Türkiye’deki muhalefet partileri, son zamanlarda sık sık gündeme getirdiği erken seçim çağrılarını son günlerde tarih vererek dillendirmeye başladı. Daha önce “Erdoğan kışı sevmez. Haziran’da seçim bekliyorum, olması da gerekiyor” diyen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, son olarak ise Haziran 2021’de seçim olacağı tahmini üzerinden “Benim beklentim bu. Sayın Erdoğan’ı tanıyan bir şahıs olarak, Biden’ın karşısına ‘Acaba bir ümit seçilebilir miyim?’ deyip seçilip oturmayı arzu edecektir” şeklinde açıklama yaptı. Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, Akşener’in 5 ay içinde yapılmasını öngördüğü erken seçimle ilgili tahminini dile getirirken kurduğu cümleye, bugün Beyaz Saray mesaisine başlayacak olan Joe Biden’ı da karıştırmasının arka planını kaleme aldı.
2018 yılında düzenlenen genel seçimlerin ardından Türkiye seçimsiz bir döneme girmişti. Bir sonraki seçimin 2023’te düzenleneceği Türkiye’de, son zamanlarda muhalefet partileri, hemen hemen her gün erken seçim çağrılarında bulunmaya başladı.
Bu çağrılar son günlerde beklentisi kurulan erken seçimin tarihini de verecek şekilde dillendirilmeye başlandı. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, bir süredir 2021’in Haziran ayında, yani 5 ay sonra erken seçim yapılacağını söylüyor. Üstelik bunu bugün yemin ederek ABD başkanlığını devralacak Biden’ın ismini anarak dillendiriyor.
“Bir muhalefet partisinin başındaki isim olarak Meral hanımın erken seçim talebi/tahmininde bulunmasından doğal bir şey olamaz ancak, nokta atışı erken seçim tahminleri yapıp hiçbirini tutturamadığınız zaman, bir süre sonra bu bağlamdaki sözlerinizin ağırlığı hasar görebilir” ifadelerini kullanan Yeni Şafak yazarı Mehmet Acet, bugünkü yazısında ‘Biden’ ve ‘Haziran’ vurgulu çağrıları kaleme aldı.
"Akşener, bir süre önce “Erdoğan kışı sevmez. Haziran’da seçim bekliyorum, olması da gerekiyor” demişti.
Şu birkaç gün içinde de, yine Haziran 2021’de seçim olacağı tahmini üzerinden “Benim beklentim bu. Çünkü atılan adımların ona doğru olduğunu ve Sayın Erdoğan’ı tanıyan bir şahıs olarak, Biden’ın karşısına “Acaba bir ümit seçilebilir miyim” deyip seçilip oturmayı arzu edecektir.” şeklinde açıklamalar yaptı.
"SÖZLERİNE BIDEN'I KARIŞTIRMASI DİKKAT ÇEKİCİ"
- 15 Temmuz darbe girişiminden sonra Ankara kulislerinde herkes birbirine ‘sırada ne var’ diye soruyordu. Aylarca bu soru böyle zihinlerde asılı olarak kaldı. Bir süre sonra herkesin birbirine yönelttiği bu sorunun ortaklaşan cevabı, “3 Kasım 2019” olarak ufukta belirdi.
Yani, diğer bütün yöntemler tüketildiği için Tayyip Erdoğan’ı halkın gözünden düşürme dışında bir seçenek kalmamıştı. Cumhurbaşkanı’nın 18 Nisan 2018’de açıkladığı ‘baskın seçim’ kararının temel gerekçelerinden biri, o gün yaptığı konuşmada da vurguladığı gibi, “3 Kasım senaryolarını aradan çıkarmaktı.”
Bugünkü şartlar ise, erken seçim bağlamında 2018 Nisan ayının hemen hemen tam tersine işaret ediyor. Siyasi dinamiklere bakıldığında, bir erken seçime en az ihtiyacı olan partinin AK Parti olduğu ortada.
İktidar çevrelerinde, şimdiye kadar ekonomide pandemi döneminin de etkisiyle ortaya çıkan sorunları azaltmadan sandığa gitmek gerektiğini dile getiren tek bir Allah’ın kuluna dahi rastlamış değilim.
HALKIN YÜZDE 70’TEN FAZLASI ERKEN SEÇİM İSTEMİYOR
Ama madalyonun öbür yüzünde şöyle bir gerçek var: Kamuoyu araştırmalarına göre, halkın yüzde 70’den fazlası erken seçim istemiyor. Bunun bir nedeni, 2014/2019 arası bir sürü seçim yapıldığı için bunun getirdiği yorgunluk olmalı. Bir diğer neden ise, ülkenin gerçekten de seçimlere değil, sorunlarını çözerek ileriye umutla bakacak icraat/faaliyet/politikalara ihtiyaç duyması.
Toplumun geniş kesimleri Erdoğan iktidarından umudunu kesmiş olsaydı, erken seçim talebi bu kadar az olur muydu? Yüzde 70 erken seçim istemiyorsa eğer, bu oranın içinde muhalefetteki bütün partilerden seçmen kitlelerinin de olduğu açık değil mi?