Paşinyan, iç siyaseti ve kamuoyunu ikna ederek Türkiye ile normalleşmenin yolunu bulmak zorunda. Zira Türkiye, Paşinyan’ın niyetini okuyabilen ve olumlu karşılayan tek bölgesel aktör. Paşinyan ise bunun ilk şartının Azerbaycan’la barış olduğunun farkında…
Azerbaycan’ın, Ermenistan işgalindeki dört köyü talep etmesiyle Ermenistan meclisinde tansiyon yeniden yükseldi. Ana muhalefetteki Ermenistan İttifakı üyeleri ile Başbakan Nikol Paşinyan arasında sert tartışmalar vuku buldu. Barıştan yana tavır almaya çalışan Paşinyan’ın verdiği mesaj esasında çok net: “Uluslararası tanınmış sınırlar içerisinde bir Ermenistan kuralım ve bu Ermenistan’ı kalkındıralım.”
“AZERBAYCAN’IN EMLAKÇISI” İTHAMI
Lakin bu o kadar kolay olacak gibi durmuyor. Paşinyan ve ekibi uluslararası tanımlanmış sınırlarının içinde kalmak istese de muhalifler Paşinyan’ı açıkça vatana ihanetle suçluyor. Köylerin iadesinin tartışıldığı bir meclis oturumunda Ermenistan İttifak’ından Levon Koçaryan, Paşinyan’ı “Azerbaycan’ın emlakçısı” olmakla itham etti. Paşinyan ise her fırsatta gösterdiği ve metalden yaptırdığı bir Ermenistan haritasını yine gösterdi ve Koçaryan’ın ithamını “Ben bu sınırlar içindeki Ermenistan’ın başbakanıyım” diyerek cevapladı.
Paşinyan’ın en büyük gücü arkasındaki halk desteği. Zira Paşinyan’ın Sivil Sözleşme Partisi, İkinci Karabağ Savaşı’nı kaybetmiş olsa da girdiği seçimlerde oyların yüzde 53,95’ini alarak 107 sandalyeli mecliste 71 sandalye sahibi oldu. Esasında 2018’de arkasında yüzde 70’lik bir halk desteği bulunan Paşinyan ciddi bir oy kaybı yaşamış olsa da bu oran Paşinyan’a ve ekibine ciddi bir hareket alanı sağladı. Ne var ki ülkedeki muhalefetin yanı sıra Ermenistan’ın hemen her alanda Rusya başta olmak üzere yaşadığı bağımlılık hali bağımsız politikalar üretmesinin önünde engel halinde.
MUHALEFET CEPHESİ
Karabağ Savaşı sonrası yaşanan seçimler Ermenistan’da siyaseti ve söylemleri yeniden dizayn etti. Savaştan sonra partiler arasında yeni ittifaklar kuruldu. Bugün iktidardaki Sivil Sözleşme partisine karşı mecliste iki büyük ittifak var: Ermenistan İttifakı ve Onurum Var İttifakı. Her iki ittifak da isimlerinden anlaşıldığı üzere Paşinyan’ın “gayri-milli” duruşuna karşı “milli bir duruş” gösterdiği iddiasında. Eski Cumhurbaşkanı ve Rusya’ya yakın isimlerden olan Robert Koçaryan’ın liderlik ettiği Ermenistan İttifakı’nın ana bileşeni Taşnak partisi. Türkiye’de özellikle Osmanlı’nın son dönemlerinde gerçekleştirdiği terör faaliyetleriyle tanınan Taşnak partisi, İran’da da çok etkin bir parti. İran Ermenileri içerisinde önemli sayıda destekçisi bulunan parti, Ermeni cemaati üzerinde önemli ölçüde kontrol sahibi.
Ermenistan İttifakı’nın diğer üyesi olan Ermenistan Yeniden Doğuş partisinin başında ise Vahe Hakobyan bulunuyor. Hakobyan, Zengezur Koridoru tartışmalarının merkezindeki Syunik ilinde oldukça güçlü bir isim. Geçmişte bu ilin valiliğini yapan Hakobyan’ın Ermenistan’ın en büyük madencilik şirketi başta olmak üzere ticari anlamda da güçlü bağlantıları söz konusu. Ermenistan meclisinin 29 sandalyesi bu ittifaka ait. Başka bir deyişle ana muhalefet durumundalar.
Diğer muhalif grup olan Onurum Var İttifakı ise 6 sandalyeye sahip. Bu ittifak da yine Karabağ Savaşı sonrasında teşkil edildi. İttifaka şu an 2018’de Paşinyan’ın başı çektiği protestolarla istifaya zorlanan Eski Başbakan Serj Serkisyan liderlik ediyor. İttifakın ana bileşeni Cumhuriyetçi Parti ile Vatan Partisi’ydi. Ne var ki Vatan Partisi sonradan ittifaktan ayrıldı.
AKTÖRLERİ ÇEŞİTLENDİRME ÇABASI
Paşinyan’ın Türkiye ve Azerbaycan’la sağlıklı komşuluk ilişkileri kurmak, “Barış Kavşağı” adıyla Ermenistan’ı özellikle ulaşım ağlarının kesiştiği bir yer haline getirip ülkeyi kalkındırmak gibi hedefleri bulunuyor. Keza 2018 yılında iktidara geldiklerinde Ermenistan’da nüfus artışını sağlamak da partinin hedefleri arasındaydı. Özetle kalkınmayı önceleyen bir anlayışa sahip. Bu sebeple daha liberal bir sistem inşa etmek istiyor ve bölgesel aktörlerin yanı sıra AB ve ABD gibi aktörleri de ülkesinde görmek istiyor. Ancak bu, şu an için zor. Zira içerideki muhalefet kadar Rusya ve İran’dan gelen uyarılar ve Azerbaycan sınırında hala tansiyonun düşmemiş olması da Paşinyan’ın elini kolunu bağlar durumda.
Öte yandan Ermenistan’ın Rusya’ya bağımlılığı hat safhada. Askeri ve istihbari yapının tamamen Rusya ile entegre olmasının yanı sıra ekonomik bağımlılıklar da söz konusu. Keza Rusya’da yaşayan Samvel Karapetyan gibi Ermeni kökenli oligarkların Ermenistan içindeki etkileri yadsınamayacak durumda. Geçtiğimiz yıl Karapetyan tarafından Ermenistan’da gerçekleşecek 150 milyon dolarlık iki termik santral yatırımı açıklandı. Metzamor Nükleer santralini yenileme işini de yine Rusya üstlenmiş durumda. Buna benzer onlarca kalemde Ermenistan Rusya’ya bağımlı durumda. Ek olarak Ermenistan, Rusya’nın kendisine yönelik yaptırımları delme noktasında önemli bir aktör.
TÜRKİYE’YE İHTİYACI VAR
Nikol Paşinyan, bütün bu aktörlerin arasında kendisine bir yol çizmeye çalışıyor. En nihayetinde Paşinyan’ın en temel stratejik hedefi ülkesinin bağımlılığını azaltmak. Bu bağlamda önceliği çatışmayı sona erdirmek ve barış koşullarını yaratmak. Aktörleri çeşitlendirerek de bir denge siyaseti kurmak ve ilerlemek istiyor. Ne var ki mevcut iç ve dış dengeler Paşinyan’ın önünde ciddi engel teşkil ediyor. Gerek istediği ticari kapasiteye ulaşmak gerek AB ülkeleriyle entegrasyonu üst seviyeye taşımak için Paşinyan, iç siyaseti ve kamuoyunu ikna ederek Türkiye ile normalleşmenin yolunu bulmak zorunda. Zira Türkiye, Paşinyan’ın niyetini okuyabilen ve olumlu karşılayan tek bölgesel aktör. Paşinyan ise bunun ilk şartının Azerbaycan’la barış olduğunun farkında…