Hollanda televizyon kanalı NOS, “Yunanistan’ın göçmenlere eziyet edip eşyalarına ve paralarına el koyduktan sonra onları güvensiz botlarla denize bıraktığı” haberlerinin doğru olmadığını iddia eden Yunanistan Başbakanı Kiryakos Miçotakis’in yalanlarını ortaya çıkardı. Türk Sahil Güvenlik tarafından kurtarılan göçmenler, Hollanda kanalına Yunanistan tarafında “şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar” tarafından kendilerine “hayvan gibi muamele edildiğini” anlattı.
Kanalın Türkiye muhabiri Mitra Nazar tarafından hazırlanan “Göçmenler Yunan Topraklarından Toplanıp Denize Atıldı” başlıklı haberde, Yunanistan tarafından işkence edilip bütün eşyalarına ve paralarına el konulan göçmenlerin, motorları tahrip edilmiş ve delinmiş botlarla denize bırakılıp ölüme terk edilme görüntülerine yer verildi.
Türk Sahil Güvenlik tarafından kurtarılan göçmenler, Yunanistan tarafında “şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar” tarafından kendilerine “hayvan gibi muamele edildiğini” anlattı.
Haberde, Avrupa Birliği ve üye devletlerin bu konuda Yunanistan’a sessiz kalmasının endişe verici olduğu belirtilerek, bu sessizliğin “Yunanistan’ın AB için kirli işleri yapıyor olması” ile açıklanabileceği ifade edildi.
Hollanda televizyon kanalı NOS’ta yer alan haberde şunlar kaydedildi:
Yunanistan'ın Midilli ve Sisam adalarına ulaşan göçmenler, tutuklandıklarını ve şişme botlarla denize geri atıldıklarını söylüyor. Bu sözde "geri püskürtmeler" uluslararası hukuka aykırı. Yardım kuruluşları da bu konuda uyarılarını artırıyor.
Göçmenlerin kendi çektiği videolar ve fotoğraflar, salların üzerlerinde maskeli adamlar bulunan tekneler tarafından nasıl itildiklerini gösteriyor. Diğerleri, botlarının patlatıldığını veya motorlarının tahrip edildiğini söylüyor.
Geri püskürtmeler yeni değil; özellikle Yunanistan ile Türkiye arasındaki kara sınırında yıllardır oluyor. Ancak yardım örgütü Josoor'dan Natalie Gruber, geri püskürtmelerin bu yılın Nisan ayından bu yana, denizde kullanılan şiddet gibi, önemli ölçüde arttığını söylüyor. “Şişirilebilir botlar yeni bir trend. Denizde yakalanan insanlar bunların üzerlerine bindiriliyor, fakat şimdi git gide adalarda bulunan daha fazla insan da. Denize geri götürülüyor ve kayıt olmadan orada bırakılıyorlar.”
Türk Sahil Güvenlik yetkilileri bunun neredeyse her gün yaşandığını söylüyor. Muhabir Mitra Nazar, burada neler olduğunu göstermek için iki gün boyunca Sahil Güvenlik'e katıldı. Geçen hafta on altı Somalili ile birlikte Yunanistan ile Türkiye arasındaki deniz sınırında Türk Sahil Güvenlik birimi tarafından şişme bir bottan alınıp kurtarılan 19 yaşındaki Somalili Sumaya ile de konuştu.
Sumaya, Midilli'ye kaçakçılar aracılığıyla bir gün önce geldiklerini belirterek, birkaç saatliğine muhtemelen adanın kuzey tarafında karaya çıkarıldıklarını söylüyor. Bu yılın başlarında kendisi için bir gelecek görmediği için Somali'den ayrılan Sumaya, "Polis olduklarını düşündük. Emin değiliz, yüzleri tamamen maskeliydi. Belki de orduydu" dedi.
Sumaya, bir minibüsle denize götürüldüğünü ve bir tekneye bindirildiğini söyledi. "Bizi dövdüler, erkek, kadın, umurlarında değildi. Hayvanmışız gibi davrandılar. Tüm eşyalarımızı, telefonları, paraları, kıyafetleri aldılar. Sonra bizi denize götürdüler." Sumaya, şişme botun bu noktada ortaya çıktığını, onlara konulduklarını ve ardından açık denizde bırakıldıklarını söylüyor.
Sumaya'nın hikayesi, geri püskürtmeleri belgeleyen New York Times gazetecileri ve çeşitli yardım kuruluşları tarafından bildirilen, diğer göçmenler tarafından yapılan açıklamalarla tutarlı.
Türkiye'de Filistinli Amjad da teknesinin nasıl çekildiğini anlatıyor ve o sırada çektiği görüntüleri gösteriyor.
Yardım örgütü Josoor’dan Gruber bunu endişe verici buluyor. “Geri püskürtmeler her zaman yasadışıdır. Eğer uluslararası hukuku, Avrupa olarak insanlara sığınma başvurusu hakkı vermek için imzaladığımız tüm anlaşmaları ciddiye alıyorsak bunlar asla olmamalı. Ayrıca bu yöntemlerle insanlar denizde tehlikeye giriyor.”
Sumaya ve diğer göçmenlerin bahsettiği maskeli adamların Yunan sahil güvenliği adına çalıştıkları kesin değil. Yıllardır Yunanistan ile Türkiye sınırında ortaya çıkıyorlar. Şiddetten çekinmeyen maskeli adamlar. Bellingcat ve Lighthouse Reports'tan araştırmacı muhabirler, görülebildikleri fotoğrafları ve videoları inceledi. Botlarının Yunan sahil güvenliğinin de alım yaptığı bir marka olduğuna dair kanıt buldular.
Yunan hükümeti geri püskürtmelerle herhangi bir ilgisi olduğunu reddediyor. Yunanistan Başbakan Miçotakis geçtiğimiz günlerde CNN'e verdiği bir röportajda “iddiaların doğru olmadığını ve Yunanistan'ı kötü göstermek için yapılan Türk propagandası olduğunu” öne sürmüştü. Ancak Yunanlılar dahil insan hakları örgütleri yıllardır geri püskürtmeleri bildiriyor. Atina'daki insan hakları örgütü Human Rights Watch’tan Eva Cossé, artık bunların büyük ölçekte olduğuna dair hiçbir şüphenin olmadığını söylüyor. Avrupa Birliği'nin bu konuda sessiz kalmasından endişe duyuyor. "AB ve üye devletler yıllardır geri püskürtme konusunda sessiz kalıyor. Bunun bir açıklaması var: Geri püskürtmeler Avrupa için bir sorunu çözüyor. Yunanistan Avrupa Birliği için kirli işleri yapıyor ve herkes gözlerini kaçırıyor."
Yunanistan Denizcilik Bakanlığı geçtiğimiz günlerde düzenlediği basın toplantısında Yunanistan'ın Ağustos ayında 3 bin kişinin ülkeye ulaşmasını engellediğini açıkladı. Yunanistan'ın bunu nasıl yaptığı konusunda ise yorum yapmadı. İnsan hakları örgütleri bunu, Yunanistan'ın denizdeki tekneleri faal olarak Türk sularına geri ittiğinin ek bir kanıtı olarak görüyor.
Sumaya ve grubu, diğerleri gibi, Türk Sahil Güvenlik birimi tarafından kurtarıldı. Denizden alınıp Türkiye’de kayıt edildiler. Sumaya'nın Almanya'da yeni ve güvenli bir yaşam umudu şimdilik burada bitiyor. Yumuşak bir şekilde "Hepsi sadece bir rüyaydı. Oraya asla varamayacağım." diyor. Yunan makamları ise NOS'tan gelen sorulara yanıt vermedi.