AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, AK Parti MYK toplantısı sonrası açıklamalarda bulundu. Sözcü Çelik, Stockholm'de Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı hedef alan terör örgütü PKK'nın alçak eylemine soruşturma başlatmayan İsveç makamlarına sert tepki göstererek, "Stockholm'de yapılanın ifade özgürlüğüyle alakası yok. Savcının açıklamaları kabul edilemez. İsveç terörle mücadele yasasını gözden geçirmeli" ifadelerini kullandı.
AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, partisinin MYK gündemine ilişkin açıklamalarda bulundu.
İsveç'teki terör yandaşlarının Cumhurbaşkanı Erdoğan'a ve Türkiye Cumhuriyeti'nin değerlerine dönük ortaya koydukları çirkin saldırıya kuvvetli şekilde tepki verildiğini dile getiren Çelik, şöyle konuştu:
Bu saldırının ifade hürriyetiyle hiçbir ilgisinin bulunmadığının altını çizen Çelik, bir başka ülkenin devlet başkanının öldürülmesini modelleyen, böylesine çirkin bir mesaj veren bir eylemin dünyanın hiçbir yerinde ifade hürriyeti olarak kabul edilemeyeceğini vurguladı.
"İsveç'teki savcının bu saldırının faillerinin cezalandırılmayacağını söylediğini" aktaran Çelik, şunları kaydetti:
Çelik, terörle mücadele konusunda işbirliğinin artması ve bu konuda ilkeli bir yaklaşımın sergilenmesi şartıyla, NATO'nun genişlemesini prensip olarak desteklediklerini de dile getirdi ve "İsveç'in yapması gereken, teröre karşı mükellefiyetlerini yerine getirmesi ve Türkiye'ye verdiği sözleri tutarak yoluna devam etmesidir." dedi.
"Bu model, bir politbüro modeli"
Muhalefetin siyaset üretme konusundaki yaklaşımını da değerlendiren Çelik, Türkiye'deki muhalefetin siyasetin her alanda parçalanması, dağılması, Türkiye'yi yönetme kabiliyetini kaybetmesi şeklinde bir gidişat içerisinde olduğunu söyledi.
Altılı masanın hazırladığı modelde siyasi parti genel başkanlarının cumhurbaşkanı yardımcısı olacağı ve cumhurbaşkanının, bu altı kişinin onayını almadan herhangi bir siyasi karar alamayacağını, herhangi bir şekilde atama yapamayacağını ve kendi başına bir karar alırsa mutabakatın bozulup ülkenin seçime gideceğinin yer aldığını aktaran Çelik, şu değerlendirmeyi yaptı:
"Bu şekildeki bir model, demokratik bir model değil, bu model bir politbüro modeli. Kendi cumhurbaşkanı adaylarını şimdiden etkisiz eleman olarak, kendilerinin kuracağı bir 'denetleme iktidarı'nın nesnesi olarak konumlandırdıklarını gösteriyor. Bu model, bu haliyle 'altılı eş başkanlık sistemi'dir. Cumhurbaşkanı da olduğunda 'yedili eş başkanlık sistemi' ya da masanın gizli ortağı varsa o da masada söz talep ettiğinde sekizli, dokuzlu eş başkanlık sistemi olur. Bunu eleştirdiğiniz zaman diyorlar ki bu aslında demokratik bir sistemdir, bu bütün meselelerin istişareyle yürüyeceği bir şeydir. Devlet hayatı içerisinde ortak karar almanın mekanizmaları belli. Bu yaklaşım, anayasal düzeninin dışında siyasi bir paralel yapı ortaya çıkarıp anayasal düzenin, bu siyasi paralel yapı tarafından o düzenin üstüne çıkarak denetlenmesi, kısıtlanması, çeşitli şekillerde ona bir sınır biçilmesi, ona bir yön verilmesi anlamına geliyor."
Muhafeletin iddiasının güçlendirilmiş parlamenter sistem olduğunu da anımsatan Çelik, buradan güçlendirilmiş bir parlamenter sistemin de çıkmadığını kaydetti.
Akdeniz'de mültecilere yönelik vahşi yaklaşımlar temelindeki uygulamalara yeni yılda da devam edildiğine dikkati çeken Çelik, Frontex ve Yunanistan Sahil Güvenliğinin işbirliğiyle ortaya koyulan zulümleri defalarca açıkladıklarını hatırlattı.
Çelik, Akdeniz'in, Yunan Sahil Güvenliği ve Frontex'in işbirliğiyle ölümden kaçan insanlara mezar haline getirildiğini bildirerek, şöyle konuştu:
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vatandaşlarla buluşma toplantıları kapsamında gelecek hafta Bursa'da program düzenleneceğini anlatan Çelik, partisinin kurulduğu günden beri Romanların sorunlarıyla da çok yakından ilgilendiğini kaydetti.
Erdoğan'ın 20 Ocak'ta İstanbul Haliç Kongre Merkezi'nde Romanlarla bir araya geleceğini bildiren Çelik, "Sosyal Politikalar Başkanlığımız daha önce bu çerçevede çalıştaylar düzenledi, yeni dönemde ne yapılabilir diye yeni politikalar geliştirildi. Bu vesileyle Cumhurbaşkanımızın yeni döneme dönük açıklamaları da olacak." diye konuştu.
"EYT'yle ilgili en geç mart ayı içerisinde sonuca tamamen ulaşılacak"
Çelik, emeklilikte yaşa takılanlar (EYT) düzenlemesinin ne zaman Meclise sunulacağı ve muhalefetin, "EYT'yi bilerek geciktiriyorlar, seçimi bekliyorlar." şeklindeki eleştirilerine yönelik soru üzerine, EYT'yle ilgili siyasi iradenin ortaya çıktığını ve kararın verildiğini belirtti.
Meclisin çalışma takvimi içerisinde en hızlı şekilde sonuç alınacağını ifade eden Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Bilgin'in, EYT'lilerin şubat ya da en geç martta aylıklarını almaya başlayacakları yönünde açıklaması bulunduğunu belirtti. Çalışmaların da bu yönde devam ettiğini bildiren Çelik, "Seçim bekleniyormuş ya da seçimden sonrasına kalacakmış gibi bir şey kesinlikle söz konusu değil, irade ortaya çıkmıştır. Bakanımız da gerekli açıklamayı yaptı. Bu çerçevede herkes müsterih olsun. Bu meseleden dolayı sıkıntı çeken vatandaşlarımızın sıkıntısı giderilmiştir. Şubat, en geç mart ayı içerisinde sonuca tamamen ulaşılmış olacaktır." diye konuştu.
"Seçim tarihini geriye çekme erken seçim anlamına gelmeyecek"
Çelik, seçim takvimini netleşince açıklayacaklarını ifade ederek, "Bir şifre verdim, 'Biraz geriye çekebiliriz ama bu çok geriye çekme, yani erken seçim anlamına gelmeyecek' dedim. Dolayısıyla şimdi birkaç tarih konuşuluyor zaten, kamuoyu da takip ediyor. Bu çerçevede seçim tarihini somutlaştırdığımız zaman sizinle paylaşırım ama dediğim gibi çok kısa bir süreli olarak bir güncelleme söz konusu olacak." dedi.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun TSK komuta kademesine yönelik sözlerini ve sosyal medya hesabındaki açıklamasını da değerlendiren Çelik, demokrasiye müdahale eden askeri bürokrasi ile demokrasiye ve anayasal düzene bağlı ordunun farklı şeyler olduğunu vurguladı.
Çelik, AK Parti'nin geçmişteki bütün eleştirilerinin demokrasiye ve siyasete müdahale edilmesiyle ilgili olduğunun altını çizerek, "Demokrasiye bağlı, anayasal düzen içerisinde hareket eden bir ordu, CHP yönetimini rahatsız ediyor. Bunun tam tersini arzu ediyorlar." diye konuştu.
Her şeyin siyasetin konusu olduğunu, bütün kurumların ve uygulamaların eleştirilebileceğini vurgulayan Çelik, "Yüce Meclis zaten tartışma yeridir ama çıkıp da Türk Silahlı Kuvvetlerinin komuta kademesine 'Orta Doğu'da bol apoletli generaller gibi' derseniz bu siyasi bir eleştiri değildir, bu hakarettir ve biz de bu hakareti size yaptırmayız." ifadesini kullandı.
TSK'nın vatan müdafaası ve terörle mücadele faaliyetlerini anımsatan Çelik, şunları kaydetti: