Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Türkiye'nin, İzmir'de yargılanan ABD'li din adamı Andrew Craig Brunson'a karşılık FETÖ elebaşı Fethullah Gülen'in takas edilmesi önerisinde bulunduğuna dair iddiaları reddederek "Asla herhangi bir ülkeyle bu çeşit bir pazarlıkta olmadık." dedi.
Çavuşoğlu, Deutsche Welle kanalındaki Conflict Zone programında Tim Sebastian'ın gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Avrupa'nın kendine göre bir demokrasi anlayışı olduğunu ve "Türkiye ne derse yanlış, Avrupa ne derse doğru" şeklindeki yaklaşımın sorunlu olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, "Kendinizi patron, birinci sınıf halk ve ülke olarak, Türkiye'yi ve Türk halkını ise ikinci sınıf görüyorsunuz. Bunu doğrudan söylemenize gerek yok. Türkiye'ye ve Türk halkına yaklaşımınızdan bunu doğrudan görebiliyoruz." dedi.
Avrupalı ülkelerin engellemeleriyle toplantı özgürlüğü ve ifade özgürlüğünün ihlal edildiğine dikkati çeken Çavuşoğlu, "Bu ne yazık ki, Avrupa'nın ve Batı'nın çifte standardı." değerlendirmesinde bulundu.
Çavuşoğlu, Türkiye'de demokrasi ve insan hakları ihlalleri yaşandığına ilişkin değerlendirmelerin doğru olmadığını vurgulayarak Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı korkunç darbe girişiminin ardından halkın güvenliğini sağlamak için tedbir alınması gerektiğini vurguladı.
Bakan Çavuşoğlu, şöyle devam etti:
Bakan Çavuşoğlu, "Almanya ile ilişkilerimi normalleştiriyorum çünkü dışişleri bakanları benimle çalışıyor, ben de onlarla çalışıyorum. Avusturya-Türkiye ilişkilerini normalleştiriyorum çünkü Avusturya'nın yeni dışişleri bakanı.. " şeklinde konuşurken sözünün kesilmesi üzerine, tepki gösterdi:
Çavuşoğlu, geçen yıl haziran ayında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve eski Almanya Dışişleri Bakanı Sigmar Gabriel'in, Die Welt gazetesi muhabiri Deniz Yücel hakkında basına yansıyan karşılıklı demeçlerine ilişkin bir soruya, "Söylemler yükseldiğinde ne yazık ki taraflardan böyle benzer demeçlerin geldiğini görüyorsunuz. Daha sonra aynı dışişleri bakanıyla, Sigmar Gabriel ile ilişkileri normalleştirmek için birlikte çalıştık. Kendisi beni evinde ağırladı, Türk çayı ikram etti. İlişkileri normalleştirmek için birlikte çalıştık ve çok yol katettik. Neden bu sürece odaklanmıyorsunuz da sadece ilişkilerin geçmişte kalmış negatif yanlarına odaklanıyorsunuz?" diye konuştu.
Bakan Çavuşoğlu, Başbakan Yardımcısı Recep Akdağ'ın Die Welt'e verdiği röportajda sarf ettiği "Türkiye, AB'ye diğer tüm adaylardan daha önce girmeyi hak etti." sözleri hatırlatılarak yöneltilen, "Türkiye'nin AB'ye üye olmayı isteyip istemediği" şeklindeki soruya, Türkiye'nin üyelik için 60 yıldır beklediği süreçte birçok reform yaptığı yanıtını verdi.
Sebastian'ın "Elbette Avrupa tarafını da sorguluyoruz ama siz Avrupa'yı temsil etmiyorsunuz. Türkiye'nin temsilcisi olduğunuz için size Türkiye'nin söylemlerini soruyorum." şeklindeki sözleri üzerine Çavuşoğlu, Türkiye'nin Avrupa Konseyi'nin kurucu üyesi olduğunu, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ne (AKPM) 2 yıl başkanlık ettiğini, NATO ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üyesi olduğunu hatırlatarak "Biz Avrupa'nın bir parçasıyız. 'Dışarıdaki' değiliz. Biz, beğenseniz de beğenmeseniz de Avrupa'nın parçasıyız." dedi.
Bakan Çavuşoğlu, Sebastian'ın, "Neden Avrupa'yı tehdit ediyorsunuz? Cumhurbaşkanınız, geçen yıl mart ayında 'Avrupa böyle davranmaya devam ederse dünyanın hiçbir yerinde hiçbir Avrupalı, sokağa güvenle adım atamaz.' dedi. Bu bir tehdittir." sözleri üzerine şunları kaydetti:
Bakan Çavuşoğlu, Türkiye'nin ve Türk halkının güvenliğinin, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından alınan tedbirlere yönelik eleştirilerden daha önemli olduğunu vurgulayarak birçok Avrupa ülkesinin darbe girişiminin başarısız olmasını kabullenemediğini söyledi.
FETÖ'nün Türk halkı ve birçok dost ülke için terör örgütü olduğunun da altını çizen Çavuşoğlu, "Bu yüzden birçok ülke, bunların bağlantılarını ve okullarını kapatıyor." dedi.
Avrupa ülkelerinin büyük çoğunluğunun Türkiye'deki darbe girişimini onayladığını söyleyen Çavuşoğlu, şöyle konuştu:
Bakan Çavuşoğlu, sunucunun, FETÖ elebaşı Gülen için kullandığı "Müslüman vaiz" ifadesine karşı çıkarak "O, bir terörist, 'Müslüman vaiz' değil. Bu konuda sizinle farklı fikirdeyiz. İşte anlatmak istediğim tam da bu: O bir komplocu, bir terörist. Onun Türkiye'de yaptığından hoşnut kaldınız. Bu yüzden 'Müslüman vaiz' dediniz." ifadelerini kullandı.
Türkiye'nin, İzmir'de terör örgütleri FETÖ ile PKK adına suç işlediği ve casusluk yaptığı iddiasıyla 35 yıl hapis istemiyle tutuklu yargılanan ABD'li din adamı Brunson'ın serbest bırakılmasına karşılık Gülen'in takas edilmesi önerisinde bulunduğuna yönelik iddialara değinen Sebastian'ın bunun bir "rehine diplomasisi" olup olmadığına ilişkin sorusuna, bu durumun rehine diplomasisi olmadığı yanıtını veren Çavuşoğlu, Brunson'ın sanık olduğunu ve hakkında iddianame bulunduğunu belirtti.
Türkiye'nin, Brunson'a karşılık FETÖ elebaşı Gülen'in takas edilmesi önerisinde bulunduğu iddialarını reddeden Çavuşoğlu, şunları kaydetti:
Bakan Çavuşoğlu, Suriye'de Beşşar Esed rejiminin ülkenin başından gitmesi yönündeki ifadelerinin hatırlatılması üzerine "Biz, Esed'in artık bu ülkeyi yönetemeyeceğine inanıyoruz çünkü Esed neredeyse 1 milyon kişiyi öldürdü." ifadesini kullandı.
Suriye meselesinin çözümüne ilişkin farklı platformlarda hayati rol oynayan Türkiye'nin, Halep'teki gelişmelerden bu yana Rusya ile çalışmaya başladığını ve daha sonra buna İran'ı da dahil ettiklerini hatırlatan Çavuşoğlu, "Seversiniz ya da sevmezsiniz. İran da önemli bir aktör. İran ile Esad konusu da dahil olmak üzere farklı konularda görüş ayrılıklarımız var." diye konuştu.
Türkiye'nin Esed konusundaki pozisyonunu değiştirmediğini, Astana ve Soçi sürecinin önemli olduğunu ve Soçi zirvesini Cenevre sürecine bağladıklarını hatırlatan Çavuşoğlu, "Kimse Cenevre’deki siyasi sürece yeterince önem vermiyor. Bu, sadece Rusya ve İran ile alakalı değil. Bu, koalisyondaki müttefiklerimizle de alakalı. Cenevre'de ileriye doğru herhangi bir adım atmadan ya da herhangi bir ilerleme ya da başarı göstermeden siyasi çözümden nasıl emin olabiliriz?" dedi.
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Ofisinin (OSCE/ODIHR) 24 Haziran seçimlerini takip etmek için Türkiye'ye gözlemci göndereceğinin hatırlatılması üzerine Çavuşoğlu, Türkiye'nin eleştirilere açık olduğunu vurgulayarak her seçimde OSCE/ODIHR ve AKPM'nin gözlemci olarak davet edildiğini anımsattı.
Geçen yıl gözlemci bazı komite üyelerinin terör örgütü PKK yanlısı kampanyalara katıldığını hatırlatan Çavuşoğlu, "Gözlemciler objektif ve dengeli olmalı. Taraf tutamazsınız. Herhangi bir siyasi partinin kampanyasına katılamazsınız. PKK propagandasına katılıyorsanız, taraf tutuyorsunuz. PKK’yı destekliyorsanız, terörist destekçilerisiniz." ifadelerini kullandı.