita üzerinden göstererek, şunları söyledi: “1947’de Filistin ne idi? Görüyorsunuz değil mi? 1947’de Filistin toprakları ne ve bu topraklar oradan nereye geldi. Geliyoruz 1947’de Birleşmiş Milletlerin paylaşım planına. Birleşmiş Milletler, bir paylaşım planı yapıyor, kurt kuzu meselesi. Aynen işte kuzu Filistin, kurt İsrail ve neredeyse yarıdan fazlası İsrail’e veriliyor.
Geliyoruz, 1949-67 arasına. Oraya bakıyoruz ki Filistin küçülmeye başladı ve 1967’de Filistin’in geldiği nokta, şu yeşil olan yer. İsrail, iyice büyüdü. Geliyoruz bugüne, mevcut durum, güncel durum. Bakın, şu anda İsrail ne oldu, Filistin ne oldu? Bu Filistin, mazlum, mağdur. İsrail, tam bir işgal devleti. Şimdi de bakın Amerika ve İsrail 1980 Birleşmiş Milletler kararı, 478 sayılı karar... Amerika ile İsrail’in dışında buna, bunların dışında uymayan yok. Tanımıyor. Şimdi de bakın, şu tabloyu görüyorsunuz, şu hainliği görüyor musunuz? Bu İsrail, terör devletidir, terör.”
20 İsrail askerinin Fevzi El Junidi’yi gözaltına alma fotoğrafını hatırlatan Erdoğan, “14 yaşındaki çocuğu gözleri bağlı bu teröristler bakın ne halde sürüklüyor. Bu ne vicdansızlıktır, bu ne kahpeliktir” dedi.