Mütefekkir ve şair Sezai Karakoç, 87 yaşında, 1933 doğumlu. Sadece şiirleriyle değil, edebiyatın çeşitli türlerinde yazdıklarıyla yaşayan en önemli edebiyat ve sanat adamımız. Onun edebiyata, bize kattığı en mühim şey, Müslümanca bir bakış açısı, Müslümanca bir üsluptur.
Kültür ve edebiyatta, dergiler hayatî bir öneme sahiptir. Yazarların, sanatçıların eserleri, önce dergilerde görünür, sonra da kitaplaşır. Düşünce, üslup, tavır, bakış ve akımlar, evvela dergilerde kendilerine yer bulur. Sonra bunlar tartışılır, belli bir olgunluğa, belli bir seviyeye geldikten sonra yine kitap halinde, daha derli toplu bir şekilde ilgililerine sunulur.
Dergicilikte özel sayıların ayrı bir yeri vardır. Malum olduğu üzere bir dergide, derginin bir sayısında birçok türde, çeşitli konular ele alınabilir. Bazen derginin yöneticileri, kimi konu veya kişileri gündeme getirmek, gündemde tutmak için, değişik tür ve üsluplarda birçok yazarın katkı verdiği özel sayılar çıkarırlar. Bunlar, nicelik olarak da nitelik olarak da dergiye ayrı bir değer katar, derginin tarihinde de önemli bir yer tutar.
Bendeniz bir derginin özel sayısıyla ilk, yanlış hatırlamıyorsam, hicrî 1400 yılı vesileyle çıkarılan Hicret ile tanışmıştım. Ardından Mavera’nın Hikâye Özel Sayısı (sayı: 46, Eylül 1980) gelir. Daha sonra bunu, kişi bazında, Necip Fazıl’ın vefatının hemen ertesinde Türk Edebiyatı dergisi (sayı: 117, Temmuz 1983) ile Mavera dergisinin (sayı: 80-82, Temmuz-Eylül 1983) aynı aylara denk gelen merhum şair hakkındaki özel sayıları takip eder. Her iki derginin kapağında birer Necip Fazıl fotoğrafı vardı; Türk Edebiyatı’nda üstadın son zamanlarında çekilmiş sakallı bir fotoğrafı, Mavera’da ise orta yaşlara ait bir fotoğrafı. Hatta Türk Edebiyatı, kapak fotoğrafını ayrı basım olarak poster şeklinde de vermişti. Bu fotoğraf bende derin bir iz bırakmıştır. Aylık Dergi’nin çıkardığı Şiir Özel Sayısı-1 (Nisan/Mayıs/Haziran 1982, sayı: 41/42/43) ve Şiir Özel Sayısı-2 (Temmuz/Ağustos/Eylül 1982, sayı: 44/45/46) özel sayılarını da anayım.
Sözü, Yedi İklim dergisinin Kasım 2020 (368) sayısını, Üstad Sezai Karakoç’a Armağan başlığı ile çıkardığı Sezai Karakoç özel sayısına getirmek istiyorum. Mütefekkir ve şair Sezai Karakoç, 87 yaşında, 1933 doğumlu. Sadece şiirleriyle değil, edebiyatın çeşitli türlerinde yazdıklarıyla yaşayan en önemli edebiyat ve sanat adamımız. Onun edebiyata, bize kattığı en mühim şey, Müslümanca bir bakış açısı, Müslümanca bir üsluptur. Bu görüşümü, Rasim Özdenören’in şu hatırasıyla desteklemek isterim. Merhum Asım Gültekin’in kendisiyle yaptığı söyleşide Rasim Bey şöyle anlatıyor (Kitap Postası, sayı: 13, Nisan 2006, syf. 46): “Sezai Karakoç kendisiyle tanıştığımız ilk gün, bir dergi çıkarmaktan bahsetti ve keşke bir dergimiz olsa da bu konuştuklarımızı orada yazsak, dedi. Ben de dedim ki Türk Sanatı dergisinin çıkarılmasını bize teklif etmişlerdi, isterseniz o dergiyi çıkartabiliriz. Ama dedi, biz Müslüman’ız. İşte bu cümle benim bütün hayatımın, o zaman 22 yaşındayım, o güne kadar benim kafamda kategorik olarak öbeklenmiş olan bütün fikirlerin bir anda yerli yerine oturmasını sağladı.”
Sezai Karakoç hakkında ilk özel sayı değil bu, hatta Yedi İklim’in ilk Sezai Karakoç sayısı da değil. Dergi daha önce iki özel sayı çıkarmış; ilki Kasım Aralık 1993’te birleşik sayı (44-45) olarak Üstad Sezai Karakoç’a başlığıyla, ikincisi ise Eylül 2000’de Sezai Karakoç’un Şiiri Özel Sayısı (sayı: 126). Yedi İklim’in Sezai Karakoç hakkında üç sayı çıkarmasının nedenini, bu yeni sayıdan öğreniyoruz, şöyle deniyor “Sezai Karakoç’la Sınanmak” başlıklı Yedi İklim imzalı yazıda: “Yedi İklim kuruluşundan bu yana Sezai Karakoç düşüncesi ve eylemini anlama gayretindedir. 33 yıllık yayın hayatında dergide, Sezai Karakoç’a ilişkin çok sayıda deneme, makale ve inceleme yer aldı.”
Özel sayıya geçmeden evvel Sezai Karakoç hakkında hazırlanan diğer özel sayıları hatırlayalım. Yazar hakkında ikinci özel sayı Kitap Dergisi tarafından çıkarılmıştır (sayı: 93- Aralık 1998): “Kendisi olabilen ve kendisi kalabilen bir düşünür şair: Sezai Karakoç”. Bir diğer dergi ise, Hece’dir. Bir Uygarlık Tasarımı Olarak Diriliş başlığını taşıyan sayı (73), Ocak 2003 tarihlidir. Oldukça kapsamlı olan dergi, ikinci baskıda başlığını Bir Uygarlık Tasarımı Olarak Diriliş Dergisi ve Sezai Karakoç, üçüncü baskıda (Şubat 2018) ise Sezai Karakoç ve Bir Uygarlık Tasarımı Olarak Diriliş Dergisi şeklinde değiştirmiştir. İlk baskıda 537 sayfa olan özel sayı, her baskıda genişlemiş, son baskıda 704 sayfa olmuştur. Türk Dili dergisinin üstadın doğumunun 80. yılı münasebetiyle hazırladığı Sezai Karakoç’un Şiiri adlı 222 sayfa hacmindeki özel sayı, gayet niteliklidir. Bu özel sayının da 2018 senesinde ikinci baskısı yapılmıştır. Yakın bir tarihte (sayı: 102, Haziran 2017) Dil ve Edebiyat dergisi de Sezai Karakoç özel sayısı hazırlamıştır. İki dergi de Sezai Karakoç dosyası yapmışlardır. Bunların ilki, üç aylık bir şiir dergisi olan Ludingirra’dır (sayı: 9, Bahar 1999). Diğeri ise, “Doğu’nun Yedinci Oğlu Sezai Karakoç” başlıklı dosya ile Türk Edebiyatı’dır (sayı: 347, Eylül 2002).
Şimdi Yedi İklim’in son özel sayısına gelebiliriz. Derginin kapağını hattat Mustafa Cemil Efe’nin muhteşem bir Üstad Sezai Karakoç levhası süslüyor. Sarı zemin üzerine yerleştirilen çalışmada ilk kelime Üstad kırmızı (rik’a), Sezai Karakoç ise siyah renkle (celi sülüs) yazılmış. Bu hat, diriliş düşüncesinin ana eksenini oluşturan medeniyetimizin derin köklerini yansıtıyor. Hat, medeniyetimizin en çok tezahür ettiği sanattır. Bence oldukça isabetli bir seçim olmuş. 66 eserin yer aldığı sayıda bir hüsn-i hat, iki çizgi ve üç şiirin dışındakiler, inceleme, araştırma yazıları. Ali Haydar Haksal, Ahmet Yücel, Mustafa Cemil Efe gibi isimler, birden fazla ürünle katılmışlar dergiye. Sanatının zirvesinde olan Hasan Aycın’ın eseri, her zamanki gibi derinlikli, çok boyutlu bir çizgi. Karakoç şiirinde merkezî bir motif ve imge olan gül eksenli bir yolculuğun sonsuzluğa yürüyüşü betimlenmiş. Gülden düşen damlalar, diriliş erinin gayretini, çalışkanlığını, üretkenliğini imliyor; yani bu uğurda döktüğü teri. Gelecek vaad eden genç çizer Raziye Yıldız’ın çalışması da gül merkezli. Etrafını harflerin kuşattığı karanlık bir dairenin içine ay ve gül yerleştirilmiş. Ay denince aklımıza hemencecik yıldız gelir ya, çizer onun yerine gül koymuş. Dergide akademik kariyerlerine Sezai Karakoç ile başlamış ve hala bir biçimde devam ettiren Turan Karataş, Kevser Münire Baş gibi isimlerin yanında üstada çok yakın olmuş, yakınlıkları hala devam etmekte olan Durmuş Günay, Osman Bayraktar, Ali Haydar Haksal gibi imzalar da kıymetli çalışmalar hazırlamışlar. Durali Yılmaz, İlhan Genç, İsmet Emre, Mahmut Babacan, Âlim Yıldız, Abdullah Harmancı, Mehmet Özger gibi alandan akademisyenleri de zikredelim. Görebildiğim kadarıyla özel sayıda her yaştan, her kuşaktan, her alandan katkı sağlayan, bir biçimde üstada vefa borcunu ödemeye çalışan yazar ve çizer var.
Özel sayıda kullanılan seperatörler, dergiye ayrı bir zenginlik ve güzellik katmış. Mustafa Cemil Efe imzalı seperatörlere, Sezai Karakoç’un eserlerinden birer cümle koyulmuş. Bunlar bana, biçim ve biçem olarak çok farklı, çok özgün geldi.
Osman Bayraktar’ın “Yitik Cennet: Üç Bakış”, Âlim Yıldız’ın “Sezai Karakoç’a Göre Yunus Emre”, İbrahim Eyibilir’in “Düşünceler I ve II’de Diriliş İzleri” başlıklı yazıları, kitap eksenli incelemelerdendir. İsmail Kıllıoğlu’nun “Uygarlığa Bakış”, Mehmet Özger’in “Diriliş Estetiği”, Ahmet Edip Başaran’ın “Modern Felsefeler Karşısında Diriliş” isimli makaleleri, birden fazla kitap göz önüne alınarak ortaya konmuştur. Karakoç’un kimi şiirlerini değerlendiren çalışmalar da vardır. Bu bağlamda Mehmet Sümer’in “Sezai Karakoç Şiirine “Balkon”dan Bakmak”, Hamza Çelenk’in “Sezai Karakoç’un “Masal” Şiiri ve Yabancılaşma”, Ali Sali’nin “ “Ötesini Söylemeyeceğim” Şiirini Cezayir ve Tunus Yazıları Bağlamında Okuma Denemesi” gibi incelemeler örnek olarak verilebilir.
Özel sayıda hakkında en çok yazılan şiir ve kitap, dört yazıyla Hızırla Kırk Saat’tir. Ali Haydar Haksal “Bengisu Hayat Buluşunda Hızırla Sezai Karakoç”, Mehmet Törenek “Şiir Denizinde Hızır’la Yola Çıkmak”, Ahmet Sarı “Sezai Karakoç’un Hızırla Kırk Saat İsimli Şiir Kitabında Kur’an’ı Kerim’e Dair Referanslar”, Sami Uluğ “Hızırla Kırk Saat Şiirlerinde Hayvan İmgesi” başlıklı çalışmalarıyla şairin bu muhalled eserini anla(t)maya gayret etmişler.
İlhan Genç’in “Sezai Karakoç: Diriliş Varoluşunun Temelleri” başlığını taşıyan çalışması, derginin en hacimli yazısıdır (syf. 37-52). Abdullah Harmancı’nın “Bozgunda Bir Sezai Karakoç Rüyası” adlı yazısının ilk cümlesini buraya almak istiyorum (syf. 78): “Sezai Karakoç’u neden önemsediğimiz veya önemsememiz gerektiği sorusunu kendimize cesaretle sormalıyız.” Yazar bu soruya dört cevap bulmuş. Bunları buraya alma imkânımız yok. Kıymetli okuyucular, cevapları dergiden okuyabilirler.
Yazımızın hacmi, özel sayıda yer alan her biri ayrı bir kıymeti haiz bütün yazılara değinme imkânı vermiyor maalesef. Özel sayıda üç şiirin yer aldığından söz etmiştik. Bunlardan Nurettin Durman’ın “Sezai Bey Güzellemesi” adlı şiirinin son iki dörtlüğü (syf. 42) ile yazımızı sona erdirelim:
“Dedim ki Sezai Bey
Birçok ırmağın suyunu buluşturan
Aşkı bünyesinde coşturan
Çağın bilge şairidir.
Dedim ki daha ne olsun
Çağın gözü aydın olsun
Bu şiirim Sezai Bey’e
Bir güzelleme olsun…”