Bilindiği üzere 7 Ekim’den bu yana Gazze’de katliam devam ediyor; resmî rakamlara göre Gazze’de çoğu çocuk ve kadın olmak üzere 140 binden fazla şehit ve yaralı var. Bu katliamın eğitim dünyasına yönelik tahribatı da son derece ağır. Gazze Hükümeti Medya Ofisi tarafından hazırlanan belgeler, işgalin sistematik olarak 117 okul ve üniversiteyi tamamen, 332 okul ve üniversiteyi kısmen yok ettiğini, ayrıca 500 öğretmen ve okul müdürünü de öldürdüğünü açıklıyor. Çoğu aileleriyle birlikte olmak üzere 100’den fazla akademisyen/araştırmacı, 9 bin okul ve üniversite öğrencisi katledilmiş durumda. Bu süreçte 800 bin öğrenci eğitim hakkından mahrum kaldı, 39 bin öğrenci ise üniversite sınavını kaçırdı.
Filistin ve özellikle Gazze meselesi için toplumun her kesiminin, kendi imkanlarına ve bulundukları konuma göre çeşitli vazifeler üstlenmesi gerekiyor. Özellikle bu konuda elbette akademisyenlerin de yapabilecekleri ve yapmaları gereken bir çok şey var. Her bir akademisyen branşı ne olursa olsun kendi uzmanlık alanı itibarıyla Filistin/Gazze meselesiyle ilgilenmeli ve bu konuyu gündemine almalıdır. Akademisyenler bu meseleyi siyasi bir mesele olarak değil, bir ümmet meselesi, bir insanlık meselesi olarak değerlendirmelidirler. Peki, bir akademisyen Gazze için neler yapabilir? Aslında çok şey!
Yurt içi ve yurt dışındaki üniversitelerle irtibat kurarak Filistin/Gazze meselesi hakkında farkındalık oluşturulabilir. Akademisyenlerin Gazze’ye yönelik katliam karşısında nasıl bir duruş sergilemesi gerektiğini ele almak üzere akademik konferanslar düzenlenebilir. Halka açık etkinliklere öncülük edilerek buralarda katkı sunulabilir. Başta hukuk alanındaki akademisyenler olmak üzere tüm akademisyenler tarafından Gazze’deki büyük yıkıma ilişkin istatistikler hazırlanması, bu istatistiklerin en üst mahkemelere sunulması ve akademisyenler adına işgale karşı dava açılması son derece önemli olacaktır.
Şehit olan Gazzeli akademisyenlerin isimleri tespit edilerek, düzenlenen konferanslar aracılığıyla bu akademisyenleri ve yapmış oldukları ilmi çalışmalar tanıtılabilir. Bu konuda çok yönlü bir metod izlenmesi ve şehit akademisyenlerin sosyal hayattaki etkinlikleri, öğrencileriyle ilişkileri, halka yönelik eğitim/irşad faaliyetleri ve toplum üzerindeki etkileri gibi pek çok başlığın ele alınması faydalı olacaktır. Halihazırda şehit akademisyenler hakkında hazırlanmakta olan muhtasar bir kitap çalışması bulunmaktadır, akademisyenler branşlarına göre bu çalışmaya da katkı sağlayabilirler.
Üniversite müfredatlarında Filistin meselesine yer vermek isabetli olacaktır. Bunu gerçekleştirmek için ilgili bölümlerin müfredatlarına Filistin meselesini konu alan lisans ve lisansüstü dersler eklenebilir. Filistin, Kudüs, Gazze araştırmaları özelinde kürsülerin, ilim dallarının, enstitülerin kurulması, bunların bünyesinde akademik faaliyetlerin, araştırmaların yapılması sağlanabilir. Filistin, Kudüs, Gazze araştırmalarını yapmak isteyen araştırmacıların ise teşviki ve çalışmaları desteklenmelidir.
Filistin, Kudüs, Gazze konulu akademik dergilerin, özel sayıların yayımlanması sağlanarak bu dergilerin farklı dillerde de yayımlanması amaçlanmalı; üniversitelerin, enstitülerin salonlarına, dersliklerine Filistin şehirlerinin, şehit alim ve akademisyenlerin isimleri verilerek öğrencilerin zihinlerinde bu meselenin daha canlı tutulması sağlanabilir. Ders müfredatları içerisinde de Filistinli özellikle de Gazzeli akademisyenlerin çalışmalarından bahsetmek, akademik metinlerde bu çalışmaları göz ardı etmeden onlara atıfta bulunmak da bu konuda faydalı olabilir. Gazzeli akademisyenler tarafından kaleme alınan çalışmalar hakkında tanıtım/değerlendirme yazıların/makalelerin kaleme alınması, önemli görülen çalışmaların tercüme edilmesi, yine önemli görülen bazı çalışmaların basılması sağlanabilir.
Bunun yanı sıra bir alim, akademisyen, bir ilim dalı, bir eğitim kurumu özelinde de çalışmalar kaleme alınabilir. Tabii yazılan akademik metinlerde Filistin’e dair kavramları/kelimeleri kullanırken belli bir hassasiyet gösterilmesi gerektiği hatırlatılmalıdır. Bu anlamda mekanların ve kavramların İslam tarihinde yaygın olan isimlerinin kullanılması ve Yahudiler tarafından kullanılan ifadelere tabi olunmaması yerinde olacaktır. Mesela “Ağlama Duvarı” yerine “Burak Duvarı” ismi tercih edilmelidir. Gerçeği yansıtmayan buna rağmen bir klişe olarak dillerde dolaşan “Filistinliler topraklarını sattı” yönündeki söylemlerden arınmış bir üslup benimsenmelidir. Soykırım, işgalci, vb. kavramların literatürde daha fazla kullanılması ve bunların etrafında çeşitli literatürlerin oluşması sağlanmalıdır. Sosyal bilimciler tarafından soykırım sürecini doğru şekilde ifade eden terimler geliştirilmeli, kullanılmalı ve yaygınlaştırılmalıdır.
Gazze’deki ilmî çalışmaları çeşitli açılardan ele alan tezler yazdırmak da akademik literatüre zenginlik katacaktır. Ayrıca üniversitelerde/enstitülerde Filistin/Gazze tarihini ve meselelerini konu alan eserleri bir araya getiren Filistin kütüphaneleri de kurulabilir. Gazze’deki eğitim hayatının halihazırdaki durumunu ele almak için Gazze’den veya diğer Filistin şehirlerinden akademisyenlerle toplantılar yapılarak çalıştaylar veya konferanslar düzenlenebilir. Gazze’de yaşayan ve eğitim hayatına devam edemeyen öğrenciler için de kapsamlı planlar geliştirme yolu izlenebilir. Savaş sonrasını beklemeksizin bu öğrencilerin eğitimlerinin telafisi ve devamı için çalışılabilir ve öğrencilerin rehabilitasyonları konusunda harekete geçilebilir.
Türkiye’de öğrenim gören Gazzeli öğrencilerin isimlerini, durumlarını tespit etmek, ailelerinden destek alamadıkları için eğitimlerine devam edemeyen veya devam etmekte zorlanan öğrenciler için gerekli desteğin sağlanmasına katkıda bulunmak ve bu öğrencileri ilgileri ve yeteneklerine göre yönlendirmek de Gazze’nin emanetlerine sahip çıkmak noktasında kıymetli olacaktır. Türkiye’de öğrenim gören öğrenciler arasında bu yıl mezun olanların veya mezun olacakların isimleri tespit edilip, mezuniyet sonrasında kendilerine istihdam hususunda rehberlik edilebilir. Gazze için bir eğitim fonu oluşturmak ve destekleri bu fon üzerinden yönlendirmek doğru olacaktır.
Filistin meselesine dair yapılan tüm faaliyetleri tek bir platform altında yürütmeli ve birbirleriyle entegre haline getirmeliyiz. Tüm bunların yapılması ile Filistin davasına hem daha güçlü hem de ilmî bir destek sağlamak mümkün olacaktır.