Zekat, dinen zenginlik ölçüsü kabul edilen miktarda (nisap) mala sahip olan kimselerin Allah rızası için muayyen kişilere vermesi gereken belli miktarı ifade eder.
Zekâtı bir aracı kuruluş vasıtasıyla yerine getirirken şu hususlara dikkat edilmelidir:
Öte yandan dinimize göre dayanışma ve yardımlaşma sorumluluğu sadece zekâttan ibaret değildir. Dolayısıyla zekât dışındaki infak ve bağışlar ile de yardıma muhtaç olanlara ulaşmak ve yaralarını sarmak inancımızın bir gereğidir.
Dünya Müslüman Alimler Birliği başta olmak üzere İslam alemindeki birçok fetva kurulu, "zekat mallarının depremzedelere verilmesi" çağrısında bulundu.
Dünya Müslüman Alimler Birliği fetva kurulundan yapılan yazılı açıklamada, "Depremden etkilenenlerin bir kısmı çocuk, aile, ev ve malları dahil sahip oldukları her şeylerini kaybetmiştir. Dolayısıyla fakir, borçlu ve evsiz olmaları hasebiyle zekat verilen birden fazla sınıfa dahil olmuşlardır." ifadeleri kullanıldı.
Arap Körfez Ülkeleri İslam Hukuku Alimleri Kurulu Başkanı Şeyh Acil en-Neşmi, yayımladığı fetvada, Türkiye ve Suriye'deki depremzedelere zekat verilmesine ilişkin şunları kaydetti:
"Türkiye ve Suriye'deki depremzedelere zekat vermek caizdir. Ailelerini, çocuklarını ve evlerini kaybetmiş olmaları nedeniyle felaketin büyüklüğünden dolayı depremzedeler zekat verilen diğer sınıflardan önceliklidir. Zekat bir iki yıl da olsa erkenden verilebilir."
Fetvada, depremden etkilenenlerin fakir ve yolda kalmışlar sınıfına dahil olarak zekat alabileceği belirtildi.
Dünya Müslüman Alimler Birliği Mütevelli Heyeti Üyesi Mısırlı akademisyen Prof. Dr. Vasfi Aşur Ebu Zeyd de You Tube kanalından yayınladığı videoda, zekatın depremzedelere verilmesi çağrısında bulunarak bu yönde fetva verdi.
Ebu Zeyd, söz konusu felaketin büyüklüğü nedeniyle zekatın erken verilmesinin de uygun olduğunu kaydetti. Filistin Fetva Konseyi de yaptığı açıklamada, "Türkiye ve Suriye'de yaşanan bu ağır imtihan ve insani felaket, zekatın erken ve depremden etkilenenlere verilmesi hakkını doğurmuştur." ifadelerine yer verildi. Açıklamada, zekatın güvenilir meşru kuruluşlara verilmesine dikkat edilmesi uyarısında bulunuldu.
Asıl olan kişinin üzerine terettüp eden zekâtı ödemesidir. Bu itibarla, zekât bir defada ödenebileceği gibi, taksitle de ödenebilir.
Kâr amacıyla alınıp satılan mallara ”ticaret malları” denir. Borçtan ve aslî ihtiyaçlarından fazla 80.18 gr. Altın değerinde ticaret malına sahip olan kişinin, bu malın elde edilmesinin üzerinden bir yıl geçmesi hâlinde, kırkta bir (%2,5) oranında zekâtını vermesi gerekir. Zekât, ileride elde edilmesi muhtemel kârdan değil, mevcut sermayeden ödenmesi gereken mali bir ibadettir. Bu itibarla, ticaret malının zekâtı verilirken, kârsız olarak zekâtının verildiği tarihteki değeri esas alınır.
Geri ödeneceği kesin olan alacakların, her yıl alacaklı tarafından zekâtlarının ödenmesi gerekir. Alacak tahsil edilmeden önce zekâtı verilmemişse, tahsil edildikten sonra, geçmiş yıllara ait zekâtlar da ödenmelidir. İnkâr edilen veya geri alınma ihtimali olmayan alacakların her yıl zekâtının verilmesi gerekmez. Şayet böyle bir alacak daha sonra ödenirse, alacaklı bu tarihten itibaren zekât mükellefi olur; geçmiş yıllar için zekât ödemez.