ABD'de yaşayan Müslümanların kurduğu kuruluşlar, Musul operasyonu için Türkiye'ye güvendiklerini açıkladı. Müslüman Organizasyonları Konseyi'nden yapılan açıklamada, "Musul’u DEAŞ'tan kurtaracak koalisyonda, sivil ve masum insanları katliamdan koruyacak güvenebileceğimiz bir güce ihtiyaç var. Bu nedenle Türkiye’nin Musul’a girmesini tamamıyla destekliyoruz" ifadelerini kullandı.
Müslüman Organizasyonları Konseyi (USCMO) Genel Sekreteri Usame Cemal, Musul'u DEAŞ'tan kurtaracak koalisyonda, sivil ve masum insanları katliamdan koruyacak güvenilir bir güce ihtiyaç olduğunu belirterek, "Türkiye'nin Musul'a girmesini tamamıyla destekliyoruz. Irak hükümeti tarafından Türkiye'ye yapılmak istenen bu ayrımcılık kabul edilemez." dedi.
USCMO Genel Sekreteri Cemal, Chicago'daki ofisinde açıklamalarda bulundu.
Amerikalı Müslümanlar olarak dünyanın her bölgesindeki gelişmeleri yakından izlediklerini dile getiren Cemal, DEAŞ'ın elinde bulunan Musul'un kurtarılmasının ve DEAŞ'ın olduğu her bölgede yenilgiye uğratılmasının kendilerini son derece sevindireceğini bildirdi.
Cemal, sivil ölümlerin yaşanmaması için Musul'u DEAŞ'tan kurtarma operasyonunun büyük hassasiyetle yürütülmesi gerektiğine inandıklarını söyledi.
Irak hükümetinin Musul konusunda çifte standarta dayalı bir yaklaşım yürüttüğünü ve bundan endişe duyduklarını kaydeden Cemal, mevcut koalisyon ile sahada aktif şekilde DEAŞ ile mücadele eden Türkiye'nin Musul'u kurtarma operasyonunda da yer alması gerektiğini vurguladı. Cemal, “Irak hükümeti tarafından Türkiye'ye yapılmak istenen bu ayrımcılık kabul edilemez." diye konuştu.
Irak hükümetinin, Musul'u kurtarma operasyonuna Türkiye'nin destek vermesine neden itiraz ettiğini merak ettiklerini belirten Cemal, sözlerini şöyle sürdürdü:
- “Neden Irak hükümeti daha önce DEAŞ'tan korunmak için yardım talep ettiği Türkiye'nin desteğini bölgenin temizlenmesi sırasında istemiyor? Neden Müslüman olmayan ülkeler bile Musul'daki DEAŞ ile mücadelede yer alabilirken Türkiye bu mücadeleyi destekleyemiyor? Farklı görüş ve konumdaki ülkelerin DEAŞ ile mücadele için Musul'a girdiği bu süreçte Türkiye de yer almak zorundadır."
Irak merkezi yönetiminin, DEAŞ'ın Musul'dan çıkarılması ve bölgenin temizlenmesi aşamasında Türkiye'yi sahada istememesinin masum insanlara yönelik bir katliam ihtimalini akıllara getirdiğini ifade eden Cemal, “Musul'u DEAŞ'tan kurtaracak koalisyonda, sivil ve masum insanları katliamdan koruyacak güvenebileceğimiz bir güce ihtiyaç var. Bu nedenle Türkiye'nin Musul'a girmesini tamamıyla destekliyoruz. Bu konuda Irak'ın üslendiği sorumsuz hükümet rolü bizi endişelendiriyor." dedi.
Musul'a intikal başladı Musul'a hava harekatı
Türkiye gibi Müslüman bir ülkenin de diğer ülkelerle bölgede bulunarak dengeyi sağlaması gerektiğini dile getiren Cemal, Musul'un mezhepler konusundaki "kırılgan ve yaralı" yapısını hatırlatarak, Irak hükümetine, bölgede olası mezhep çatışmasına izi vermemesi uyarısında bulundu.
- ABD Başkanlık seçimi ve İslamofobi
- Cemal, ABD'de 8 Kasım Salı günü yapılacak ABD Başkanlık seçimiyle ilgili de açıklamalarda bulundu.
- Bazı başkan adaylarının seçim sürecinde "adeta sahiplendiği", bu nedenle daha da artan islamofobinin, bu yılki seçimleri farklı bir boyuta taşıdığını kaydeden Cemal, “İslamofobi zaten vardı ama başkan adaylarının onu sahiplenmesi konuyu politik bir yapıya kavuşturdu ve daha da hassaslaştırdı. Adayların devam eden talihsiz açıklamaları Müslüman toplumuna yönelik nefret ve şiddeti teşvik ediyor. Müslüman toplumu olarak bu tür sorumsuz çıkışlara çok medeni ve mantıklı cevap vermek durumundayız. Bunu da birlik ve beraberlik içerisinde başarabiliriz." dedi.
- Amerikalı Müslümanları bir araya getirebilmek ve ülke yönetiminde sahip oldukları etkiyi artırabilmek için kendilerine “1 milyon Müslüman seçmen" hedefi belirlediklerini aktaran Cemal, "Müslüman toplumunun organize olması sadece bizim açımızdan değil, Amerika ve azınlıkların politika içinde aldıkları rol açısından da olumlu bir gelişme olacaktır. Birlik olarak doğrularımızın arkasında durmalıyız, geçmişimizin ve gelecek nesillerimizin arkasında durmalıyız. Bu islamofobik yaklaşıma en güzel cevap olacaktır." diye konuştu.
- ABD'nin sadece bir ülke olmadığını aynı zamanda büyük bir kıta olduğunu vurgulayan Cemal, “Müslümanların bir araya gedikleri camiler, topluluk merkezleri ve diğer önemli toplantılarda seçmen kayıt noktaları oluşturuyoruz. Yaşadığımız en büyük zorluk, ulaştığımız seçmen sayısının tespiti. Ancak 800 bin seçmen barajını aştığımızı kesin olarak söyleyebilirim. Müslüman toplumunun kampanyamıza verdiği destekten son derece memnunuz ve önümüzdeki günlerde hedefimize ulaşacağımız konusunda olumlu düşünceye sahibiz." ifadelerini kullandı.
Cumhuriyetçi Parti'nin Başkan adayı Donald Trump'ın, Müslümanların gözetime alınması gerektiğine yönelik açıklamaları hakkında Cemal, “Bu çok talihsiz bir yaklaşım. Bu demokrasi ile yönetilen bir ülke için doğru bir yaklaşım değil. Polis devleti dönemi geride kaldı. ABD örnek bir kanun ve düzen ülkesidir." değerlendirmesinde bulundu.
ABD'de Müslümanlarla ön yargıların yıkılması gerektiğinin altını çizen Cemal, şöyle devam etti:
“Müslüman toplumu terörizm, aşırılık ve şiddetle herkesten fazla mücadele etmektedir. Çünkü bunların en büyük kurbanları konumundadır. Geçmişte, 11 Eylül saldırılarında bile birçok Müslümanın öldüğünü gördük. Bu saldırılara ilk müdahalede bulunan, diğer kurbanlara yardım eden Müslümanları gördük. Bugün ise Irak, Suriye ve Yemen başta olmak üzere birçok Müslüman ülkede her gün ölen Müslümanları görebilirsiniz. Türkiye'nin aralarında bulunduğu birçok ülkede düğünlerde, havaalanlarında gerçekleşen terörist saldırılarda ölen masum Müslümanları görebilirsiniz. Bunları yapanlar Müslüman olamaz, bunlar bizden olamaz. Bu bizim dinimiz değil, bu İslam değil.
Donald Trump'ın Müslümanlar hakkında konuşurken radikaller ve teröristler ile şiddet karşıtı Müslüman toplumunu birbirinden ayırması gerekmektedir. Meydana gelen birbiriyle alakasız münferit olayları Müslüman toplumuna mal etmeyi bırakması gerekir. Belki de kendisinin Müslüman toplumu hakkında eğitime ihtiyacı vardır. Sayın Trump, Amerikayı yeniden mükemmel yapacağını söylüyor ama nasıl yapacağını söylemiyor. Ne yapmak istediğini kendisi de dahil kimse bilmiyor. Amerika eğer özgürlük, demokrasi ve eşitlik gibi temel ilkelerine bağlı kalırsa mükemmel bir ülke zaten. Maalesef Sayın Trump bu ilkelere karşı görünüyor."