Cumhurbaşkanı Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Kabine Toplantısı'nın ardından açıklama yapıyor. Erdoğan, 23 Nisan ile 26 Nisan arası dört günlük sokağa çıkma yasağı uygulanacağını açıkladı.
Dünyanın ve Türkiye'nin dikkatini salgınla mücadeleye vermesini fırsata çevirmek isteyen Suriye rejiminin İdlib'teki saldırganlığını artırdığını gördüklerini belirten Erdoğan, "Türkiye, Rusya ile vardığı 5 Mart mutabakatına bağlılığını korumakla birlikte rejimin saldırganlığına da geçit vermeyecektir. Ateşkesi ve mutabakatın diğer şartlarını ihlal eden rejim, böyle devam etmesi halinde çok ağır kayıplarla bunun bedelini ödeyecektir. Aynı şekilde İdlib'teki ateşkes iklimini bozmak için provakatif eylemler düzenleyen karanlık örgütlere de müsamaha göstermeyeceğiz." diye konuştu.
Türkiye'nin gücünü, uluslararası hukuktan ve kendi çıkarlarını koruma iradesinden alan kararlı duruşuyla Akdeniz'deki tüm oyunları da bozmayı sürdüreceğini ifade eden Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Libya ile imzaladığımız Akdeniz'deki Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılması Mutabakat Muhtırası'ndan kaynaklanan rahatsızlığın hala sürdüğü anlaşılıyor. Halbuki bu muhtıra Birleşmiş Milletler'e de bildirilmiş ve böylece süreç tamamlanmıştır. Sığınmacılara karşı insanlık dışı tavırlarını sürdüren ülkelerin, bu hukuksuz ve vicdansız eylemlerinden bir an önce vazgeçmelerini bekliyoruz. Meşru Libya hükümetinin sahada son dönemde elde ettiği kazanımlar ise bu ülkede darbeci Hafter'in gerçek yüzünün daha iyi görülmeye başlandığının işaretidir. Buradan uluslararası kamuoyunu bir kez daha darbeci Hafter'e karşı ülkenin meşru yönetimine destek vermeye davet ediyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer yandan bölücü örgütün Türkiye'nin salgın hastalıkla mücadele döneminde dahi eylem teşebbüslerine ara vermemesinin, terörizmin çirkin yüzünü bir kez daha ortaya koyduğunu vurgulayarak, "Sınırlarımız içinde ve dışında terör örgütüne nefes aldırmamakta, her fırsatta başını ezmekte kararlıyız. Bu doğrultuda yürüttüğümüz operasyonlarla son iki haftada toplam 38 teröristi etkisiz hale getirdik. Türkiye'nin iç ve dış güvenliği ile ilgili çalışmalarımızı, kesintisiz ve tavizsiz bir şekilde sürdürüyoruz." dedi.
Türkiye'nin koronavirüs salgınıyla mücadelesini 4 ana başlık etrafında geçirdiğini anlatan Erdoğan, bunlardan birincisinin insanlar arasındaki fiziki mesafeyi sağlamak olduğunu söyledi.
Okulların ve 212 bin işletmenin tatil edilmesinden, şehirler arası ulaşımın sınırlandırılmasına ve sokağa çıkma yasaklarına kadar bütün bu tedbirlerin, bu amaca yönelik olduğunu aktaran Erdoğan, "İkincisi sağlık sisteminin kesintisiz işlemesini temindir. Bu hususta da hasta yatağı, yoğun bakım yatağı, solunum cihazı gibi kritik konular başta olmak üzere her alanda çok iyi seviyedeyiz. Üçüncüsü gıda ve temizlik gibi temel hizmet alanlarında üretim, tedarik ve perakende zincirinin aksamamasıdır. İstisnai birtakım görüntüler dışında bu konuda da sıkıntımız bulunmuyor. Ülkemizin hiçbir yerinde herhangi bir ürünün eksikliği, yokluğu, yetersizliği söz konusu değildir. Dördüncüsü de kamu düzeninin bozulmamasıdır. Polisimiz, bekçimiz, jandarmamız tüm unsurlarıyla kamu düzeninin sağlanması yanında Vefa Sosyal Destek Gruplarına katkı vermek suretiyle fedakarca görevlerini yürütüyor." diye konuştu.
Salgının başladığı günden bu yana Türkiye'de kayda değer bir kamu düzeni sorunu yaşanmadığını dile getiren Erdoğan, salgının yayılmasını engellemek için halen 239 mahalle, köy veya belde düzeyinde yerleşim yerinin de karantina altında tutulduğunu bildirdi.
Erdoğan, koronavirüs salgınının önüne geçmek için alınan tedbirlerin meyvelerinin toplanmaya başladığını belirterek, "Test sayımızı günde 40 bin düzeyine çıkardık. Test-vaka oranımız azalıyor. İyileşen hasta sayımız katlanarak artıyor. Buna karşılık yoğun bakımda ve solunum cihazına bağlı olan hastalarımız ile vefat eden hasta sayımız aynı düzeyde devam ediyor. İnşallah yakında onların da azalışına şahit olacağız. Bu hususlarla ilgili gelişmeler Sağlık Bakanlığımız tarafından her akşam kamuoyuyla paylaşılıyor." diye konuştu.
Hastanelerde olağanüstü yoğunluk yaşanmadığını, sağlık personelinin canla başla görevlerini yürüttüğünü ifade eden Erdoğan, tüm sağlık personeline şükranlarını sundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ücretsiz maske dağıtımının PTT ve eczaneler üzerinden sürdüğünü hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Maskeden tuluma, ilaçtan solunum cihazına kadar hiçbir konuda eksiğimiz veya riskimiz bulunmuyor. Yoğun bakım solunum cihazlarının üretimi konusundaki çalışmalarımız başarıyla neticelendi. Kolları sıvadığımız tarihten 14 gün sonra bu cihazların üretimine başladık. Mayıs ayı sonuna kadar 5 bin cihazı üretmiş olacağız. Yoğun bakım solunum cihazlarının teknoloji girişimini Biosis'e, mühendisleriyle, teknisyenleriyle tüm çalışanlarıyla bu sürece katkı veren Baykar Makina ve Aselsan'a, seri üretimi yapan Arçelik'e şahsım, milletim adına teşekkür ediyorum. Bu başarı, her fırsatta altını çizdiğimiz milli teknoloji hamlesinin somut bir örneğidir. Bugün itibarıyla 100 tane solunum cihazını teslim aldık. Savunma sanayinde gerçekleştirdiğimiz büyük atılımı, tıbbi cihaz ve ilaç başta olmak üzere kritik tüm alanlarda sürdüreceğiz. Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumumuz da geliştirdiği mekanik solunum cihazıyla bu yarıştaki yerini almıştır. Milli Eğitim Bakanlığımız da prototip seviyesinde bir cihaz geliştirmeyi başardı. Bu gayretleri de takdirle karşılıyoruz. Elimizde epeyce stoku bulunan ve hastalığa erken müdahalede kullanılan kritik ilaçların üretimine yerli firmalarımız da başladı. Bu konudaki araştırma, geliştirme, ruhsatlandırma ve üretim süreçlerini yakından takip ediyoruz. Ülkemizin bu kritik döneminde yapılan her yerli ve milli katkıyı, klasik bürokratik anlayışın keyfine bırakılamayacak kadar önemli görüyoruz."
Koruyucu sağlık donanımlarının yerli üretimi konusunda da önemli mesafeler alındığını belirten Erdoğan, "Özellikle sağlık personeli açısından hayati olan N95 ve N99 maskelerinin nanofiber esaslı filtrelerini geliştirme süreci bitti, testlerine başlandı, en kısa sürede üretime geçiyoruz. Böylece artık bu filtreler konusunda da dışa bağımlılıktan kurtuluyoruz." dedi.
Erdoğan, Türkiye Bilimler Akademisinin de hazırladığı kapsamlı Kovid-19 raporuyla önemli bir referans kaynağı oluşturduğuna değinirken, Sağlık Bakanlığı Bilim Kurulunun edilen başarıları bilimsel makaleye dönüştürüp yayımlayarak, tüm dünyanın hizmetine sunmaya hazırlandığını kaydetti.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, hastane, yatak ve yoğun bakım yatağı konusundaki mevcut kapasitenin güçlendirildiğinin altını çizerek, şunları söyledi:
"Son gelişmeler üzerine ilk etabının açılışını öne alarak bugün gerçekleştirdiğimiz İstanbul Başakşehir Şehir Hastanesi, salgın hastalıkla mücadele için kullanılacaktır. Toplam yatak kapasitesi 2 bin 682 olan hastanemizin bugün ilk etabının açılışını yaptık. 885'i klinik yatağı, 150'si yoğun bakım yatağı olmak üzere 1035 yatakla hizmet verecek. Hastanemizin kalan kısmını da önümüzdeki ay hizmete açmayı planlıyoruz. Ayrıca Yeşilköy ve Sancaktepe'deki her biri 1005'er yataklı iki kalıcı hastanemizin inşaatı şu anda hızla sürüyor. İnşallah bunları da söz verdiğimiz gibi 45 günde tamamlayıp hizmete alacağız. Sağlık alanında yaptığımız bu yatırımların önemini ve büyüklüğünü bu salgın vesilesiyle hep birlikte bir kez daha gördük. Gelişmiş ülkelerin dahi çaresiz kaldığı bir dönemde Türkiye en küçük bir sıkıntıya, krize, kaosa meydan vermeden hamdolsun sağlık hizmetlerini kesintisiz sürdürmüştür."
"Salgının felaket düzeyine ulaşmasının önüne geçtik"
Hasta ve ölüm vakalarının çok olduğu ülkelerin en büyük sorununun, sağlık sisteminin yoğunluğu kaldıramadığı için çökmesi olduğunu anlatan Erdoğan, şöyle konuştu:
"Türkiye vaktinde aldığı tedbirler sayesinde bu tehlikenin önüne geçerek, tüm dünyada salgınla mücadelede en rahat sağlık hizmeti veren ülke durumuna gelmiştir. Milletimizin çok büyük bir bölümünün açıklanan tedbirlere uyması sayesinde salgının felaket düzeyine ulaşmasının önüne geçtik. Bu çerçevede şehirler arası ulaşım kısıtlamasının salgının yayılmasını engellemede önemli katkısını gördük. Büyükşehirlerimiz ile Zonguldak ilimizde uyguladığımız hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması da salgının kontrolünde büyük fayda sağladı. Bunun için hafta sonu sokağa çıkma kısıtlaması uygulamasını tarım, sağlık ve gıda hizmetleri ile temel üretim faaliyetlerini aksatmayacak şekilde bir süre daha devam ettireceğiz. Ayrıca 23-24-25-26 Nisan tarihleri arasında ise günlük hayata etkisini en az düzeyde tutacak şekilde yine 31 ilimizde sokağa çıkma sınırlandırması yapmayı özellikle planlıyoruz. 22 Nisan akşamı 00.00'dan itibaren, 23 Nisan zaten tatil, 24-25 ve 26 Nisan 00.00'a kadar bu devam edecek. 26 Nisan pazar 24.00 itibarıyla sokağa çıkma kısıtlaması sona erecek. Bununla ilgili ayrıntılar İçişleri Bakanlığımız tarafından kamuoyuyla paylaşılacaktır. Sokağa çıkma sınırlandırması günlerinde kesintisiz hizmet veren fırıncı, sucu, gazete bayileri, medya mensubu başta olmak üzere tüm çalışanlara ve kamu görevlilerine teşekkür ediyorum. Amacımız önlemleri en titiz şekilde uygulayarak, salgının seyrini ülkemizin Ramazan Bayramı sonrası normale dönüşüne imkan sağlayacak seviyeye indirmiş olmaktır. Bazı adımları bayram öncesi de atmaya başlayabiliriz. Tüm sektörlerin buna göre hazırlıklarını yapmalarında fayda görüyoruz."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, salgının üstesinden 83 milyon birlikte hareket ederek gelinebileceğini vurgularken, "Birliğimize, beraberliğimize, kardeşliğimize sarıldığımız ölçüde geleceğimize güvenle bakabiliriz. Türkiye'den başka ülkemiz, bu topraklardan başka vatanımız, bu milletten başka sinesine sığındığımız, sığınacağız ve hizmet edeceğimiz halk yoktur. İstikbalimize ve istiklalimize, terör örgütlerinin saldırılarına, darbe girişimlerine, vesayetin tuzaklarına, bütün bunlara karşı nasıl hep birlikte sarıldıysak, bugün de salgın hastalığa karşı aynı azimle sahip çıkacağız." ifadelerini kullandı.
Erdoğan, Cumhuriyeti Devleti'nin dünyanın neresinde olursa olsun her vatandaşının yanında olduğunu vurguladı.
Bu anlayışla salgın hastalık başladığında çeşitli sebeplerle yurt dışında olan vatandaşların, kurulan hava köprüleriyle Türkiye'ye getirildiğini anımsatan Erdoğan, "Ülkemize getirdiğimiz her vatandaşımızı sağlık taramasından geçirip, bu amaçla tahsis ettiğimiz yükseköğrenim yurtlarında 14 gün süreyle karantinada tuttuk. Cumhurbaşkanlığımızın koordinasyonunda Sağlık, İçişleri, Dışişleri, Gençlik ve Spor Bakanlıklarımızla THY'nin iş birliğiyle 39 bin vatandaşımızı ana vatanlarına kavuşturmuştuk. Hala 12 bini aşkın vatandaşımızın yurtlarımızdaki karantina süreci devam ediyor. Çeşitli ülkelerdeki 25 bin vatandaşımızı şu anda yine Türkiye'ye getiriyoruz. Amacımız ramazan ayı gelene kadar bu operasyonu tamamlamaktır. Yurtlarımızın bir kısmını evlerine gidemeyen sağlık personeli için bir kısmını da sosyal izolasyon ve gözlem merkezi olarak kullanılmak üzere Sağlık Bakanlığına tahsis ettik." değerlendirmelerinde bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, örgün ve yaygın eğitim kurumlarındaki faaliyetlere 16 Mart itibarıyla ara verildiğini belirterek, hemen ardından da Milli Eğitim-TRT iş birliğiyle 3 televizyon kanalı kurularak uzaktan eğitime geçildiğini hatırlattı.
Öğrencilerin uzaktan eğitimi için kurulan platformu benimsediklerini ve günlük olarak takibini yaptıklarının tespit edildiği bilgisini veren Erdoğan, şöyle devam etti:
"Ortaöğretim ve yükseköğretim sınavlarına hazırlanan 8. ve 12. sınıf öğrencilerimiz için de canlı ders uygulaması başlattık. Velilerimiz de uzaktan eğitim sürecine dahil edilerek gerekli bilgilendirme ve yönlendirme çalışmaları yapılmıştır. Liselere ve yükseköğrenime geçiş sınavının kapsamı öğrencilerimizi mağdur etmeyecek şekilde yeniden belirlenmiştir. Diğer sınavlarla ilgili düzenlemeler de süratle hayata geçirilmiştir."
Erdoğan, salgınla mücadeleye de katkıda bulunacak bir başka önemli çalışmanın da Meclis tarafından kabul edilen ve onayının ardından yürürlüğe giren infaz düzenlemesi olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Bu kanunla şu ana kadar bir kısmı izinli bir kısmı tahliye olmak üzere 90 bine yakın mahkum cezaevlerinden çıkmıştır. Veya devam eden işlemlerinin sonuçlanmasıyla çıkacaktır. Böylece hem cezaevlerimizi kapasite itibarıyla rahatlatmış hem de aşırı yoğunluk sebebiyle oluşabilecek salgın tehdidinin önüne geçmiş olduk. Adliyelerde aldığımız önlemlerle insan yoğunluğunu yüzde 95 oranı da azaltarak hukukçularımızı ve vatandaşlarımızı salgından koruduk."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, konuşmasının devamında gençlere çağrıda bulunarak, şu ifadeleri kullandı:
"Evde Kal Türkiye' sloganıyla gönüllü karantina uyguladığımız şu günlerde özellikle gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum. Dünyada yıldızı her geçen gün daha da parlayan yazılım sektörü sizleri bekliyor. Bunun için 3 yılda 1 milyon yazılımcı yetiştirmeyi hedefleyen bir program başlatıyoruz. Hazine ve Maliye Bakanlığımızın hazırladığı proje kapsamında eğitimler, özellikle de BTK Akademi Eğitim Portalı üzerinden gerçekleştirilecektir. Hala 13 başlıkta 47 bin dakikayı bulan 31 ayrı eğitim bu sitede hizmet veriyor. Yıl sonuna kadar eğitim sayısı 100'e çıkacaktır. Gençlerimizin tek yapması gereken sisteme girip öz geçmişlerini kaydettirmektir. Tamamlanan eğitimler ve başarı dereceleri sistemdeki öz geçmişlere otomatik olarak işlenecektir. Programı tamamlayanlar güvenliğinden veri analistliğine, siber güvenlikten yazılım geliştirmeye kadar 15 farklı alanda uzman olarak istihdam edilebilme imkanı kazanacaktır. Böylece gençlerimiz korona günlerini geleceklerine ışık tutacak bir fırsata çevirebilecektir. Bu programın ülkemizin yazılımcı ihtiyacının giderilmesine katkı sağlayacağına inanıyorum."
Tarım üretimini desteklemek amacıyla hazineye ait tarım arazilerini kiralayan çiftçilerin nisan, mayıs ve haziran ayı kira ödemelerinin 6 ay süreyle ertelendiği bilgisini veren Erdoğan, "Erzincan, Erzurum, Kars, Kayseri, Sivas, Bingöl, Muş başta olmak üzere çeşitli illerimizdeki 14 milyon metrekare Hazine arazisini de ilave olarak çiftçilerimizin kullanımına sunuyoruz." dedi.
Bünyelerinde tıp fakültesi bulunan 43 üniversiteye dikkati çeken Erdoğan, "Bu zorlu süreçte gösterdikleri çabalara yakinen şahit olduğumuz üniversite hastanelerimize hizmet kalitelerini yükseltebilmeleri için çeşitli unvanlarda 8 bin 635 sözleşmeli personel ve 5 bin 865 sürekli işçi kadrosu ihdas ediyoruz." diye konuştu.
Erdoğan, salgınla mücadele ederken hiçbir vatandaşın mağdur olmaması, özellikle istihdamın korunması için gayret gösterdiklerini dile getirerek, sanayicilerden esnafa kadar tüm kesimlerin vergi, sigorta, kredi taksiti gibi ödemelerinin ertelenmesinin sağladığını anlattı.
İlave destek paketleriyle işletmelerin ayakta kalmasını temin ettiklerine vurgu yapan Erdoğan, destekler hakkında şu bilgileri verdi:
"Sosyal koruma kalkanı adı altında hayata geçirdiğimiz programlarla salgının vatandaşlarımızın günlük hayatında yol açtığı sıkıntıları en aza indirmeye çalışıyoruz. Çalışma hayatımız için büyük önem taşıyan kısa çalışma ödeneğinin şartlarını kolaylaştırdık. Tüm sektörleri buna dahil ettik. Bugüne kadar 269 bin firmamız, 3 milyonu aşkın çalışanı için kısa çalışma ödeneğine başvurdu. Ücretsiz izne ayrılanlar için de ayrı bir destek programını hayata geçirdik. 9 Nisan itibarıyla sosyal yardımlarda acil durum kararı alarak muhtaçlık kriterleri yanında bu dönemde özel ihtiyaçları da kapsama aldık. Bu çerçevede ilk etapta herhangi bir geliri olmayan vatandaşlarımıza yönelik olarak önce 2 milyon 100 haneye nakit desteği verdik. İkinci etapta 2 milyon 300 bin haneye 1000'er lira nakit desteği vermeye başlıyoruz. Üçüncü etabı da yakında bu dönemde özel ihtiyacı olan hanelere yönelik olarak devreye alıyoruz. Buna ilişkin başvuruları almaya başlıyoruz. Her başvuruyu titizlikle değerlendireceğiz. Sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarımıza ramazan ayında ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere 500 milyon lirayı aşkın ilave kaynak sağladık. Ayrıca 81 vilayetimizin tamamında 2 milyon 234 bin ilköğretim ve ortaöğretim öğrencimize kızlar için 75 lira, erkekler için 50 lira olmak üzere şartlı eğitim yardımı yapıyoruz. Öksüz ve yetim 41 bin öğrencimize ise bu yardımı aylık 150 lira olarak veriyoruz."
Erdoğan, yaptığı açıklamada, başlattıkları "Biz Bize Yeteriz Türkiyem" kampanyasında toplanan tutarın 1 milyar 800 milyon liraya yaklaştığını söyledi.
Hayırseverleri bir kez daha sürmekte olan bu kampanyaya katılmaya davet ettiğini vurgulayan Erdoğan, "Gelin bu rakamı 2 milyar liranın üzerine çıkararak tarihi bir dayanışma örneği gösterelim. Bu vesileyle huzurevlerinde, çocuk evlerinde, engelli merkezlerinde ülke genelindeki bini aşkın vakıf şubesinde, İŞKUR'da, SGK'da mesai mefhumu gözetmeksizin vazife yapan Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı personeline teşekkür ediyorum." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye, devleti ve milleti ile el ele vererek salgın hastalıkla mücadele ederken CHP'nin başını çektiği bir kesimin yine bozgunculuk peşinde koştuğunu ifade ederek, şunları kaydetti:
"Bilindiği gibi salgınla mücadele, merkezi planlamayı ve güçlü bir koordinasyonu gerektiriyor. Başarılı bir netice alabilmek için uygulamanın her il, ilçe, mahalle düzeyinde bu anlayışla görülmesi şarttır. Peki CHP'li belediyeler ne yapıyor? Cumhurbaşkanlığını, Sağlık Bakanlığını, İçişleri Bakanlığını, diğer bakanlıkları, valiliği, kaymakamlıkları hiçe sayarak kendi başlarına yardım toplamaya, ekmek dağıtmaya, hastane kurmaya benzeri işler yapmaya kalkıyorlar. Asli işlerini yürütemeyen CHP'li belediyelerin ısrarla ve salgınla mücadele kurallarını hiçe sayarak giriştikleri bu tür faaliyetlerin amacı halka hizmet vermek değil. Şov yapmaktadır. "
Özellikle İstanbul, Adana ve Mersin belediyelerinin hafta sonu uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasındaki sergiledikleri tavrın başka hiçbir izahının olmadığına işaret eden Erdoğan, "Elbette kurallara uygun şekilde faaliyet yürüten CHP'li belediyeler de var. Mesela Mersin'de CHP'li Büyükşehir Belediyesi salgın kurallarını hiçe sayarak şov yaparken, aynı partinin Yenişehir ve Mezitli Belediyeleri ise valilikle iş birliği halinde faaliyet yürütmüştür. " dedi.
Erdoğan, bu tür teşebbüslerin geçmişte FETÖ ve PKK gibi örgütler tarafından da denendiğini dile getirerek, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Tabii buradaki amacın milletimizin takdirle takip ettiği sağlık, gıda, güvenlik, ekonomik destek, sosyal yardım hizmetlerini itibarsız hale getirmek olduğu açıktır. Salgın sebebiyle sağlık sisteminin çökmesini, kamu güvenliğinin zaafa uğramasını, halkın sokaklara dökülmesini bekleyenler, umdukları olmayınca gözlerini yapılan hizmetlere dikmişlerdir. Geçmişte Türkiye'nin terör örgütleri ile mücadelesini akamete uğratmak, sınırlarını koruma gayretini kırmak, ekonomisini yıkmak için uğraşmışlardı. Şimdi de maalesef salgın hastalıkla mücadele için alınan tedbirleri sabote etmeye çalışıyorlar. Ülkemizin İtalya, İspanya, Amerika gibi ciddi kayıplar veren yerler arasına girmesini bekliyorlardı. Baktılar öyle olmadı, umutlarını Uganda'ya bağlayacak kadar küçüldüler."
Bununla kalmayıp kendilerince hükümetle yarışa kalktıklarını anlatan Erdoğan, "Biz şehir hastanelerini anlatırken onlar fuar merkezlerini panellerle bölerek oralarda içindeki standları 'sahra hastanesi' diye yutturmaya kalktılar. Foyaları ortaya çıkınca da 'biz şehir hastanelerini hiç eleştirmedik' diyerek daha büyük bir yalana sarıldılar. Halbuki bugün Türkiye'yi salgınla mücadelede dünyada farklı bir yere taşıyan şehir hastanelerine yıllarca demediklerini bırakmışlardı." şeklinde konuştu.
Geliri olmayan vatandaşlara devletin yıllardır var olan sistemi sistemi üzerinde nakit yardımı yaptıklarını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:
"Biz bunu yaparken onlar hem hukuka hem inancımıza aykırı şekilde 'zekat toplama' peşine düştüler ve dediler ki; 'evet zekat toplama noktasında herhangi bir engel yok, devlet bu noktada zaten böyle bir engeli de koymaz.' Bu noktada müracaat edilecek tek yer vardır. Diyanet İşleri Başkanlığına sorarsanız, zekatı kimler toplar, kimler toplayamaz onlar size gerekli cevabı verir. Siz kendinize ait olmayan böyle bir alana veyahut böyle bir konuda konuşma hakkına sahip değilsiniz. Devlet kuralları uygulayarak yardımları tek hesapta toplayınca da 'paramıza el konuldu' yalanına sarıldılar. Devlet olarak biz kimsenin parasına el koymadık ve bu noktada da böyle bir yanlışın içerisine girmedik, girmeyiz. Biz insani hareketliliğimiz neyi gerektiriyorsa bugüne kadar onu yaptık ve bu kurallar çerçevesinde de ikna yöntemi ile bütün bu gayretlerimizi sürdürüyoruz."
"Onlar toplu taşıma seferlerini hesapsızca azaltarak halkımızı mağdur ettiler." diyen Erdoğan, "Belediyelerinin sorumluluğundaki faaliyetleri yönetemeyip her şeyi birbirine karıştıranlar, hükümetin aldığı tedbirleri sabote ederek beceriksizlikleri örtmeye kalktılar. Biz infaz düzenlemesi ile kalıcı bir sistem kurmak hem cezaevlerindeki yoğunluğu azaltmak için uğraşırken, onlar 'tecavüzcüler serbest kalacak' yalanıyla ortalığı bulandırdılar." diye konuştu.
Erdoğan, belediyelerin diğer sorumluluklarının yanı sıra sosyal yardım da yapabildiğini vurgulayarak, bunu, kanunların belirlediği sınırlar içerisinde, şehrin mülki amirinin bilgisi ve koordinasyonu dahilinde, kendi kaynaklarıyla yapabileceğini söyledi.
Belediyenin, bakanlığı, valiliği, kaymakamlığı ve diğer kamu birimlerini yok sayarak kendi başına iş yapmaya kalktığında karşısında hukuku ve devleti bulacağına dikkati çeken Erdoğan, "Sorun ekmek dağıtmak değil, bunu şehirdeki diğer faaliyetlerle uyumsuz, plansız, programsız izinsiz şekilde yapmaktır. Sorun, vatandaşımız için sağlık tesisi hazırlamak değil, olmayan bir şeyi varmış gibi anlatmaktır. Sorun herhangi bir konuda farklı düşünmek, konuşmak hareket etmek değil, yalan söylemektir, iftira atmaktır, gerçeği çarpıtmaktır. "
Erdoğan, Türkiye'nin sağlık alanında tarihi bir beka mücadelesi verdiği bir dönemde milleti böyle tatsız konularla meşgul etmiş olmaktan üzüntü duyduğunu belirterek, ancak karşıdaki kirli zihniyetin, kendisine cevap verilmedikçe azgınlaşarak yalanlarının çıtasını yükselttiğini kaydetti.
Türkiye'nin bu hastalıklı siyaset zihniyetinden kurtulmasını en az Kovid-19 virüsünden arınması kadar önemli gördüğünü dile getiren Erdoğan, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Geleceğin büyük ve güçlü Türkiye'sinde her şey gibi muhalefet anlayışının da özlediğimiz seviyeye çıkacağını ümit ediyoruz. Bu duygularla milletinin her bir derdine çare olacak bir adımı atmanın inşallah beklentisindeyiz ve milletimin her bir ferdine sabrı, anlayışı, dirayeti ve fedakarlığı için en kalbi şükranlarımı sunuyorum. Sağlık çalışanlarımızın ve güvenlik görevlilerinin yanı sıra tarım, gıda, temizlik başta olmak üzere üretim ve dağıtım sektörlerinde faaliyet gösteren herkese teşekkür ediyorum. "