Perşembe günü bu köşede “Diaspora, Lobi ve Menendez” başlıklı yazıda, diaspora topluluklarının etkileri üzerine bir çerçeve çizerek diasporaların bulundukları ülkelerdeki siyasete müdahale etme biçimleri ve lobicilik faaliyetlerini analiz etmiştim. Bugünkü yazıya da bir zemin teşkil eden diasporaların, uluslararası ilişkilere etkileri müstakil bir başlık olarak tartışılmaya değer. Örneğin son yıllarda Dağlık Karabağ’ın özgürleştirilmesi ile başlayan süreçte yaşanan tartışmalarda ABD ve Fransa’daki Ermeni diasporasının önemli etkileri söz konusudur. Nitekim 2020’de 44 gün süren mücadelede, diasporadaki Ermeniler çeşitli lobiler üzerinden Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik karşıt propaganda yapmış ve etki edebilecekleri siyasetçiler üzerinden bunu yaygınlaştırmışlardır. Karabağ’ın özgürleştirilmesi sürecinde Azerbaycan’ın yanında yer alan Türkiye’ye yönelik yabancı asker konusu başta olmak üzere birçok alanda dezenformasyonlar üretilmesi bunu açık biçimde göstermektedir. 2020 sonrasında Azerbaycan-Ermenistan ve Türkiye-Ermenistan normalleşmesine yönelik önemli bir tehdit haline gelen aşırılık yanlısı grupların Türkiye’ye yönelik tutumunda olumlu bir değişiklik söz konusu değildir.
Diasporanın 1915 olayları sonrasındaki seyri bu karşıtlığın nasıl oluştuğu ve bugüne dek nasıl geldiğini göstermesi açısından açıklayıcıdır. 1915’te zorunlu sebepler sonucunda ortaya çıkan tehcir siyaseti, Ermenilerin Türkler ve Türkiye’ye yönelik politikasında doğrudan rol oynamıştır. Özellikle diasporadaki aşırılık yanlısı çetelerin bu konudaki tazyikleri, Türkiye karşıtlığının oluşmasında ana faktördür. Öyle ki söz konusu çeteler, Batı’da terör ve şiddet eylemleri ile ciddi krizlerin oluşmasına neden olmuşlardır. 1921’in Mart ayında Berlin’de Talat Paşa’nın aynı yılın Aralık ayında da Roma’da Sait Halim Paşa’nın suikast sonucunda hayatlarını kaybetmesi, diasporadaki Ermeni çetelerin terör eylemlerinde geldikleri noktayı göstermesi açısından önemli örnekliklerdir. Tehcir politikalarının sorumlusu oldukları gerekçesiyle işaret edilen bu isimlerin yanı sıra Ermeni çetelerin kendi eylemlerine destek vermeyen bazı Ermeni tüccarları da katletmesi, çete mantığının hangi aşamalara geldiğini göstermektedir.
1920’lerde başlayan bu süreç, 1975’te Türkiye’ye karşı terör aracılığıyla savaşma amacıyla kurulan ASALA terör örgütü ile farklı boyutlara ulaşmıştır. 1970’lerin başından bu yana hedef haline getirilen Türkler ve Türk diplomatlar ASALA’nın kanlı terör eylemlerine maruz kalmış ve suikast sonucunda öldürülmüşlerdir. Büyük çoğunluğunu ASALA’nın gerçekleştirdiği bu terör eylemlerinde 30’un üzerinde diplomatın hayatını kaybetmesi, bilançonun ne denli ağır olduğunu da ortaya koymaktadır.
Bugüne değin muhtelif boyutlarıyla süregelen Türkiye karşıtlığı, özellikle ABD ve Fransa’da etkin olan aşırılık yanlısı lobiler üzerinden devam etmektedir. 2020’de Dağlık Karabağ’ın özgürleştirilmesi sürecinde etkin bir lobi gücü sergileyen Ermenilerin Türkiye ve Azerbaycan’a yönelik kara propagandaları söz konusu olmuştur. Ermeni lobileri bu süreçte kendi kayıplarını tartıştırmamak ve Azerbaycan’ın haklı tezlerini gölgelemek adına gerçeklikle ilgisi olmayan içerik ve haberler üzerinden uluslararası haber akışına etki etmek istemişlerdir. Azerbaycan’ın dışarıdan paralı savaşçı getirerek savaşın seyrini değiştirdiği yalanı bunun en önemli örneğidir. Fakat hem Türkiye hem de Azerbaycan’ın gelişen medya kapasiteleri, savaşın bütün boyutlarının farklı perspektiflerle dile getirilmesine olanak sağlamış ve bilgi kirliliğini ortadan kaldırmıştır.
BIST isim ve logosu "Koruma Marka Belgesi" altında korunmakta olup izinsiz kullanılamaz, iktibas edilemez, değiştirilemez. BIST ismi altında açıklanan tüm bilgilerin telif hakları tamamen BIST'e ait olup, tekrar yayınlanamaz. Piyasa verileri iDealdata Finansal Teknolojiler A.Ş. tarafından sağlanmaktadır. BİST hisse verileri 15 dakika gecikmelidir.