Türkiye’nin kendi otomobil markalarını üreten ülkelerin gerisinde kalmasına rağmen dünyanın ‘elektrikli araca geçiş’ sürecinde ‘yerli ve milli otomobil’ hedefiyle yola çıkması otomotiv sektörüne yeni bir soluk getirdi.
Derneğin Genel Koordinatörü Haluk Sayar’a göre bu değişimin küresel bir dönüşüm dönemine denk gelmesi Türkiye için ‘boşa geçen yılların telafisi’ anlamına gelebilir.
Bir zamanlar sadece bilim kurgu filmlerinde olan, ardından uzun yıllar konsept tasarımlarda o dönem için ‘hayal’ olarak kabul edilen elektrikli otomobiller günümüzde her geçen gün pazar payını artıyor. Türkiye gibi hem Avrupa’nın hem de Asya’nın en önemli ‘müşterilerinden’ biri olan ülkemizde de son dönemlerde atılan adımlar elektrikli otomobil piyasasını hareketlendirdi.
AVERE Elektro Mobilite Derneğinin Genel Koordinatörü Haluk Sayar, doğru adımların atılması halinde Türkiye’nin otomotivde müşteri konumundan çıkarak, dünya çapında önemli bir üretici ülke konumuna ulaşabileceğine ve bu amaca ulaşabilmeye destek olmak üzere Avrupa’nın 16.ülkesi olarak resmen faaliyete geçtiklerini açıkladı.
Doğru zamanda doğru adımların atılması durumunda “Bunca yıldır boşa giden zamana karşı otomotivde ilk kez avantajlı konuma geçebiliriz” ifadesini kullanan Sayar, Türkiye’nin ‘elektrikli yerli araç’ üretme iştahı ve hedefinin son derece yerinde ve önemli olduğunu vurguladı.
Bu adımı sadece elektrikli otomobil üzerinden değerlendirmenin doğru olmayacağının altını çizen Sayar, şöyle devam etti:
“Türkiye’de elektrik tüketimi yıllık ortalama yüzde 6,7 artış gösterirken, elektrikli araçların yaygınlaşmasıyla birlikte bu oranın yıllık yüzde 17’lere çıkacağı öngörülüyor. Dolayısıyla böyle bir adım ülkemizin enerji sektörünü de çok yakından ilgilendiriyor.
Bunun yanında enerji depolama sistemleri ve şarj ekipman üreticileri de işin içine giriyor ve sadece elektrikli araç olarak çıktığınız yol bir ülkenin enerji planlamasını, dolayısıyla ekonomisini doğrudan etkileyen bir hal alıyor.”