Türksat AŞ Genel Müdürü Cenk Şen Türkiye'nin 5'inci nesil uyduları Türksat 5A ve Türksat 5B'ye ilişkin bilgi verdi. Uzay yarışının devam ettiğini belirten Şen, Türksat 5A'nın fırlatılmasının, Türkiye'nin bu yarışta yer aldığının somut örneği olduğunu söyledi.
Şen, Türksat AŞ'nin görevlerinden birinin hem bilişim ve iletişim altyapısını gerçekleştirmek hem de uydu pazarında bölgesinin lider haline gelmek olduğuna işaret ederek, şöyle konuştu:
"Bunları yerine getirmek için özellikle kapasitelerimizi artırıyoruz. Bu işin iki boyutu var, birincisi ulusal egemenlik haklarımızın korunması ve kazanılması, ikincisi de bununla ticari değer oluşturmak. Bu kapsamda yeni uydularımızı özellikle Türksat 5A ve 5B'yi yeni kapsama alanlarında kullanmak üzere tasarlıyoruz. Mühendislik süreçlerini tamamlayarak, uzaya gönderiyoruz."
Türkiye'nin şu anda 42 ve 50 derecelerde uydularının bulunduğunu ifade eden Şen, Türksat 5A'nın ise 31 derecede hizmet vereceğini ve söz konusu yörüngedeki tüm yörünge haklarının korunmasını sağlayacağını dile getirdi.
Şen, Türksat 5B'nin de önemli bir görevi olduğunu, şu anda hizmet veren Türksat 3A ve 4A gibi yayıncılığın yükünü taşıyan iki uyduya hem yedeklilik sağlayacağını hem de özellikle büyük bir internet kapasitesiyle Türkiye'nin karasal altyapıyla erişilemeyen yerlere ulaşacağını anlattı.
Şen, Türksat 5A'nın şu anda hizmet veren haberleşme uydularını destekleyecek şekilde hizmet sunacağını, Türkiye'nin yanı sıra batısındaki ve doğusundaki ülkeler ile MENA Bölgesi denilen Orta Doğu ve Kuzey Afrika'yı kapsayacağını kaydetti.
Şen, Türksat 5B'nin sağlayacağı katkıya ilişkin şu bilgiyi verdi:
"Türksat 5B'nin 53 Gbps gibi yüksek veri iletim kapasitesi sayesinde Türkiye, MENA Bölgesi gibi Orta Doğu, Kuzey Doğu Afrika, Nijerya, Güney Afrika, Akdeniz’in büyük bir bölümü ile Ege Denizi'ni kapsayan geniş bir coğrafyada ülkelerin veri haberleşme altyapısını oluşturacak. Türksat 5B'nin kapsama alanlarını planlarken hem Türkiye'nin ulusal egemenlik haklarını korumak hem de ulusal egemenlik haklarıyla değer yaratmak amacını güttük. Söz konusu uyduyu şirketin sürdürülebilirliği açısından hem de bundan sonraki yatırımlara kaynak yaratması açısından pazarın yöneldiği hususları da içerek şekilde kapsama alanlarını belirledik."
Şen, uydunun kapasite olarak diğerleriyle karşılaştırıldığında, teknolojinin belli dengeleri içinde çalıştığına işaret ederek, "Uydunun üst sınır ağırlığı var. O ağırlığını nasıl kullanacağınız sizin elinizde. Eğer uydunun ömrünü uzatmak istiyorsanız, yeni teknolojiler buluyorsunuz ki elektrik itkinin bize getirdiği teknoloji, uydunun yükünü hafifletiyor. Uydunun bu hafifliğinden ortaya çıkan fırsatı da siz daha fazla frekans bandı ve daha fazla uydu kapasitesi ortaya koyarak değerlendiriyorsunuz. Bu da şu demek, haberleşme altyapısına daha fazla katkı sağlıyorsunuz." değerlendirmesinde bulundu.
Uydu teknolojilerinde tek hakkın olduğunu ve cihaz uzaya gönderildikten sonra geri alınma imkanının bulunmadığını vurgulayan Şen, sebepli veya sebepsiz hatanın telafi edilemediğini söyledi.
Şen, ciddi ekonomik maliyeti olan bu sistem dolayısıyla uyduların, üretim aşamasından yörüngeye gittikten sonraki 1 yıla kadar olan sürecin üretici şirket tarafından sigortalandığını ve Türksat 5A ve 5B’nin de aynı şekilde Airbus tarafından sigortasının yapıldığını ifade ederek, şöyle konuştu:
"Uyduların diğer süreçlerinde, ömrü boyunca çeşitli sebeplerden görevi yerine getirmemesinden kaynaklanan maddi zararları karşılamak için de mevcut uydularımızı sigortalıyoruz. Şu anda uzayda 'depris' denilen sebebi belli olmayan parçacıkların uydulara zarar verme ihtimali her geçen gün artıyor. Bu da bizim uyduların sigortalanması noktasında önem kazanıyor. Çünkü devletin kaynağını kullanıyoruz, o kaynağı riske atmamak gerekiyor.
Farklı boyutlarda ve şekillerde yapılan uydunun, fırlatma esnasında ve sonrasında herhangi bir hasar oluşmadan görevini yerine getirmesi için hassas test süreçlerinin olduğunu belirten Şen, birçok bağımsız değişkene bağlı olarak fırlatma tarihinin belirlendiğini dile getirdi.
Şen, Türksat 5B uydusunun ise 2021'in ikinci çeyreğinde fırlatılmasının planlandığını aktararak, teknolojik ve teknik süreçlerin sözlerle şekillendirilmesinin mümkün olmaması nedeniyle tampon zaman aralığının bırakılması gerektiğini söyledi.
Cenk Şen, burada önemli olan konunun hak kaybına uğramadan, milli egemenlik alanlarını belirleyen frekans aralıklarına ve yörüngelere zamanında uyduları götürmek olduğunu bildirdi.
Teknolojinin değişmesine bağlı olarak her şeyin değiştiğine işaret eden Şen, teknoloji yarışında yer alması gereken Türkiye'nin, özellikle uzay teknolojileri konusunda ciddi gayret gösterdiğini ifade etti.
Şen, söz konusu çabalar doğrultusunda Türksat 6A ile ilgili çalışmaların başlatıldığını anımsatarak, bu uydunun TÜBİTAK Uzay'ın proje koordinatörlüğünde Türk şirketleri tarafından yapıldığı bilgisini verdi.
Türksat 6A'nın 42 derecede hizmet vereceğini aktaran Şen, uydunun içinde bulunan birçok parçanın Türk mühendisler tarafından tasarlandığını, ana gövdesini oluşturan modelle ilgili test çalışmalarının başladığını vurguladı.
Şen, ileride beklenmedik durumlarla karşılaşmamak için çok ciddi test metodolojilerinin takip edildiğini, bunların hiçbir basamak atlanmadan çok ciddi şekilde hem dokümante edildiğini hem de tekrarlandığını anlattı.
Türksat AŞ olarak kendilerine tevdi edilen ulusal egemenlik haklarının korunmasına yönelik görevi, ciddi bir şekilde yerine getirmeye çalıştıklarını vurgulayan Şen, şunları kaydetti:
"Bunları yerine getirirken attığımız her adımın, aslında Türkiye'nin geleceğine yönelik olarak önem taşıdığının farkındayız. Bu ciddiyetle ve hassasiyetle davranıyoruz. Türksat 5A ve 5B'nin üretiminde bizi markadaşlarımız bizzat takip ettiler. Bununla beraber genç mühendislerimize de uydunun teorik ve pratik anlamda üretimine ilişkin eğitim aldırdık. Bu arkadaşlarımız, önümüzdeki yıllarda sektöre yönelik ihtiyaç duyulan insan kaynağı ihtiyacının karşılanmasında önemli bir görev üstlenecekler."