Türkiye'nin Rusya’dan S-400 alımına ilişkin sürecin sonu yaklaştıkça ABD’den gelen tepkilerin tonu ve büyüklüğü de değişmeye başladı. Son olarak aynı gün içerisinde ABD'nin Avrupa'daki en üst düzey komutanı Orgeneral Curtis Scaparrotti, ABD Dışişleri Bakanlığı sözcüsü ve ABD Kongresi'nden birkaç saat arayla gelen 'Türkiye, S-400 alırsa yaptırımlar gelir' tehdidi, önümüzdeki günlerin oldukça sıcak geçeceğinin habercisi olarak algılandı.
Emekli Tümamiral Ali Deniz Kutluk, ABD tarafından oldukça güçlü bir şekilde dillendirilen S-400 şantajının NATO kanadınca o denli tepkiyle karşılanmadığını belirterek, NATO içerisinde S-300, S-200 sahibi ülkeler olduğunu ve ABD’nin nedense bunlarla ilgili herhangi bir sorun yaşanmadığını anlattı.
ABD’nin NATO içerisinde güçlü olduğunu, bu kapsamda NATO Genel Sekreteri seçilmek isteyen kişinin ABD’nin desteğini alma niyetinin normal olduğunu kaydeden Kutluk, "İlk başlarda NATO’dan GenSek seviyesinde hiçbir tepki duymamıştık. Ama NATO Genel Sekreteri’nin de S-400 konusunda Türkiye’nin karşısında bir söylem geliştirmesi mümkün" dedi.
Türkiye’nin S-400 hamlesinin "Hava Savunmamın daha da güçlü olmasını istiyorum" anlamı taşıdığının altını çizen Kutluk, şöyle devam etti:
Hava savunma sahasını güçlendirmek isteyen Türkiye’nin bu alandaki başarılı ülkelerin sistemlerini satın almak üzere görüştüğünü hatırlatan Kutluk, "Tabi bazı şartlar sunuldu. Maliyet, zamanında teslim, teknoloji transferi ve sonrasında birlikte üretim gibi talepler karşı tarafa net şekilde iletildi. Bazıları bunları karşılamadı. Ruslar hem bu şartları kabul etti hem de sonradan öneride bulunan ABD’nin sistemine göre yaklaşık 1 milyar dolar daha az maliyetli görünen bir teklif sundular" ifadesini kullandı.
ABD'nin Türkiye'nin müttefik olmasına rağmen en zor dönemlerde yeterli desteği vermediğini, hatta Kıbrıs Barış Harekatı sırasında silah ambargosu dahi uyguladığını, yakın geçmişte de Türk askerinin başına çuval geçirmek gibi eylemlere giriştiğini hatırlatan Kutluk, sözlerini şöyle sürdürdü:
Kutluk, ABD’nin "F-35'lerle S-400'ler birlikte kullanılırsa uçağın sırları açığa çıkar" gibi gerçeklikten son derece uzak bir argümanla bu konuya yaklaştığını vurgulayarak, "Suriye'de S-400’ler var. İsrail’in F-35'leri bunların kapsama alanında uçunca sorun olmuyor mu? Kaldı ki Türkiye F-35 için bugüne kadar 1,4 Milyar dolar para ödemiş. Toplamda 11-15 Milyar dolarları bulacak bir ticari ilişki söz konusu. Öte yandan Türkiye F-35’lere parça da üretiyor ve üretim konsorsiyumunun bir ortağı. Yani F-35 Türkiye’nin kendisinin de son derece önemli çıkarlar sağladığı bir proje. Durum böyleyken Türkiye neden bu projeyi baltalasın, neden kendine zarar olacak adımlar atsın?" şeklinde konuştu.
Gelinen noktada ABD’nin 'hoparlör diplomasisi' yürüterek süreci medya üzerinden ilerlettiğine dikkati çeken Kutluk, şöyle devam etti:
Ama nedense en güçlü tepki şimdi çıkıyor. Artık durum öyle gözüküyor ki, arka planda Türkiye’den bir şey istiyorlar ve Türkiye bunu yapmayınca diğer kaldıraçlarıyla aleni tehdit ediyorlar. Bu kabul görebilir bir müttefiklik tavrı değil.
Türkiye, uygun bir dille süreci mümkün olduğunca tüm dünyaya diplomasi kanalıyla anlatmalı."
"ABD'nin ambargo ya da yaptırım kararına Türkiye’nin yanıtı ne olabilir?" sorusuna da yanıt veren Kutluk, şunları söyledi:
Kutluk son olarak, "S-400'de geri adım atılmaması lazım" dedikten sonra, "Dolar fiyatlanırmış başka şeylermiş bunlar için geri adım atılamaz. İngilizlerin bir sözü var; eğer bankaya 500 lira borcunuz varsa bu sizin sorununuz. Ancak borcunuz 500 bin liraysa bu artık bankanın sorunudur. Biz bugüne kadar yeterince düşündük. Türkiye, S-400 alırsa ne olur sorusunu onlar düşünsün" ifadesini kullandı.