Obama döneminin sonuna yaklaşılırken ABD içinden ve dışından bu yönetimin Suriye politikasına yönelik tepkiler sürüyor.
Coffey, Obama yönetiminin Suriye ve PYD politikalarını eleştirdi.
ABD'nin, Suriye'deki iç savaşta DEAŞ'ı yenmekten başka bir amaç gütmemesi gerektiğini vurgulayan Coffey, "DEAŞ'la nasıl savaşacağımız konusunda daha akıllı hareket etmeliyiz. YPG'yi eğiterek, silahlandırarak ve fonlayarak ateşle oynuyoruz." ifadelerini kullandı.
Amerikan halkının büyük bölümünün (terör örgütü PKK'nın Suriye uzantısı) PYD'nin ve onun silahlı kolu YPG'nin gerçek ideolojisinden haberdar olmadığını anlatan Coffey, "Tek bir Amerikan askerinin hayatının veya bir vergi mükellefinin vergisinin onlar için riske edildiği bilinse büyük bir öfke doğar." değerlendirmesini yaptı.
ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin kurumsal bir yapıda olduğuna dikkati çeken Coffey, "NATO müttefikimiz Türkiye'ye karşı terör saldırıları düzenleyen ve ABD yönetimi tarafından 'terörist örgüt' olarak tanımlanan PKK ile bağlantıları olan komünist grupları desteklememeliyiz." açıklamasında bulundu.
ABD Savunma Bakanlığının, Suriye'deki CIA destekli gruplarla savaşan PYD'yi silahlandırması ve eğitmesi konusunda "İnanılır gibi değil." ifadesini kullanan Coffey, "Bundan dolayı Trump yönetimi, ABD'nin PYD'ye desteğini hemen kesmelidir." diye konuştu.
Coffey, ABD'nin özellikle terör bağlantısı bulunan gruplarla ilişki içinde olamayacağını vurguladı.
Ayrıca ABD'deki bazı karar alıcıların ve yorumcuların PYD, PKK ve Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) arasındaki farkları tam olarak bilmediklerini savunan Coffey, "ABD, IKBY'yi destekleyebilir ancak terör bağlantılı diğer Kürt gruplara destek vermemelidir." dedi.
Suriye'de 2011'de başlayan iç savaşa ilişkin önceliğini bu ülkeye asker göndermemek olarak belirleyen Obama yönetiminin, DEAŞ'la mücadele kapsamında sırtını PYD'ye dayadığı ve yeni başkan seçilen Donald Trump'a kötü bir Suriye politikası mirası bıraktığı değerlendirmesi yapılıyor.
ABD'nin, PYD'nin silahlı kolu YPG'nin büyük ortak olduğu Suriye Demokratik Güçlerine (SDG) önemli ölçüde silah ve mühimmat desteği vermesi, Türkiye'nin bu konudaki ulusal güvenlik hassasiyetlerine yeterince kulak vermediği şeklinde yorumlanıyor.