Akdeniz Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (APAM) Müdürü Doç. Dr. İsmail Şahin, Fransa’nın Atina üzerinden Doğu Akdeniz’i ele geçirmek istediğini söyledi. Şahin, “AB dış politikasının merkezine Akdeniz’i yerleştirmeye çalışıyor. Buradaki kaynakları şirketleri üzerinden Avrupa ve Afrika’ya satma projesi var” dedi.
Akdeniz Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (APAM) Müdürü Doç. Dr. İsmail Şahin, Türkiye, Fransa, Yunanistan, Güney Kıbrıs denkleminde son gelişmeleri yorumladı. Yunanlıları ve Rumları kışkırtan Fransa’nın Akdeniz’de korsanlık yaptığını belirten Şahin, Paris’in Atina üzerinden Akdeniz’i ele geçirmeyi hedeflediğini söyledi. Atina’nın hazırlattığı ve Türkiye’nin hem Doğu Akdeniz hem de Ege’deki haklarını gasp etmeyi amaçlayan Sevilla haritasını hatırlatan Şahin, şöyle konuştu:
BU YÜZDEN SALDIRIYOR
“Fransa, Akdeniz-Afrika arasında kurulacak köprüde kendisine üst düzey rol biçtiği için AB dış politikasının merkezine Akdeniz’i yerleştirmeye çalışıyor. Buradaki enerji kaynaklarını şirketleri üzerinden Avrupa’ya ve Afrika’ya satma projesi var. Bu projenin hayata geçmesi için Türkiye’nin Sevilla adı verilen haritanın içerisinde kalması ve uysal çocuğu oynaması isteniyor. Türkiye’nin haritayı kabul etmeyen adımları, boyun eğmemesi Fransa’nın tüm projelerinin gecikmesine belki de suya düşmesine yol açıyor. Ondan dolayı Fransa, Türkiye’ye karşı saldırgan bir üslup benimsiyor. Çünkü Ankara, hamleleriyle Sevilla haritasını çöpe atıyor.”
MASAYA ÇAĞIRMIYORLAR
“O harita, Doğu Akdeniz’de en uzun kıyı şeridi olan Türkiye’yi Anadolu’nun körfezlerine hapsetme projesidir. Denizlerde petrol ve doğalgaz arama konusunda yetersiz olan Yunanistan üzerinden Fransa’nın Akdeniz’i ele geçirme projesidir. Yunanistan takım ada devleti olmadığı halde takım ada devleti gibi davranıp uluslararası hukuku delmeye çalışıyor. Hukuk açısından Türkiye haklıdır. Türkiye’nin bu haklılığından dolayı Avrupa bir türlü ‘gelin müzakere edelim, sorunları diplomasi yoluyla çözelim’ diyemiyor. Neden? Çünkü hukuki açıdan Türkiye’nin haklı olduğunu biliyorlar. Bundan dolayı müzakere masasını kurmaktan kaçınıyorlar. Türkiye bu denli ile güçlüyken müzakere masasına oturmak istemiyorlar.”
EDİRNE’Yİ VERMEK GİBİ
- “Diyelim ki Türkiye bir taviz verdi. Bu aslında kendi toprak parçasından taviz gibidir. Ülke sadece kara toprağı değildir, denizlerle bir bütündür. Doğu Akdeniz’de kıta sahanlığından feragat edersek bu, Edirne’nin bir kısmını Yunan’a bırakmaya benzer. Türkiye haklarını savunduğu için Doğu Akdeniz’de yalnız kalmıştır. Şu anki durumumuz tamamen bir Sevr yalnızlığıdır. O zaman da haklıydık ve yalnızdık, bugün de haklıyız ve yalnızız. Yalnız olmamız, yanlış yaptığımız anlamına gelmez. Çöken bir Avrupa, güçlenen ve yükselen Türkiye dönemini yaşıyoruz. 1. Dünya Savaşı koşullarında bile Sevr’i kabul etmedik; bugünkü Türkiye’nin kabul etmesi mümkün değil.”