Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, "4. Sanayi Devrimi, gümbür gümbür gelen bir devrimdir. Doların 4.0 olduğu günleri geride bırakmanın bir tane yolu var; Sanayi 4.0'ı yakalamak." dedi.
Dijital dönüşümün yazılı ve görsel basın aracılığıyla insanların sürekli gündemlerinde olduğunu anlatan Bilecik, "Ülkelerin en önemli büyüme stratejilerinden biri olan Sanayi 4.0, dünyanın ekonomik merkezlerinde gündemin hep üst sıralarına net bir şekilde oturdu. Yeni yıla girerken de, teknolojinin üretim süreçlerinin her aşamasında kullanıldığı yeni bir sistemin sanki kalp atışlarını duyuyoruz. Birinci, ikinci, üçüncü sanayi devriminde maalesef dünyanın bir miktar gerisinde kaldık. Bunun sıkıntılarını yaşadık. İnanıyorum ki; bu defa 'Geç kaldık' demeyeceğiz. Bir an evvel adapte olmamız gereken 4. Sanayi Devrimi, 'dört dörtlük' bir devrimdir." diye konuştu.
Bilecik, Türkiye'de dijitalleşme konusunda farkındalıkla ilgili problemin azaldığını, bunun Türkiye adına son derece umut verici olduğunu belirterek, 4. Sanayi Devrimi konusunu, Türkiye gündeminin öncelikleri arasında gördüklerini her vesileyle vurguladıklarını aktardı.
Türkiye’nin yeni hikayesinin bu süreçten geçtiğine dikkati çeken Bilecik, "Ekonomi anlamında yeni bir hikayeye ihtiyacımız var. Yapılan çalışmaların çoğunun Sanayi 4.0'ın içinden geçecek öyküyle yeşereceği konusunda inancımız tam." dedi.
Erol Bilecik, TÜSİAD faaliyetleriyle, Türkiye'nin sanayide dönüşüm süreçlerine artı değer katmayı hedeflediklerini belirterek, daha önce sanayinin dijital dönüşümünün, ekonomi için potansiyelini ve fırsatlarını ortaya koyan çalışmalar yaptıklarını, bugün ise “Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği" raporunu paylaşacaklarını söyledi.
Dijital dönüşümü gerçekleştirmenin önemi vurgulayan Bilecik, "Sanayide dijital dönüşümü gerçekleştirmenin yarısı, teknolojileri üretim hatlarına ve değer zincirinin bütününe entegre etmekle ilgilidir. Diğer yarısı ise, bunu mümkün kılacak stratejileri ve politikaları hayata geçirebilmektir. Bir tanesi üretim, bir tanesi de ilgili politikaların hayata geçirilmesidir. Bu sürecin başarısının sürdürülebilirliği ise ancak ve ancak teknolojiyi ülkemizde geliştirmekle mümkündür. Bu da işin olmazsa olmaz çıktısı. Türkiye'nin bilgi ve teknoloji üretmeden gelişmesi de, kalkınması da mümkün değildir. Türkiye, küresel bir güç olmak istiyorsa, bir an evvel kendi teknolojisi ile üretim yapmaya başlamak zorundadır." ifadelerini kullandı.
"Aynı şekilde, hangi teknolojilerde rekabet gücümüzün yüksek olduğunun analiz edilmesi de son derece önemli. Zira bu analizler, ülkemizde teknolojilerin yalnız uygulanmasına değil, geliştirilmesine de ışık tutacaktır. Bu süreç, teknolojide aynı zamanda dışa bağımlılığımızı önemli ölçüde azaltacak. Küresel rekabete, teknolojimizin yarattığı güçlü katma değerle katılmamızı sağlayacak."
TÜSİAD Başkanı Bilecik, birkaç yıl önce hayal bile edilemeyen teknolojilerin, bugün hayatın vazgeçilmezleri arasında yer aldığını belirterek, geçen yıl robotları konuşurken bu yıl robotların hukukunun konuşulduğunu anımsattı.
Digital dönüşüm için tedbirlerin dünün gerçeklerine göre alınamayacağını vurgulayan Bilecik, geleceği iyi planlamak için, yarının fırsat ve tehditlerine uygun olacak şekilde, bugün kararlar alınması gerektiğini söyledi.
11. Kalkınma Planı'nın hazırlıklarının devam ettiğini hatırlatan Bilecik, Türkiye'yi 2023’e taşıyacak Kalkınma Planı’nın temel ekseninin dijitalleşme olduğunu bildirdi.
Bilecik, sanayinin dijital dönüşümünün tek bir şirketin veya bir sektörün, tek bir teknolojiyle başarabileceği bir süreç olmadığını vurgulayarak, 4. Sanayi Devrimi'nin değer zincirinin tüm halkalarının rol aldığı, kararlılık isteyen bir ekip işi olduğunu anlattı.
"Etkili iş birliklerini destekleyen mekanizmaların hayata geçirilmesi gerekir. Geçirdiğimiz takdirde, ana sanayinin tedarik sanayisinin gelişimini ivmelediği bir süreç yaşanacak. Sektörel derneklerin iş dünyasını ateşlediği; kamu, özel sektör ve akademinin el ele koştuğu sürdürülebilir bir ekosistemi hep birlikte yaratmamız mümkün olacak."
Erol Bilecik, dijital dönüşüm yolculuğunda riske düşmemek için önce yetkinlikleri geliştirmek ve rekabet öncesi iş birliğinde kararlılıkla adım atmak gerektiğini vurguladı.
Dijitalleşmede en önemli unsurlardan birinin de insan faktörü olduğunun altını çizen Bilecik, "İnsan, dijital dünyanın en asli unsurudur. Dijital Dönüşüm’ü bir fırsata çevirebilmek için eğitim ve istihdam alanında uzun dönemli stratejilere ihtiyacımız var. Bunları hayata geçirmek ise yine kamu ve özel sektörün iş birliğiyle çalışmaları gerekiyor." değerlendirmesinde bulundu.
Sanayide dijital dönüşüm yarışında Türkiye’nin önünde koşan birçok ülke olduğunu belirten Bilecik, bu ülkeleri dikkatle izlemek, onların hatalarından ders çıkarmak gerektiğini söyledi.
"Bu raporumuz da bu inşa sürecine çok önemli katkıda bulunacağına inanıyorum. Türkiye’nin Sanayide Dijital Dönüşüm Yetkinliği raporunu muazzam bir Türkiye projesinin temeli gibi görüyorum. Bu temelin harcını her birlikte oluşturduk. Bundan sonraki süreçte de ekosistemdeki tüm paydaşların desteğiyle yapacağımız her çalışma, bu projeyi daha da fazla güçlendirecek.
4. Sanayi Devrimi, gümbür gümbür gelen bir devrimdir. Doların 4.0 olduğu günleri geride bırakmanın bir tane yolu var; Sanayi 4.0'ı yakalamak. Ya dolar 4.0'ı fazlasıyla konuşacağız ya da Sanayi 4.0'ı yakalayıp doların ve faizin ateşini konuşmaktan daha keyifli bir süreç yaşayacağımıza inanıyorum."