Fransa’da dün gerçekleşen Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ilk tur sonuçlarına göre aşırı sağ parti Ulusal Cephe’nin lideri Le Pen ve liberal söylemler kullanan Emmanuel Macron ikinci tura kalan isimler oldu. Macron yüzde 23,7 ile birinci, aşırı sağcı ve göçmen karşıtı fikirleri ile tanınan Le Pen ise yüzde 21,4’lük oy oranı ile ikinci oldu.
Fransa İçişleri Bakanlığı’nın açıkladığı ilk tur sonuçlarına göre sonuçları sandık başına giden genç seçmenler en belirleyici aktör oldu. Açıklanan verilere göre Fransa’da ırkçı ve popülist söylemler kullanan Le Pen’e destek veren gençlerin oranı Macron’dan daha fazla. 18-24 yaş aralığındaki seçmenlerin yüzde 24’ü ırkçı fikirlere sahip olan Le Pen’e oy verirken, Macron’a oy verenlerin oranı ise yüzde 9’da kaldı.
Benzer bir tablo yaşı 25-34 aralığında olan gençler için de söz konusu. Le Pen’in bu yaş aralığındaki gruplardan aldığı destek yüzde 24, Macron’un ise yüzde 8 oranında. Bu fark 35-49 yaş aralığında daha da büyüyor. Açıklanan verilere göre 35 yaş üstü seçmenlerin yüzde 29’u Le Pen’e oy vermiş durumda. Macron’un bu kesimlerden aldığı oy oranı ise sadece yüzde 11 oranında.
49 yaş üstü seçmenlerde Macron’a olan destek artarken, Le Pen’e verilen desteğin de 60 yaşına kadar olan seçmenlerde hakim bir üstünlüğü göze çarpıyor. 50-59 yaş aralığındaki seçmenlerin yüzde 27’si Le Pen’i desteklerken, yüzde 13’ü de Macron’dan yana oy kullanmış durumda.
Yaşlı nüfusu oluşturan 60 yaş üstü seçmenlerde ise Macron’a olan destek daha fazla. 60-69 yaş aralığındaki seçmenlerin yüzde 27’si, 70 yaş üstü seçmenlerin ise yüzde 45’i Macron’u destekliyor. Bu yaş aralığındaki seçmenler arasında Le Pen’e olan destek ise gittikçe azalıyor. 60-69 yaş aralığındaki seçmenlerin yüzde 19’u, 70 yaş üstü seçmenlerin de yüzde 10’u Le Pen’de yana oy kullanmış durumda.
Seçmenlerin oy tercihi ilk tur sonuçlarının yanı sıra Fransa’daki artan ırkçı ve popülist söylemin etkisindeki artışı gözler önüne sermesi açısından da önemli görülüyor. Özellikle son dönemde genç kuşakların popülizme kayma durumu hem Fransa hem de Avrupa genelinde genel kabul gören bir gerçek. Uzmanlar bu sonucun ortaya çıkmasında özellikle 2008’de yaşanan ekonomik kriz, göçmen krizi, Müslüman ve yabancı karşıtlığının artmasının etkili olduğunu belirtiyor. 2011’de babasının yerine Ulusal Cephe’nin başına geçen Le Pen, milliyetçi ve popülist söylemlerin artmasında büyük rol oynadı. Fransa’da yaşanan krizleri bir fırsat olarak değerlendiren Le Pen’in savunduğu aşırı görüşlerin toplumsal alanda büyük bir karşılık aldığı gözlemleniyor.
Avrupa Birliği karşıtı, göçmen yasağını savunan, Müslümanlara ve yabancılara yönelik yeni yasaklar getirmeyi vaat eden Le Pen’in söyleminin özellikle de genç kuşaklarda büyük bir karşılık bulduğu ilk tur seçimlerinin sonuçları ile de ortaya çıkmış durumda. Nitekim Le Pen’i diğer rakipleri karşısında ikinci tura taşıyan kesimlerin başında da genç ve orta kuşak geliyor. Yüzde 21,4’lük desteği ikinci turda daha da artıracağı belirtilen Le Pen’in yüzde 40 oranında destek bulacağı belirtiliyor. Bu oran her ne kadar Le Pen’in Fransa’nın bir sonraki Cumhurbaşkanı olması için yeterli olmasa da ırkçı ve popülist söylemin Fransa toplumunda kabul görmesi açısından büyük bir önem taşıyor.
Fransa’nın yanı sıra, Almanya’da Neo-Nazi fikirleri savunan AfD, Hollanda’da ırkçı Özgürlük Partisi ve lideri Wilders’in etkisini artırması, İngiltere’de ise UKIP’in oy oranını artırmaya başlaması ve yine Avusturya ve Macaristan’da artış gösteren milliyetçiliğin AB’nin geleceğini olumsuz etkileyebileceği değerlendiriliyor.