Zeschky, Türkiye Rüzgar Enerjisi Birliği (TÜREB) ve Avrupa Rüzgar Enerjisi Birliği (Wind Europe) tarafından Avrupa Parlamentosu'nda düzenlenen Rüzgar Enerjisi Tedarik Zinciri Zorlukları Çözümleri ve Avrupa Birliği (AB) Bölgesi İçin Alternatifler başlıklı toplantının ardından, soruları yanıtladı.
Türkiye'nin Avrupa’ya yakın konumunu vurgulayarak rüzgar enerjisi ekipman tedariki açısından oldukça cazip bir ortak olduğunu söyleyen Zeschky, pazarın işçilik ve uygun maliyet seviyeleri sunabildiğini kaydetti.
Zeschky, Enercon'un EP3 model rüzgar türbininin kanat, jeneratör ve kulelerini hali hazırda Türkiye'de ürettiklerini ifade ederek, şöyle konuştu:
Bu alanda Türkiye ve Avrupa'nın çok yakın çalışabileceğini aktaran Zeschky, rüzgar enerjisi sektörünün fırsatlar sunduğu kadar son dönemde zorluklarla karşılaştığını da anlattı.
Zeschky, Kovid-19 ve Ukrayna savaşının etkisiyle rüzgar enerjisi ekipman maliyetlerinin yüzde 20 artış gösterdiğini belirterek, bu artışın özellikle çelik, bakır ve alüminyum gibi ham maddelerin fiyatındaki artıştan kaynaklandığını dile getirdi.
Söz konusu emtia fiyatlarında büyük bir gerileme beklemediğini ifade eden Zeschky, bu nedenle rüzgar enerjisi ekipman maliyetlerinin de aynı seviyede kalmasını beklediğini söyledi.
Son dönemde hızla artan faiz oranlarının projelerin finansmanı açısından zorluk oluşturduğunu kaydeden Zeschky, "Faiz oranları, proje finansmanı için önemli bir faktör. Bu nedenle, mevcut finansmanı ve fonları makul bir maliyetle güvence altına almak, rüzgar endüstrisi ve aynı zamanda tedarik zinciri açısından yardımcı olacak faktörlerden biri." dedi.
Jürgen Zeschky, tedarik zincirlerinde Kovid-19 ile başlayan aksamaların büyük ölçüde aşıldığını ancak Avrupa dahil ülkelerin tedarik zincirinin arz güvenliğini sağlamak açısından büyük ölçüde Çin'e bağımlı olduğuna işaret etti.
Tedarik zincirinin kesinlikle çeşitlendirilmesi gerektiğinin altını çizen Zeschky, "Avrupa'nın Rusya ile gaz tedarikine yönelik deneyimi Avrupa'da gerçekten bir uyandırma alarmı oldu. Buna rüzgar enerjisi sektörü açısından baktığımızda, sektör için bağımsız ve güvenli bir enerji tedariki istiyorsak, aynı zamanda bu alanda hizmet verebilecek insanlara, yani Avrupalı orijinal ekipman üreticilerine (OEM) ihtiyacımız var. Bir rüzgar türbini OEM'i perspektifinden konuşursam, istediğimiz şey aslında eşit şartlar. ABD ve Çin'de rüzgar türbinlerine büyük oranda sübvansiyon sağlandığını görüyoruz. Avrupa, rüzgar endüstrisi için bağımsız bir tedarik zinciri oluşturmak istiyorsa, burada şartlar eşit olmalı." değerlendirmesini yaptı.
Enercon Orta Asya, Orta Doğu ve Afrika Bölgesi Üst Yöneticisi (CEO) Arif Günyar da şirketin 20 yıldan fazladır Türkiye'de rüzgar enerjisi endüstrisinin öncüsü olarak ekipman üretimi ve tedarikine yönelik faaliyet gösterdiğini kaydetti.
Enercon'un Türkiye'de kurulu rüzgar enerjisi gücünün 2,6 gigavat seviyesinde olduğunu ifade eden Günyar, aynı zamanda proje yönetimi, bakım, hizmet ve diğer ilgili mühendislik alanlarında da operasyonlarının sürdüğünü sözlerine ekledi.