
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan AK Parti Merkez Yürütme Kurulu (MYK) toplantısı sonrası AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik açıklamalarda bulundu. SDG'nin Suriye için büyük bir tehdit olduğunu söyleyen Çelik, "Herkes açısından doğru olan yol, 10 Mart Anlaşması’nın uygulanması ve silah bırakmanın sağlanmasıdır" ifadelerini kullandı.
AK Parti Genel Merkezi'nde MYK toplandı. Parti Sözcüsü Ömer Çelik önemli açıklamalarda bulundu.
Bu toplantının girişinde Cumhurbaşkanımız MYK'mızın bu bahis sanal kumar gibi toplumumuzu çürütmeye çalışan teşebbüslere dönük olarak MYK'mızın bunları takip etmesini beyan etti.
Bir eylem planı çıkmıştı; ancak bundan sonraki süreçte bunun daha yoğun, daha sıkı bir şekilde takibiyle ilgili olarak partideki ilgili birimlerimiz, MYK’mız ve tüm mekanizmalarımız üzerine düşeni yapacaktır.
Bu, toplumumuza dönük bir yozlaşma ve çürüme yayma girişimidir. Milli güvenlik problemi desek yeridir. Aynı zamanda bir ahlak problemidir. Toplumsal güvenlik, toplumun geleceği ve gelecek nesiller açısından da son derece önemli bir meseledir.
Suriye devriminin 1.yılı
Cumhurbaşkanımız bugün yaptığı konuşmada pek çok kişinin ölümden sığınmış kardeşlerimizi Esed Rejiminin sözde bir takım açıklamalarına referans vererek oraya göndermeye çalışmasının karşısında durdu. 14 - 28 Mayıs seçimleri söz konusu iken Cumhurbaşkanımızın karşısındaki aday buradaki misafirlerimizin gönderilmesiyle ilgili kampanya yapıyordu. Fakat Cumhurbaşkanımızın o zaman ahlaki tutumunu hiç bırakmadı.
Suriye 3 tane tehditle karşı karşıya bırakılıyor kendi içerisinde.
Bir tanesi Esad artığı bir takım unsurların Lazkiye bölgesinde mevcut Suriye yönetimine karşı bir takım kalkışma planlaması.
İkincisi şunu söylemek isterim Lazkiye bölgesinde biz Alevilerin Şiilerin hakkını savunmak üzere terör eylemi yapanları kast ediyorum hiçbir şekilde Suriye'deki Alevi kardeşlerimizle Şii kardeşlerimizle bir ilgisi yok. Bunlar Esad'ın katliamcı rejimini bir şekilde diriltmek isteyen unsurlar. Bu Şebbiha unsurlarıyla Alevi Şii kardeşlerimizi birbirine karıştırmak çok vahim bir hata olur.
Gerçekten Alevi kardeşlerimize Şii kardeşlerimize Nusayri kardeşlerimize dönük olarak dönük olarak yanlış yaklaşım olursa biz bunun karşısında oluruz.
İkinci tehdit güneyde hiçbir şekilde Dürzi kardeşlerimizi temsil etmeyen Siyonist yanlısı bir kanaat önderi var.
Üçüncü tehdit SDG Terör Örgütünün ortaya koyduğu faaliyetler.
Yaptığı işi Kürtlerin kazanımı olarak sunması tıpkı Lazkiye'deki Güneydeki Dürzi Bölgesi'ndeki gibi yanlıştır.
Terör örgütü silah bırakıp Şam'a entegre olmalı. Terörsüz Türkiye sürecinde hedefimiz açıktır. 10 Mart anlaşması uygulanmalıdır.
SDG'nin silah bırakması sağlanmalı. SDG varlığını sona erdirmeli.
"Süreçten yana olduğunu söyleyip AK Partiyi suçlama eğilimi var"
Yakın zamanda birkaç haftadır şöyle bir eğilim ortaya çıktı. Süreçten yana olduğunu söyleyip AK Parti'yi suçlamak. Cumhur İttifakını suçlamak. AK Parti'ye ödev vermek.
AK Parti'ye karşı olduğunu özellikle belirtmek zorunda olduğunu hissetmek gibisinden bir eğilim ortaya çıktı.
Burada tabi partimize dönük bir takım cümlelerin kurulduğunu haksız ve siyasi iftira anlamına gelecek bir takım değerlendirmeleri görüyoruz. Tabi ki bunların hepsine verecek cevabımız var. Ama dediğim gibi süreci karşıda gözüküp de bir takım siyasi iftiralarla yoldan çıkarmaya çalışanlar olduğu gibi süreçten yana gözüküp odağımızı kaybettirmeye çalışanlara karşı da hassas olmalıyız. Ana yol da tutmalıyız süreci.








