İYİ Parti program ve kadroları itibarıyla kurumsal bir kimlik edinememekte ve CHP’yle girdiği ilişkinin partiye zarar verdiği daha fazla tartışılmaktadır. Zira 2018 seçimlerinde İYİ Parti’nin grup kurması ve böylece seçimlere girebilmesi için CHP’nin verdiği 20 vekil, partinin ödemekle bitiremediği bir diyete dönüşmüş durumda. 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirlerde CHP’ye verilen destek dahi yeterli görülmemiş ve Altılı Masada İYİ Parti’nin bu diyet borcuna göre hareket etmesi gerektiği CHP’li kurmaylar tarafından sık sık dile getirilmiştir.
Hararetli tartışmalar, uzun yıllar konuşulacak ittifaklar, restleşmeler ve vaatlerle geçen 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra özellikle muhalefet kanadında ortaya çıkan manzara seçim sonuçlarının ve bu sonuçların orta ve uzun vadeli etkilerinin de bir süre daha tartışılmaya devam edeceğini göstermektedir. Millet İttifakı’nın küçük partileri kendilerine tahsis edilen milletvekillerini alıp bir kenara çekilirken muhalefet içinde CHP’nin seçim sonuçlarının hemen sonrasında kaynamaya başladığı görüldü. İttifakın ikinci büyük partisi ve seçim sonuçlarının da esas mağluplarından biri olan İYİ Parti ise bu süreci daha sessiz bir şekilde geçiştirmeye çalışmaktadır. İYİ Parti’nin 24-25 Haziran’da 3. Olağan Büyük Kongresi var ve bu kongrede özellikle Genel Başkan Meral Akşener’in sessizliğini bozması ve gelecek dönemin de ipuçlarını sunacak beyanatları vermesi beklenmektedir.
KOPUŞLAR DEVAM EDEBİLİR
İYİ Parti bu kongre tarihini 28 Mayıs Cumhurbaşkanı Seçimleri’nden önce belirlemişti. Seçim sonrası kongreler bir anlamda partilerin muhasebe arenası olduğu için kongre tarihinin 28 Mayıs’tan önce açıklanması aslında Cumhurbaşkanı Seçimleri’nin ikinci turunda İYİ Parti kanadının Kemal Bey’in kazanamayacağı bir senaryoya kendini hazırladığı şeklinde yorumlandı. Ayrıca kongrenin seçimlerden sonra 1 ay gibi kısa bir sürede yapılması da parti içindeki aykırı seslerin oluşumunu engellemeye dönüktü. Buna rağmen seçimlerden sonraki kısa sürede Aytun Çıray, Ahat Andican, Taylan Yıldız ve Emine Küçükali gibi kurucu isimler partiden istifa etti. Bu isimlerin milletvekili olmadıkları için istifa ettikleri şeklinde bir kanı olsa da parti içinde birtakım sorgulamalar ve huzursuzlukların olduğu aşikar bir şekilde görülmektedir.
Parti içi sorgulamalar ve yeni kopuşların yaşanması kongre sonrasında da devam edebilir. Zira İYİ Parti gibi bir başka parti içerisindeki hizip hareketlerinden doğmuş partilerin en temel özelliği ortak bir kimlik ve aidiyet duygusu oluşturmada zorluklar yaşamalarıdır. Bu partiler kurulurken bunların kurulmasından çok bir başka partiden ayrılmasından söz etmek gerekir. İYİ Parti de daha çok ortak bir bünye ve kimlik etrafında değil, MHP içerisinde istediğini alamayan politik elitlerin girişimleriyle kurulmuştur. MHP içindeki iktidar mücadelesini kaybetmek İYİ Parti’nin kuruluşundaki temel müşterek noktasıdır.
Öte yandan İYİ Parti kurulurken MHP’den ayrılmış bir parti olarak değil de merkez sağı doldurmaya yönelik bir girişim olduğunu iddia etmişti. Ancak gelinen noktada kendisine tüm parti unsurlarını kapsayacak bir kimlik edinemediği gibi ne MHP’nin yerini alabildi ne de merkez sağ bir parti haline gelebildi. Parti içinde zaman zaman milliyetçi-muhafazakâr siyasal geleneği temsil eden isimler öne çıkarken zaman zaman da bu kimlikle bilinen isimler parti organlarında tasfiye edildi. Seçimlerden önce genel başkan yardımcılığından alınan Koray Aydın’ın seçimden sonra tekrar grup başkanı olması bu zikzaklı çizgiye örnek olarak verilebilir. Yavuz Ağıralioğlu gibi partiye daha sistematik ve tutarlı bir kimlik kazandırmaya çalışan isimler ise partiden ayrılmak durumunda kaldı.
KENDİ ROTASINI ÇİZEMİYOR
İYİ Parti program ve kadroları itibarıyla kurumsal bir kimlik edinememekte ve CHP’yle girdiği ilişkinin partiye zarar verdiği daha fazla tartışılmaktadır. Zira 2018 seçimlerinde İYİ Parti’nin grup kurması ve böylece seçimlere girebilmesi için CHP’nin verdiği 20 vekil partinin ödemekle bitiremediği bir diyete dönüşmüş durumda. 2019 yerel seçimlerinde büyükşehirlerde CHP’ye verilen destek dahi yeterli görülmemiş ve Altılı Masada İYİ Parti’nin bu diyet borcuna göre hareket etmesi gerektiği CHP’li kurmaylar tarafından sık sık dile getirilmiştir. Altılı Masada İYİ Parti için iplerin kopma noktasına geldiği yerde ise farklı dinamikler devreye girmiş ancak İYİ Parti liderliği bunlara karşı gereken siyaseti üretememiştir. Söz gelimi 2022 sonunda İYİ Parti’nin masadan kalkma iddialarının güçlendiği bir zamanda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın İYİ Parti’yi Cumhur İttifakı’na davet etmesi bir anlamda İYİ Parti’yi masaya mahkûm etmiştir. Zira bu çağrı sonrasında masadan kalkılsa idi İYİ Parti’nin daha fazla zarar göreceği hesap edilmiş olabilir. Nihai kertede Mart ayıda masadan kalktığında ise İYİ Parti adeta 3 günlük yoğun linç ve hakaret furyasından sonra masaya dönmüş ya da döndürülmüştür.
O halde İYİ Parti’nin en büyük açmazlarından birisi de CHP’yle kurduğu diyalogdur. Bir yandan Kemal Bey’in adaylığına karşı çıkarken bu karşı çıkışta sonuna kadar direnememiştir. Diğer yandan da CHP’nin kendisini diğer küçük sağ partilerle ve hatta HDP ile dengeleme stratejisinden rahatsızlığını da her fırsatta dile getirmektedir. Son günlerde Kemal Bey’in Ümit Özdağ ile yakınlaşması da İYİ Parti’ye karşı benzer bir stratejiyle hareket ettiği şeklinde yorumlanmaktadır. Ancak İYİ Parti bu rahatsızlığın gereğini de yerine getirmekten aciz kalmıştır. Girdiği tüm seçimlerde bir şekilde CHP ile hareket etmiş; onca tartışmalara rağmen kendi rotasını çizememiştir.
MERKEZ SAĞ STRATEJİSİNİN ÇÖKÜŞÜ
Kaldı ki İYİ Parti’nin merkez sağı doldurma stratejisi de çökmüş durumdadır. Zira bu strateji en başta yanlış kurgulanan bir stratejidir. İYİ Parti’nin doldurmaya çalıştığı merkez sağın tam merkezinde, en azından sağ siyasetin merkezinde 21 yıllık iktidardan sonra bile kendi genel başkanını cumhurbaşkanı seçtiren ve yüzde 35 civarında oy alan bir partinin mevcudiyeti söz konusudur. Bu sebeple İYİ Parti’nin merkez sağ parti olma hülyasıyla hem CHP tabanından hem AK Parti-MHP tabanında eklektik bir şekilde oy alma stratejisinin çöktüğü görülmektedir.
Dolayısıyla önümüzdeki dönemde İYİ Parti’de sorgulamaların artacağı söylenebilir. Kongrenin apar topar yapılması ve teşkilatın Meral Hanım’a destek vermesi parti yönetiminin tercihlerine dönük tenkitleri bitirmeyecektir. Kongre süreci geçtikten sonra parti içinden ve dışından İYİ Parti’nin muhtemel rotasına dair yol arayışları devam edebilir. Gelinen noktada ise, İYİ Parti’nin her şeyden önce CHP ile girdiği tartışmalı angajmana bir nihayet vermesi gerekmektedir. CHP-İYİ Parti yakınlaşması ve ittifakının kaybedeni büyük oranda İYİ Parti olmaktadır. CHP’nin de elbette kazandığı söylenemez; ancak CHP, İYİ Parti’ye göre daha kurumsal ve köklü bir parti olduğu için başarısızlık durumunda partinin akıbeti değil, en fazla liderliği tartışmaya açılmaktadır. Oysa İYİ Parti yeni ve kurumsal kimliği zayıf bir parti olduğundan alınan her seçim yenilgisi parti aidiyetini daha da zayıflatacak ve dolayısıyla partinin akıbeti sorunsallaştırılacaktır. Şayet İYİ Parti hem kadrolarını muhafaza etme hem de CHP’nin yörüngesinden çıkarak özgün bir siyasal kimlik edinme noktasında bir ilerleme sağlayamazsa İYİ Parti’yi ‘İyi Bilirdik’ cümlesinin çok da uzakta olmayacağını öngörmek mümkündür.